- Kategori
- Deneme
Yalnızca “yalnızlık” vardı
Haksızlığa uğramışlığın öfkesi vardır içinde
Hayata dramatik baktım bazen canım. Kendimi boşlukta hissedip olamayacaklardan bahsettim kendime. Bana dedim k ; “ sen nesin gayen ne senin? “ Baktım kaldım bana öylece. Çayımı karıştırırken şu iki kesme şekerden başka yanımda olan birşey hissetmedim. Onlar da kısa sürede eridi gittiler zaten. İnsan eninde boyunda yalnız kalacak birgün. Ayağa kalktım ve baktım derinden bir göz hizasıyla camın buğusunda yağmur damlalarının akışkanlıkları bir matemvari desenler karalamışlar kendi hallerince. Dünya bu kadar buğulu mu camın sığabilen çapı kadar? Dönse ya hafiften denizinden tarafını bana. Şekerleme yapsa usul usul. Çılgın olabilmeyi isterdim hep ömrümde. Dünyanın en soğuk bölgesine gitsem sadece penguenlerle yaşasam. Bir hamak kursam herhangi bir yerine oraların. Güneşin doğuşunu onlarla seyretsem. Ya da; gitsem ya en ilkel kabilelerin yaşadığı ormanlara. Avlansam yaşam mücadelesi versem kanter içinde, ya da hayatın dışında.
Düşüncelerimle kavga edeceğime onlarla birlik olsam ve kazanmayı yeğlesem yılmadan keşke. Uyumayı özlesem kapatmasam gözlerimi kırpmadan. Hasretini bilsem uykunun, ruyanın. Kanatlarım olsaydı kuşlarla beraber çırpabileceğim, zincirlerimi kopara kopara zorlasam özgürlüğümü. İnsan da bazen kıçını yırtarcasına özgürlüğünü savunur çırpınır. Gayesiz gibi gözükmek istemez nitekim. Kitabımı alsam yine sıcak şöminemin yamacında “Trendeki Yabancılar” ı okusam. Ne demiş kitapta ? : “Bruno ve Guy arasındaki sohbet bir tren yolculuğunda başlar. 2 yıldır ayrı yaşadığı karısı Miriam'dan boşanmak için trenle Metcalf'a giden Guy bir mimardır. Küçük bir kasabada lisede tanıdığı Miriam ile evliliği istediği gibi olmamış ve karısı tarafından defalarca aldatılmıştır. Başka bir adamdan çocuk bekleyen karısını boşayarak şehirde aşık olduğu Anne ile evlenmek istemektedir. Tek isteği budur. Halbuki içten içe Miriam'dan nefret ediyordur. Haksızlığa uğramışlığın öfkesi vardır içinde.”
Haksızlık olmalı mıydı şu dünyada ? İnsan nasıl arayabilir hakkını acınası halde olduğu kadar haklı da olduğunu nasıl ispatlar ki ? Kendimi dev bir halkanın içinde hissediyorum bazen , başka bir halkası daha olmayan olamayan. Doğru ya o da yalnız. Zincir olamamış sek , tek, sadece “o” olan. Akrepler de yalnızlar aslında. Şaşırmayın öyle işte. Kendi zehirinden başka derdi yok reelde. Kendini zehirleyerek öldüren tek canlı akreplerdir.İnsandan başka. İnsan da zehirler mi kendini, hislerini , prensiplerini ? Elbette öyle. İnsanın en büyük zehiri ve kendini koruyanı “dili” dir. Yararı da olur kendisine zararı da. Mısralarla birlikte şöminenin ateşi de sönmeye başladı bir nebze. Kimimiz sönüyoruz, kimimiz yanıyoruz içten içten hala devamlı.
Karizma nedir ? İnsan karizmatik midir ? Kendini öyle san sen canım hala. Karizma bir benzetme, insanların sadece yapıştırmaya çalıştığı aldatmaca sticker’ı. İnsan aldanır, kanar, sever beğenilmeyi övülmeyi. “ Ben”cildir çapı kadar. Sever sever ama bir gün sadece kendini sever, yalnız kaldığı zaman. Çayını sadece kendi başına karıştırıp yine şekerleri eridikten sonra yalnız kaldığında. Ayağa kalkar cama bir sıfat yapıştırır , damlalardan desenler çıkartıp dünyayı buğularının içine sıkıştırmaya çalışıp durur. Dünya ondan tarafa döndüğünde ise. . . Artık “O” yoktu. . .
Yalnızca “ YALNIZLIK ” vardı.
Gökhan Cenker