Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Yalnızlığımı Tuttum Avuçlarımda

Yalnızlığımı Tuttum Avuçlarımda
 

Resim alıntıdır.


Her konuştuğunuz veya konuşmak zorunda kaldığınız kişilerle arkadaş olur musunuz?

Olunmaz tabi ki, diyelim ki oldunuz. Peki her arkadaş olduğunuzla dost olur musunuz?....

Bu soruyu yanıtlamak biraz zaman alır. Evet olurum, diyen de kocaman yalan söyler.

Neden bu konuyu yazıyorum? Tam da ulusal bayram öncesi... durup dururken. Kavramlar ağızlarda pelesenk edildikçe içleri boşalıyor ve asıl taşıdığı değeri yitiriyor. Günümüzde örneklerini çok fazla görüyorum.

Canciğer kuzu sarması görünen dostlar, önemsiz bir nedenle düşman oluveriyorlar hemen. Uzun soluklu, gerçek anlamda dostluklar mazide kaldı gibi.

Gerçek anlamda dostluklar kurulabilir elbette ama sayısı bir elin parmağını geçmez, geçmemeli de.Belli bir birikimin sonucu olmalı böyle dostluklar. Saman alevi gibi değil.

Çevremde bir sürü kalabalık olmasına rağmen dostu az olanlardanım. Bu benim kendi tercihim. Yoksa insanların aradığı dost özelliklerini taşıdığımı düşünüyorum. Bu anlamda içim rahat. Ama ben sınırlarımı belirlemişim. Önemli olan o kişiyi benim dost olarak kabullenmem. Uzun zamandır bu şehirde yaşıyorum. İş arkadaşları, oturduğumuz semtlerden kalan komşularla olan arkadaşlıklar, eşimin ilkokuldan başlayıp giden okul arkadaşları ve askerlik arkadaşları, çocukların arkadaşları ve aileleri derken çok geniş bir çevre ile bazen samimi bazen resmi arkadaşlıklar oldu. Hala sürenler de var. Ama bu ilişkiler hep benim isteğim dışında gelişen , görüşmek zorunda kaldığım kişilerle.

Dönüp baktığımda bende kalıcı izler bırakan kişilikler değil. Sosyal yaşamın gereği uymak zorunda olduğumuz yaşamlar. Ama şimdi öyle değil.... kendim seçiyorum konuşmak, görüşmek ve dertleşmek istediğim kişileri. Bu nedenle zor gelmiyor eskisi kadar. Çeşitli evrelerden sonra bunu başardım. Nasıl mı?

Sosyo-kültürel açıdan iletişim kuramadığım kim varsa, sadece eşim istediği için görüştüğüm kişileri listeden çıkardım.

Doğayı ve hayvanları sevmeyenleri de sildim birer birer. Çünkü onları sevmeyenler insanları da sevmezler. Rahatsız olmamı belli etmeme rağmen yanımda ısrarla peşpeşe sigara içenleri bir güzel çizdim. Kendi keyfini düşünen bencillere tepki olsun işte böyle. Şimdi mutfakta ya da balkonda içmek için izin istiyorlar. Mutfağa ve çöp kutusuna siniyor kokusu. Ve çok iğrenç kokuyor.

Kitap ve sanat sevmeyenleri de...Öyle çokmuş ki ele ele bitmedi. Dahası var, Fenerbahçe düşmanlarını hiç gözünün yaşına bakmadan çıkardım listemden. Hayatlarının anlamı sadece yemek, içmek ve gezmek olanları. Tabi ki serzenişler oldu ve hala oluyor. "Değiştiniz, diyenler. Eskiden ne çok görüşürdük, diyenler. Hatta "dağlara gittin yabanileştin" diyor bir arkadaşım. "-Otur kendi başına köpeklerinle!" dedi geçenlerde. Şimdi düşüncelerimi ve rahatsız olduğum konuları da açık bir dille belirtiyorum.

Ohhh be kendime güvenim geldi. Mazeretim var, demiyorum veya kem küm etmiyorum... görüşmek istediklerinde.

Yolun diğer yarısında daha özgürüm. Arkadaşlarımı kendim seçiyorum. Kendim istediğimi yapıyorum başkalarının isteklerini değil. Zor bir insan oldum gitgide. İnce eleyip sık dokuyorum, biliyorum ki aradığım özellikleri karşımdaki kişilerde bulmak çok zor. Bunun bilicindeyim ve diyorum:

"Yalnızlığımı tuttum avuçlarımda...."

Sözde değil özde dostlarınız olması dileğiyle!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız şimdiden kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara