- Kategori
- Psikoloji
Yalnızlığın yalnızlığı yapayalnızlık
Duvarlarla konuşmaya başlarsın ilk, yavaş yavaş dillerini anlamaya başlarsın.
Sigaranın dumanından duvara gölgeler yaparsın. Onlarla el sıkışırsın, konuşursun onlarla.
Anı ölümsüzleştirip yine yalnız kalmamak için çizgi çekersin haftanın yedi günü duvarlara.
Adı üzerinde yalın ve yalnız bir hayat yaşamaya başlarsın. Aslında çoğu zaman şikayet ettiğin yalnızlığı özlersin, hayalinde oluşturduğun yalnızlığa çare olarak, düşünüp metafizik bir beden yükleyip karşına oturttuğun güzel kızı özlersin. Seslice kendine küfrettiğin yalnız odanı özlersin.
Kimsenin duymadığı, karışmadığı, yalnızlığı özlersin. Ruhun, bedenin uygun olmasa da yalnızlığa sen yalnızlığa gidersin kendi ayaklarınla. Hayat; bir yalnızlıkla, bir kalabalıkla geçer gider aslında kalabalığa
Kalabalığa yalnızlığı, yalnızlığa da kalabalığı şikayet eder durursun. Yalnızlık ulaşılamaz olur bazen, özlersin onu. Onu istersin ama tünelin sonundaki kalabalığa ulaşamazsın. Bazen bedenin yalnız ama beynin, ruhun, düşüncelerin hep kalabalık olur. Sanki bütün dünya beynine sığmıştır. Aslında tamamen yalnız olmak mümkün değildir. Bazen bir duvar, bazen bir resim, bazen bir kitap, bazen bir insan mutlaka seni yalnızlığından eder. Yani yalnızlık basittir, esas zor olan yapayalnızlıktır. Bazen o kadar sıkılırsın ki yalnızlıktan bir sıcak nefesi, bir canlı sesi, bir saatin tıkırtısını özler hale gelirsin. Aslında yalnızlık bir sandalyeye oturup karşıdaki duvarın duvar oduğunu farketmeden saatlerce o duvara bakmaktır. Bütün dünyanın suçu vardır
yalnızlığında, aynı zamanda bütün dünyanın suçu vardır yalnız kalmamanda. Senin yalnızlığın başkasının umudu, senin umudun başkasının yalnızlığı, yalnızlığın yalnızlığı ise yapayalnızlığın...