- Kategori
- Sanat Eğitimi
Yaratıcı drama
Drama çoğunlukla eğlenceli ve oyun oynanan bir aktivite olarak algılanmaktadır. Oysa drama bu bakış açısından daha farklı boyutta ele alınması gereken önemli bir öğretim ve eğitim yöntemidir. Çünkü eğlendirirken öğretir öyle ki yaptığımız uygulamalarda, sınıfta yaratıcı drama çalışması yapılırken öğrenci çoğunlukla zili duymaz ve öğretmenin teneffüse çıkma uyarılarına rağmen derse devam etmek ister.
Yeni öğretim yöntemlerine yer vereceği ve yapılandırıcı yaklaşımlarla uygulamaya gireceğini iddia eden Milli Eğitim Bakanlığının yeni programlarında da drama ile ilgili olarak yukarıda belirtilen “eğlenmek ve oyun oynamak” mantığından başka bir şeye rastlanılmamaktadır. Yeni programda drama ile ilgili yapılan açıklama yazılarından Sosyal bilgiler programı içinde öğretmen bilgi notu olarak 2 sayfalık bir yazıya rastlanmaktadır. En azından bu yazının her dersin öğretim program kitabında yer alması kitap yazan kişilere bir parça katkı sağlar ve daha sağlıklı yayınlar çıkmasını sağlayabilirdi. Diğer derslerin program içeriklerindeki kazanımlar vb. bölümlerde rastlanan ” duygu, düşünce ve izlenimlerini drama, tiyatro, müzikli oyun, kukla vb. yollarla sunar” vb. terimlerinden de anlaşılacağı gibi ve 1. sınıfın ilk haftalarında hiçbir alt yapı çalışmasına rastlanmadan bu beklenti ile hareket edilen mantık içinde, programları yapanların drama konusuyla ilgili hiçbir ön çalışma yapmadığı veya uzman katkısı almadıkları görülmektedir. Eğitim dizgesi açısından da örneğin Türkçe dersinde olduğu gibi 1. sınıfın birinci ünitesinin başında oyunlaştırma yapılmasını beklemek, sonraki ünitede üstlendiği role uygun konuşma beklemek zorlayıcı olacaktır. Bunlara uygun ön çalışmalar yapıldıktan sonra bu oyunlaştırma ve rolleri beklemek daha uygun olacaktır. Ayrıca bir bütünlük içinde olduğu ve her dersin birbiriyle ilişkili olduğu, tüm disiplinlerle ilişki kurulması istenen yeni müfredattaki ders programlarında, drama ile ilgili olarak, birbirine paralel açıklama yazılarına rastlanamaması üzücüdür.
Oysa yaratıcı drama yapılandırmacı anlayışı destekleyecek en önemli öğretim yöntemlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Programların içine aktarılacak daha detaylı ve bir drama sürecinde nereden nereye gelinebilineceğini gösteren örnekler olsaydı bunlar öğretmen kitaplarına da yansıyarak önemli bir kapı aralayabilirdi. Yurt dışında senelerdir öğretimin bir parçası olarak yerini almış ve öncelikle İngilterede yayınlanan kitaplarda binlerce örneği ve teorik altyapısı bulunan dramanın, yeni programda bu kadar geri plana itilmesinin bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Olmayacağını tahmin etmeme rağmen, yeni yazılan ders kitaplarında yayıncıların uzman kişilerden yararlanarak dramayla ilgili iyi örnekler sunması bakanlığın programının bu bölümünü daha verimli hale getirebilir.
Milli Eğitim Bakanlığının bunun dışında yapması gereken en önemli çalışma, yaratıcı drama konusunda kapsamlı bir hizmetiçi eğitim projesi geliştirerek öncelikle sınıf öğretmenlerinin bu yöntemi uygulamalarla öğrenmesini sağlamaktır. Yeni yetişen öğretmen adayları kısmen ders olarak eğitim fakültelerinde yaratıcı dramayla tanışmakta, bu konudaki uygulamalarla şartların uygunluğu oranında karşılaşmaktadır. Bu konuda üniversitelerde öğretim görevlilerinden bir kısmının eğitimler alması gelecekte yetişecek öğretmenlerin yaratıcı drama konusunda daha bilinçli olmalarına olanak sağlayacaktır. Gönüllü kişi ve kuruluşlar ile eğitim örgütlerinin yaratıcı drama alanında yaptığı çalışmalar ise düşük seviyede kalmakta, kişilerin aldıkları eksik bilgileri, bilimsellikten uzak ve kendi bildikleri gibi kullanmalarıyla, başta belirttiğimiz “eğlence ve oyun” mantığının üzerine çıkılamamaktadır.
Ayrıca bir yanlış anlama da yaratıcı dramanın tiyatroya paralel olarak algılanması ve sonuçta bir tiyatro oyunu çıkarılması beklentisidir. Drama bir süreçtir ve her biri bağımsız, o anda yaşanıp orada kalan, başkalarına sahnede gösterme ihtiyacı duyulmayan bir uygulamadır. Bu yüzden gerek velilerin gerek yöneticilerin sene sonunda bir tiyatro gösterisi beklememesi ve sınıfta uygulanan bir süreç olarak algılaması gerekir. (Gelişmeler paralelinde bir gösteri ortaya çıkma olasılığı vardır. Ancak bunun için de tiyatro tekniklerini bilmek ve süreçler arasındaki ilişkiyi buna göre düzenlemek gerekir.) Çünkü tiyatroda olduğu gibi kişiden mükemmel bir oyun sahnelenmesi beklentisi yoktur. Yaratıcı dramada kişinin ortaya koyduğu rol süreç içinde güzeldir ve o kişinin ortaya koyduğu bir üründür. Bu süreçte yapılan role ilişkin hiçbir eleştiri yapılmaz ve teşvik edici, destekleyici konuşmalar yapılır.
Şimdi de olması gerekenler ve yaratıcı drama ile ilgili teknik bazı açıklamaları sayfanın elverdiği oranda sizlere aktaracağım.
Dramanın iki boyutunu ele almak önemlidir. Bunlar öğretim boyutu ve eğitim boyutu. Öğretim boyutunda herhangi bir ders konusu veya ünite anlatılırken kullanılan drama yöntemleri anlaşılmalıdır. Eğitim boyutu ise kişide meydana getirilecek davranış değişikliğini anlatmaktadır. (iletişim becerilerinin geliştirilmesi, kendini tanıması, kendine güven vb. eğitimlerdir.)
Öğretim boyutunda neler yapılabilir? Öğretim yöntemi olarak, herhangi bir ders (Türkçe, sosyal bilgiler, Fen Bilgisi, hayat bilgisi, matematik, tarih vb.) veya ünitedeki drama uygulamalarını anlıyoruz. Yapılan çalışmalar içinde karşılaşılan tepkilerden anlaşılmıştır ki, öğretmenler zaman zaman dramanın bu boyutunu kullanmakta, ancak sistemli ve bilinçli bir uygulama olmadığı için hem sürekliliği olmamakta, hem de verim düşük olmaktadır. Öğrenciler her zaman oyun oynamayı ister. Bu oyunu uygun bir çerçevede oynatırsanız öğrenmeyi sağlar ve öğretimi hedefine ulaştırır. Öğretim yöntemi olarak dramayı kullanacak öğretmenlerin bu konuda yetkin birileriyle uygulama örneklerini görebilecekleri yaşantılar geçirmesi, daha verimli olmalarını sağlayacaktır.
Eğitim boyutunu ele alacak olursak öncelikle aklımıza gelmesi gereken bireyin gelişimi ile ilgili olumlu adımlar olmalıdır. Önce de kısaca ele aldığımız gibi kendini tanıyan, kendine güvenen, olayların sonucunu tahmin edebilecek, risklerin farkında olan, iletişim becerileri gelişmiş, her alandaki farkındalığı artmış, toplumda ve dünyada geçerli değerlerin farkında olan bireyler yetişmesine dramanın katkısı kuşkusuz yüksektir. Bireylerin bu nitelikleri oynayarak ve yaşayarak elde edebileceği tek ortam belki de yaratıcı drama çalışmalarında sağlanabilir. Birey “mış gibi” yaparak girdiği bir yaşantıda veya rolde ilerde karşılaşabileceği olayların farkına varıp olası çözüm yolları üreterek bir tecrübe kazanmakta ve başkalarının bulduğu çözümleri de izleyerek dağarcığına bir çok veriyi kaydetmektedir. Yaratıcı drama sırasında geçirilen ve paylaşılan bu yaşantılar, eğitiminin bir parçası olarak tüm hayatı boyunca kullanacağı örnek olaylarla geçmektedir.
Drama uygulamalarında belirli aşamaların izlenmesi sonuçta elde edilecek verimi artırmaktadır. Bu aşamalar düzenli uygulandığında katılan kişiler bu sisteme alışmakta ve konuya dikkati daha fazla yoğunlaşmaktadır. Bu aşamalar ısınma, oyun, doğaçlama, oluşum olarak 4 ana başlıkta ele alınmaktadır.
Isınma: Bu aşama kişinin ortama ve çalışma grubuna ısınmasını öncelikle ele alır. Bunun yanında vücudun ısınmasını ve sonraki aşamalara zihinsel olarak ısınmayı da amaçlamaktadır. Bu aşamada yapılanlar genellikle tanımlanmış yürüme egzersizleri (kum üzerinde, karda, dar ayakkabıyla vb.), müzik eşliğinde hareketler ve vücut egzersizleridir.
Oyun: Aslında ısınma aşamasının bir parçasıdır. Amacı ısınmada olduğu gibi ortama, çevreye ve sonraki aşamalara hazırlıktır. Çalışma grubuyla daha yakın temas ve ortama daha fazla kaynaşma ile birlikte, çalışmaya gelmeden önce geçen diğer olaylardan tamamen uzaklaşmayı sağlayan bir aşama olarak ele alabiliriz. Çünkü bu aşamada bilindik çocuk oyunları (Tavşan yuvası, köşe kapmaca vb.) oynanmaktadır. Bu oyunlar çocuğun her zaman oynadığı oyunlardır, öğretim sırasında da karşısına çıktığı için keyifle katılmaktadır. Yetişkinler ise eskiden oynadığı oyunlarla karşılaştığı için severek oynamaktadır. Ayrıca dramanın başlangıç aşamalarında uygulanan kendine ve çevreye güvenini artırıcı çalışmaları da oyunsu süreçler içinde ele alabiliriz.
Doğaçlama: Tanımlamaları daha az verilmiş yaşantıların tiyatro tekniklerinden de yararlanılarak canlandırılmasıdır. Örneğin “Üretimden Tüketime” ünitesinde Pazar yeri veya köy değirmeni kompozisyonunun canlandırılması gibi. Grubun tümü daha ufak gruplara ayrılarak sırayla canlandırmalar yapılabilir. Bu aşama iyi programlanmalı ve belirli veriler elde etme yoluna gidilmelidir. Buradan elde edilen verilerin bir sonraki aşmada kullanılması söz konusudur.
Oluşum: Yaratıcı drama çalışmalarında verimin elde edilmesi gereken aşama oluşum aşamasıdır. Önceden tanımlaması ve sınırları yapılmamış ancak kullanılacak teknik veya sanat alanının (resim, şiir, heykel, kolaj vb.) belirli olduğu bir aşamadır. Doğaçlama aşamasında elde edilen veriler ve önceki aşamaların birikiminden de yararlanarak, bu aşamaya gelindiğinde sonucu önceden bilinemeyen ürünler bu aşamada ortaya çıkmakta ve bireyler yaratıcılıklarını bu aşamada ortaya koymaktadır. Örneğin hiç sanatla uğraşmamış birisinin ortamda yoğunlaşma sonucu yazdığı şiiri beğenmesi veya resim yapması kendiyle ilgili olumlu düşünceler geliştirmesine neden olmakta, yaratıcılığını farketmesi bu aşamada gerçekleşmektedir.
Bunun dışında ısınma ve oyun kısmında rahatlama çalışmaları yapılabilir. Ancak rahatlama çalışmaları bazen gözler kapalı ve söylenen yaşantıları zihinde canlandırma şeklinde geliştiği için riskli olabilmektedir. Psikoloji veya çocuk psikolojisi alanında yetkin olmayan birileri tarafından uygulanan rahatlama çalışmalarında sorunlar yaşanabilme ihtimali yüksektir. Kişinin geçmiş yaşantılarından gelen birikimleri ile ortaya çıkabilecek sorunlarla karşılaşılabilir veya farkına varılmasa da o kişinin psikolojik olarak yara almasına neden olunabilir. Bu yüzden psikoloji alanına yakın olmayan birilerinin rahatlama çalışmalarından kaçınmasını bir uyarı olarak belirtmek gerekir.
Yaratıcı drama “ hadi bakalım bir manav canlandıralım” deyip, o anda çıkanla yetinmek değildir. Bu canlandırmanın öncesi ve sonrasında yapılacaklarla bireyin öğrenmesine ve davranış değişikliklerine neden olmak gerekir ki, bu da uygun hazırlanmış bir yaratıcı drama programıyla gerçekleşebilir. Bu yüzden program geliştirme yöntemlerinden de yararlanılarak mevcut bilgilerle uygun dizgeler oluşturmak gerekir. Çünkü birbiriyle ilgili ve birbirini takip eden bir program yerine rasgele uygulamalar yapıldığında, “çok eğlendik” demekten öte bir kazanım elde edilemez ve öğretime katkısı sınırlı olur.
Daha sonraki yazılarımızda dramanın aşamaları ve öğretim yöntemi olarak yaratıcı dramanın örnek ve uygulamalarını sunmaya devam edeceğiz. Ayrıca eğitimin bir parçası olarak iletişim, kendine güven vb. konularda bölümler oluşturmayı da amaçlıyoruz.
Mete Akoğuz
Güzel Sanatlar Eğitimi Uzmanı
(Bu yazı zil ve teneffüs adlı eğitim dergisinde yayınlanmıştır)