- Kategori
- Bilim
Yaratılış ve evrim kuramı üzerine...

Tek bir hücrenin bile tesadüfle oluşması mümkün olabilir mi?
Önce evrim nedir? Onu açıklamak istiyorum;
Evrim sözcüğünün anlamı TDK na göre ; * Zaman içinde birdenbire olmayan, kesintisiz, niteliksel ve niceliksel gelişme süreci.
* Bir canlıyı ötekilerden ayırt eden biçimsel ve yapısal karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir dizi değişme olayı, tekâmül.
Özetle evrim; değişim demektir.
Bilindiği üzere 19 yüzyıl Darwin’in evrim teorisine göre tüm canlılar tesadüf eseri, doğal şartlar sonucunda oluşmuştur. Darwin, kuramında tüm canlıların tek bir atadan (maymundan ) geldiğini ve zamanla farklılaştığını söyler.
Yani tüm canlıların bir yaratıcı tarafından yaratıldığını reddeder. Ancak İslami inancı olan insanlar Darwin’in evrim teorisini reddederler ve kanattaki tüm canlıların bugünkü gibi ilk haliyle farklılaşmadan, değişime uğramadan Allah tarafından yaratıldığını savunurlar.
Şimdi asıl konuya geçmeden önce, şu açıklamayı yapmak istiyorum;
İnanmak ya da inanmamak kişiye özeldir. Ancak bilimselliği kanıtlanmış veriler herkes tarafından kabul gören doğruluğu ispat edilmiş somut verileridir. Bir de demokrasinin ışığında nasıl ki; düşünceyi ifade etme özgürlüğü varsa, farklı fikirlere saygı duyulması da demokrasinin gereğidir. Dolaysıyla farklı fikirlere de saygı duyulması gerekliliğini hatırlatmak istiyorum.
Aşağıda konuyla ilgili düşüncelerimi inanç verilerinde değil, bilimsel veri olarak ele almak istiyorum;
Şahsi görüşlerim;
Kainattaki her şey bir düzen dahilindedir. Bu görüşü savunmam için sadece kendi vücudumdaki muhteşem işleyişi görmem yeterli. Ancak böyle bir açıklama belki yeterli olamayabilir.
O halde kainattaki düzene bakalım; Kainattaki her şey en ince ayrıntısına kadar Yaratıcımız tarafından bir plan dahilinde tasarlanmıştır. En ufak bir sapma olsa tüm düzen bozulurdu.
Örneğin;
Dünyanın kendi etrafında dönme hızı;
Eğer daha yavaş olsaydı; gece gündüz arası ısı farklılıkları çok yüksek olurdu.
Eğer daha hızlı olsaydı; Atmosfer rüzgarları çok çok büyük hızlara ulaşır, kasırga ve tufanlar hayatı imkansız hale getirirdi.
Atmosferdeki oksijen miktarı;
Eğer daha fazla olsaydı; Bitkiler ve hidrokarbonlar kolaylıkla tutuşurdu. Eğer daha az olsaydı; canlılar solunum yapamazdı.
Yerçekimi;
Eğer daha güçlü olsaydı; Dünya atmosferi çok fazla amonyak ve metan biriktirir, bu da yaşam için çok olumsuz olurdu.
Eğer daha zayıf olsaydı; Dünya atmosferi çok fazla su kaybeder, canlılık mümkün olmazdı.
Dünyanın ekseninin eğimi; Eğer fazla ya da az olsaydı; Yeryüzünün farklı bölgelerindeki sıcaklık farkları çok fazla olurdu.
Albedo etkisi; (Yeryüzünden yansıyan güneş ışığının, yeryüzüne ulaşan güneş ışığına oranı )
Eğer daha fazla olsaydı; Hızla buzul çağına girilirdi.
Eğer daha az olsaydı; Sera etkisi aşırı ısınmaya neden olur, dünya önce buz dağlarının erimesiyle sular altında kalır daha sonra kavrulurdu.
Yine doğaya baktığımız zaman bir düzen intizam görüyoruz
Mesela yağmur gökyüzünden damla damla yağıyor. Damlacıklar birleşip sel olmuyor. Kontrolsüz bir şeklide böyle bir düzen olması söz konusu olamaz.
Ya da kendi içimize batığımızda örneğin ;
ağzımızdaki dişlerin sıralanışı;
32122123 = üst çene
3212123= alt çene .... sanırım bu muntazam dizilişe de tesadüf diyemeyiz.
Evrimci Alman bilim adamlarından Hoimar von Ditfurth, anne karnındaki mucizevi gelişme hakkında şunları söylemektedir: "Tek bir yumurta hücresinin bölünmesinin, nasıl olup da birbirlerinden öylesine farklılaşmış sayısız hücrenin doğuşuna yol açtığı, bu hücreler arasında kendiliğinden olan iletişim ve işbirliği, bilim adamlarının akıl erdiremediği olayların başında gelmektedir. ''
Anne rahminde oluşan tek bir hücre, 9 ay gibi bir süre içinde, gören, duyan, hisseden nefes alan, düşünen bir insana dönüşmekte, bu dönüşümün her detayı kusursuz bir plana göre gerçekleşmektedir. Dahası bu mucize milyonlarca yıldır, aynı kusursuzlukta sürekli tekrarlanmaktadır.
Özetle;
Kişisel görüşüm; Bilimin her geçen gün ilerlemesiyle Kâinat ve yaşam ile ilgili elde ettiğimiz her yeni bilgi, bizleri müthiş bir plânlama ve tasarımla karşı karşıya olduğumuz sonucuna götürüyor.
Kainat sahipsiz değildir, tüm düzen Yaratıcımız tarafından sağlanmaktadır.
Bunca tasarım, mükemmel işleyiş varoluştan itibaren, değişime uğramadan bugüne kadar gelmiştir.
Ayrıca Darwin toerisindeki gibi yaşamdaki hiçbir şeyin tesadüf eseri oluşmuş olabileceği ihtimalini benim aklım ve mantığım kabul etmiyor.
Bilimselliği kanıtlanmış veriler elbette ki en doğru sonuçlardır. Ancak teorilere inanıp inanmamak kişiye özgüdür. Ben Darwin'in evrim teorisine inanmıyorum.
Sevgi ve ışıkla.
.