Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ekim '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yasaklar zihniyeti

Yasaklar zihniyeti
 

İnsanlara koyun muamelesi yapan zihniyetin başında bu sürüyü yönetmek için de bir kaval vardır. Kaval çalar ve insanlar ardını önünü düşünmeden onun dediğini yapmaya mecburdur. Yasakçı zihniyet tek tip insan yetiştirme düşüncesidir. Polis devletinin temel taşıdır.

Peki, biz “polis devleti” miyiz?

Oysa yasaklar tepki doğurur. Yasaklar kuralsızlıkları getirir. Yasaklar çatışmaları çağırır. Bunu ilkokuldaki çocuk bile bilir.

Yasakçı zihniyet özgürlükten korkar, özgürlüğün getireceği sorumluluktan korkar, baş edemeyeceğinden korkar, denetlemeye, kontrol etmeye çalışır, sonunda özgürlüğe karşı savaş açar. Bunu yaparken din, örf ve geleneklerin ardına sığınır. Örnek mi? ;

Cumhuriyet rejimini korumak ve kutlamak isteyen yığınlar ellerinde bayraklarla Ata’larının kabrine doğru yürümek isterler. Belki orada sadece şikâyet edeceklerdir. “Yassah hemşerim”ci kafalar yasak getirir. Kutlama düşüncesindeki halk karşı koyar yasağa, yine de yürür.

Milli günlerde atalarının büstlerine, heykellerine çiçek koyup anmak isterler, hemen yasak gelir. Arbede yaşanır.

Türk polisi kendi bayrağını taşıyan kendi insanına saldırır bu kafalar yüzünden.

Harçları fazla bulan öğrenci gençliği protesto etmek ister, toplanıp bağırırlar, yasak. Sendikalar kendi haklarından vazgeçmez toplanmak ister, yasak. Memurlar, öğretmenler, doktorlar yürüyüş yapmak ister, yasak. Meydanlarda anmalar, mitingler yasak, vb... Polis dalar aralarına, dağıtmak ister. Sonuçları hepimiz biliyoruz.

Youtube gibi iletişim sitelerine erişim kapatılır. Sebep; istenmeyen düşüncede videolar dönüyor diye. Girmek isteyenler durur mu, başka yollardan yine de girerler sitelere. Ne değişir. Sadece devlet yasaklamıştır. Devletin kendisi bile nereden gireceğini bilir ve girer.

Alkol yasağı koyar birileri bir yerde. Alkol almak isteyen yine alır el altından yasak olmasına rağmen. Ne değişir, hiç. Yasak olmasıyla kalır.

Kürtajı yasaklar devlet yasa ile, kadın istemiyorsa izbe bir yerlerde bunu yapan birilerini bulur, yine de yaptırır. Üstelik hayati risk altında. Ne değişir, kocaman bir hiç.

Sanatçılar, şarkılar yasaklanır, filmler, kitaplar yasaklanır, yakılır. Oysa internet dünyaya açılan penceredir.

Basın sansürlenir, filmler, yazılar, kitaplar sansürlenir. Ama kafaların için sansürlenemez, bunu da herkes bilir.

Heykeller ucube bulunup kaldırılır, tarihi değerdeki çıplak heykeller ayıp bulunur, üzeri örtü ile örtülür.

Ele ele gezen sevgililer yasakçı kafalardan dayaklarını yer, mini etek giydin diye sporcu kızlar sözlü tacize uğrar. Oruç yedin diye ramazan günü öğrenci genç şiddetle tanışır.

Bugün geçmiş yıllardaki türban yasağı ile bile baş edilememiştir.

Oysa insanın kendi yasakları, kendi kuralları, kendi prensipleri, tabuları olması gerekir dünyada. Ya da sosyal hayatta, medeni düzende. Birilerinin yasaklar koyduğu dünyada yasaklara karşı duruşlar da filiz vermeye başlar sonunda.

Yıllar yılı bazı insanlarının kendi ana dilini konuşmalarını yasaklayan zihniyet, bugün başa çıkamamış olacak ki o dilin konuşulmasına izin vermiştir, hatta televizyonunda programlar bile yaptırmaya başlamıştır.

Maalesef bugün baskıcı mantık moda. Ve bu moda hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Dünde olduğu gibi bugün de öyle.

Bu mantıkla en ilerici anayasayı yapsanız bile ne fayda. İstenen şey her zaman kesin itaat.  

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara