Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

Bir reklam...

Bir reklam...
 

 

Bir adam var son günlerde televizyondaki reklamlarda, önüne getirilen projelere “bu değil, bu hiç değil” diye bir kenara fırlatıyor, “daha anlamlı bir şey istiyorum” diye coşuyor. Ünlü bir düşünür gibi “tarih hayal edenleri değil, hayalleri gerçekleştirenleri yazar” diye de felsefi bir özlü söz fırlatıyor. İnsanlar mutlu olsun, daha iyi yaşasınlar diye istiyormuş yeni projeyi.

Ataşehir taraflarında kendi eliyle İstanbul başka bir şey olmuş uçuyorken, elini bu sefer ormanlara uzatıp gözüne kestirdiği zengin bitki dokulu arazilerde koca koca şehirler, yüksek binalar, kuleler, 24 saat yaşayan bir şehir yapacakmış. Sırf insanlar mutlu yaşasın diye. E o zaman ver ucuz ucuz insanlara kolay ödesinler, mutlu olsunlar.

En ucuzu 55 metrekare evlerin fiyatı 290 bin liradan satışa çıkıyormuş. Normal bir çalışan vatandaş bu kadar küçük daireyi bu fiyata alamayacağına göre kimlerin alacağını aşağı yukarı tahmin ediyoruz. Ya bekar yaşayacaktır bu evde ya da garsoniyer olarak tutacaktır. Bir ailenin oturabileceği daireler de 1 milyona kadar fiyatlandırılmış. Maslak gibi iş çevrelerinin yoğun olarak yaşadığı plazalarla dolu bir semtte günümüz ekonomisinin yarattığı gizli zenginler İstanbul’dan kopuk ama İstanbul’da yaşayacaklar.

Adının 1453 olması ile Fatih’in İstanbul’una atıf mı yapılıyor şimdi. Fatih’in kemikleri sızlıyordur. Eminim ki buralardan ev alıp yaşayacaklar 1453 yılının anlamını, eski İstanbul dokusunu ne merak edecekler ne de bilecekler, tek bir satır bile okumamış olacaklar.

Böyle yaşam biçimi bana ne sıcak geliyor ne de anlamlı. Üstelik zaten tek tük kalmış bir avuç ormanın zarar göreceği düşüncesi de midemi bulandırıyor. Adam ormanın içine girmiş “evinizin ormanın kenarında olmasını istemez misiniz, işte orman” diyor. Tabii isteriz ama doğal olanını. Sen kalk gel ormanın kıyısına, ağaçları oradan buradan yok et, çoğu yeri tıraşla, yap koca koca binaları hatta koca bir şehri. Sonra da “işte orman” de. Sanki ormanı yapacağı şehrin kenarına kendisi yapmış gibi.

Parasıyla değil mi ne isterse yapar. Rant simsarı insanların gözü hiçbir şey görmüyor. Ne yeşil doku, ne tarih. Bu şehri onlar bitirecek yakında. Ne deprem ne afet ne de terör. Şehirde kalmış son orman kalıntılarını da talan edip, yapacakları sitelerin içine orman yerleştiren tek şehir olma yolunda ilerliyor İstanbul. Param var yaptım oldu diyenlerin şehri.

Bir tesadüf de dikkatinizi çekti mi?  Maslak eskiden Şişli’nindi artık Sariyer’in.

Beykoz ormanları da (2350 dönüm) yıllardır Acarİstanbul tarafından talan edildi. Özel orman izinliydi hani. Doğayla iç içe yaşam sloganlı.

Çok değil 30-40 sene evvel İstanbul’da boş arsalar, araziler vardı. Bizzat biliyorum Bostancı’nın oralarda bahçeler bostanlar vardı. E-5 in üzeri şehir dışı gibiydi. Şimdi yoğun apartman heryer. Semtler arasında boş yer yok. O meşhur silueti de kayboldu gökdelenlerden.

Nereye kadar gidecek bu durum böyle, bilmiyorum. Kendini yiyip bitirinceye kadar mı?

 

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..