Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '17

 
Kategori
Deneme
 

Yaşam Akıp Giderken...

Yaşam Akıp Giderken...
 

Zaman kimine göre çok acımasız kimine göre çok cömert.

Tıpkı fantastik sinema filmlerinde kan içererek ölümsüz olan, daima genç ve güzel kalan çok çekici bir kadın gibi. Ya da elinde sihirli değneği olan dokunduğu yeri güzelleştiren bir peri gibi.

Kendine yeni yaşamlar, yeni hayatlar çekiyor acımasızca.. Ya da zayıflara ve çaresizlere umut oluyor pespembe bir düş gibi…

Hep seviliyor, yaş  kaç olursa olsun.

Büyülü bir şey bu..

Bir de masallara inanmayız değil mi?

En gerçek olan gerçekler bile, yaşam söz konusu olduğunda masaldan öte ne ki? Masallarda ki gibi mutlu olmayı ne kadar da istiyor insan.

Düne geri dönebilirmiyiz? Bu elbetteki mümkün değil.

Bir saat öncesinden bir saniye ödünç alabilir miyiz?

Hayır değil mi?

Yaşam bir peri masalı gerçekte, hep mutlu sonlada bitmiyor üstelik.

Çocukluğumuz ve rengarenk çiçekler ve bunun yanında Hayallerimiz , gelecek ümitlerimiz gibi..

Elimizde rengarenk çeşit çeşit kokulu çiçeklerle başlıyoruz  yaşama..

Her biri yavaş yavaş elimizde soldukça  gözlerimizyaşlı, uzun uzun ağlıyoruz, sesli ya da içimizden..

Bazen gülerken gözlerimiz, içimizden süzülüyor kanlı yaşlarımız..

Çünkü biliyoruz ki, solan her çiçek bir daha asla geri gelmeyecek..Yerine başka bir çiçekte geçemeyecek..

Herkes kendi yerini doldurur..

Ekmek yerine pasta bile olsa yenmez...

Bir kar tanesi bile her ne kadar diğerine benzesede asla aynı olmaz.

Böyle tüketiyoruz zamanı..

Hiç bitmeyecek sandığımız ayları,yılları..

Hayalleri, ümitleri, istekleri..

En çok da yeni bir hayat kurmaya çalışırken solduruyoruz elimizdeki çiçekleri .İstediğimiz okula giremiyoruz..

İstediğimizle birleştiremiyoruz her zaman hayatımızı..

İstediğimiz evde oturamıyor, istediğimiz işi yapamıyoruz mesela..

İstediğimiz şehirde oturamıyoruz..

Soluyor çiçeklerimiz birbir...

Ağlarsak şayet, elimize yapay sahte suni kokusuz özelliği olmayan ve solmayan çiçekler veriliyor..

Onlarla oyalanıyoruz yaşlı gözlerle..

Ama biliyoruz ki solan kendine has dokusu ve kokusu olan çiçekler daha güzeldi..

Aslında kimse kimseyi de dinlemiyor..

Duyuyor ama , dinlemiyor..

Kulaklarımız ses dolu..

Zaten çok da önemli değil dinlemeleri..

Yaşam böyle akıp gidiyor işte..

Bazen çölde görülen bir serap gibi..

Gözümüzde yeşil bir vaha hayali, çölde susuz ilerliyoruz..

Bazende mor çiçekli bir orman gibi..Sonu nereye çıkar belli değil ama, ilerliyoruz..

Bunlar sanal aslında, ama gerçek sanıyoruz..

Ve masallara inanmıyoruz.

En büyük masal yaşamın bizzat kendisi..

Kalan çiçeklerimizi soldurmamamız dileğiyle...

 

 

 
Toplam blog
: 146
: 762
Kayıt tarihi
: 02.05.14
 
 

İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...