- Kategori
- Siyaset
Yasama, yürütme, yargı

Atatürk 16 Mart 1923’te, Adana esnafıyla yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu: “Bizi yanlış yola sevkeden fesatçılar çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden hastalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve alçaklıktan gelmiştir.”
3 Mart 1924’te uzun bir süreliğine medreseler kapatıldı, ya da öyle sanıldı…
Devleti oluşturan üç güç vardır. Yasama, yürütme, yargı. Bu üç gücün tek elde toplanmış olması yönetimin bir diktatörlük olduğunu gösterir. Yasama meclisin işidir. Demokratik ülkelerde meclisi halk seçer. Yürütme Bakanlar Kurulunun işidir. Onu da meclis seçer. Yargı, ülkede işlerin yasalara uygun olup olmadığını denetler. Yasama ve yürütmenin doğru olup olmadığını olduğunu denetleyen kişiler meclisin veya halkın seçtiği başkan tarafından atanır. Bu kişiler Bakanlar Kurulu ve Meclisten bağımsız iş görürler. Çünkü ne meclisin ne de bakanlar kurulunun böyle bir makama geldikleri için yasal olmayan hareketlere girmesine izin verilmez. Örneğin iktidar partisi dese ki “bundan sonra benim oyum 5, muhalefetin oyu 1 tane sayılacak. bunu da yasa yaptım.” Böyle şey olmaz. Bunları denetleyen kurumlar Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi kurumlardır. Bunların denetimi tek elde toplanırsa, göstermelik varlığı yönetimin diktatörlük olması gerçeğini değiştirmez.
Devletin birleştirici özelliğini milliyetçilikte görenler elbette ki devletin birleştirici özeliliğini dinde görenlere karşı olacaktır.
Burada mesele baş örtüsü değil, o konuyu ısıtıp ısıtıp ileri sürmek bir çarpıtma. Sizin 80 yıl yerinde saydı dediğiniz Cumhuriyet döneminde kimse kimsenin ibadetine karışmadı ve engellemedi. Karışmaz da engellemez de. Laik bir ülke gerçekten laikse din kurallarıyla yönetilmez. Laik bir ülkede dinden bağımsız yazılı yasalar geçerlidir. Mesele budur. Dinciler bunu bir türlü içlerine sindiremiyorlar. İmam hatip mezununun örneğin avukatlık mesleğinde ne işi var? Neden bu konu takıntı haline gelmiş? Neden bir imam hatip mezunu avukat olmak ister? Şimdi sizin zamanınız. Keyfini sürün.
Bir söz okudum ve çok beğendim: “Her toplumun görev bekleyen faşistleri vardır.”