Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yasama ve Yürütme Faaliyetlerimi Askıya Alsam

Yasama ve Yürütme Faaliyetlerimi Askıya Alsam
 

temsili resmim :)


Benim yürütmemden yasamamdan bir şey olmaz ama canım onları askıya almak istedi birden. Yaz rehaveti mi desem bilmiyorum.. Gerçi askı deyince hüzünlenirim ben. Eski bir hatıram depreşir.. Madem bahis açtınız anlatayım o zaman.

Öğrencilik zamanımdı. Malum tıbbiye yıllarındayım. O zamanlar şimdiki gibi kitle iletişim ve bilişim (ikisine birden bilitişim diyelim) araçları da bu kadar gelişmiş değil. Yani ortam dinlemelerinin filan olmadığı zamanlar. Ortam dinlemesi ile konunun ne alakası var demeyin.. Yok zaten. Şike skandalından mülhem aklıma geliverdi bilrden! Neyse..

İşte o dönemlerde kıt kanaat geçinmeye daha doğrusu okumaya çalışıyoruz
. Eşten dosttan gelen yardımlarla kıçımızı örtecek kadar kıyafet, karın gurultumuzu kesecek kadar da yiyecek temin edebiliyoruz. Çok şükür..

Yediğimize içtiğimize değil de ilmimize eğildiğimiz dönemlerdi. Hey gidi hey. Şimdi ilmi bir yana koyduk yemeye içmeye daldık. Zaten kilo aldım bu sıralar. Yaz da geldi. Plajlara nasıl ineceğim diye kara kara düşünüyorum bu arada. Buna da bir çare bulacağız artık..

Ne diyordum, ha eşten dosttan (Allah hepsinden razı olsun) gelen maddi manevi yardımlara kucağımızı her zaman açtığımız o dönemlerde kıymetli abim de (işlerinin oldukça iyi olduğu bir zamandı) deri kaban hediye etmişti bana. Ne kadar sevinmiştim. O güne kadar sahip olduğum en kıymetli ve güzel (hem maddi hem manevi anlamda) hediyeydi doğrusu.

Bazen içecek çorbayı zor bulduğumuz zamanlarda bir kabanım oldu, üstelik en kalite deriden!
Gözüm gibi bakıyorum. Hem de nasıl sıcacık tutuyor insanı. Bak düşününce şimdi bile içim ısındı. Gerçi havalar sıcak olduğundan da içim ısınmış olabilir ama bu şimdiki manevi bir iç ısınışı. O biçim..

Dersliklerimiz bize has bize özel, şirin mi şirin, nohut oda bakla sofa cinsindendi. Gireni çıkanı belli.. Zaten gözden uzak bir yerdeyiz. Dersliklerimizin içinde elbise asacak yer yok, mecburen salondaki askılıklara bırakıyoruz eşyalarımızı. Ceketimizi, çantamızı vesaire..

Akşamüstü ders bitişi şen şakrak çıktım sınıftan. Bir yandan yorgunluk bir yandan da açlık bastırmış.. Bir an önce yurda gidip yemek yemeyi düşünüyorum. O zamanlar yurtta yemek yemek sudan ucuza mal oluyordu. Şimdilerde nasıl bilmiyorum.. Neyse.. Çıktım, kabanıma yöneldim haliyle. Kış bitmek üzere ama yine de havalar serin diye kaban giymiştim..

Aaa! Kaban yok! İçim bir hoş oldu.. Daha doğrusu bir acayip oldum.. Bir an kendimi çıplakmış gibi hissettim.
Hani birisi üzerimde ne var ne yok soymuş anadan üryan bırakmış beni.. Öyle bir ruh haleti işte. Etrafıma bakıyorum, herkes giyinik. Aslında ben de giyiniğim Şinasi! Herkesin ceketi var, kabanı var, gocuğu var, pardösüsü var.. Benim yok!! Şok Şok Şok!!

Bir o yana koşuyorum, bir bu yana.. Acaba başka bir yere mi bıraktım diye bakmadık derslik bırakmadım. Fotokopicimize kadar! Ama yok. Kaban yok. Gitmiş.. kendi isteği ile gitmediğine eminim, cebir ve şiddet kullanmıştır götüren. Ama gitmiş işte.. Mal canın yongası ya. Hele öğrenciysen.. Yonga ki ne yonga. Dört yapraklı yonca gibi. Hatta beş!

Bütün kıyafetlerim bir yana kabanım bir yana. Yine de maddi olarak eş değer olmaz. Manevi yönüne girmiyorum daha. Ona girersek zaten mevzu bitmez. Yurda nasıl gittiğimi bilemedim. Şoku atlatmam hayli zaman aldı. Ben diyeyim bir hafta siz deyin bir ay. Öyle yani. O gün bugün askıya bir şey asarken tırsarım (Benzer bir şoku çantam çalındığında da yaşamıştım, yesyeni cep telefonum gitmişti)..

İşte ben de böyle bir askı fobisi varken yasama ve yürütme faaliyetlerimi askıya almakla iyi mi ederim bilmiyorum.
Hani bir adım sonrasını düşünerek hareket etmek gerekiyor ya (bunu hala bilemeyen de var) işte bu minvalde nihai kararımı vermeden önce etraflıca düşünsem mi acaba diyorum.

Olur ya, dönüşümde askıya koyduğum yasama ve yürütme faaliyetimin yerinde yeller esiyor olursa! Aman Allah.. Siz siz olun bir şeyi askıya alırken dikkat edin. Askıda ekmek hikayesine benzemez bu iş. Ben de şimdi yeniden düşüneceğim. İyisi mi bana biraz mühlet verin. Hem tatilimi yapayım hem düşüneyim. Askı işini karara bağlayalım, tatili de aradan çıkartmış oluruz böylece :)

O zaman bana müsaade.. Dönüşte görüşmek dileğiyle :)

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

İstanbul / 5 Temmuz 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara