Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '07

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Yaşamı hak etmek!

Yaşamı hak etmek!
 

Nedir yaşamı hak etmek?

Yaşamı hak etmek kişinin kendine ve çevresine olan yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün gerekleri nelerdir?

Çalışmak... Çalışmak... Çalışmak!

Çalışma neyi gerektirir?

Çaba, emek ve özveriyi.

Peki tüm bunları yerine getirmek bireyleri ve toplumları nereye götürür?

Başarıya!

Yani yaşamak, yaşamı hak etmek için hepimiz çalışmak zorundayız.

Kişisel başarılar ve başarısızlıklar kişiyi ilgilendirir. Fakat bazı işler vardır ki ekip çalışmasını gerektirir. Ekibin başarısı ise bireylerin tümünün başarısına bağlıdır. Bu noktada başarı veya başarısızlık bireye değil tüm ekibe yüklenir. Onun için tüm bireylerin almış olduğu sorumluluğun farkında olmak ve bu sorumluluğu yerine getirmek için gibi bir bilince sahip olması lazım. Fakat ne yazık ki bazı insanlar bu sorumluluğun yükümlülüğünü yerine getiremezler. Değil böyle bir yükümlülüğü yerine getirmek için çaba harcamak, böyle bir sorumluluğu üstlerine almak gibi bir istekleri bile yoktur. Onların yüzüne baktığınızda yaşıyorlar mı, yaşamıyorlar mı anlayamazsınız mesela! Tavırları ve davranışlarıyla duvardan farksız bir duruş sergileyen bu insanlar, vurdumduymaz halleriyle çevredeki insanları da gererek iş veriminin ve kapasitesinin düşmesine neden olurlar. Onlardan bir bardak su istemek bile onların ölümünü istemek gibi bir şeydir onlar için. Hiç bir zaman gerekli çabayı, emeği ve özveriyi göstermeyen bu insanların ne kendilerine, ne çevrelerine, ne de topluma bir yararı dokunur ne yazık ki. Onlar değil yaşamlarında bir adım ileri gitmek, daima geriye doğru yol alırlar.

Peki nasıl oluyor da bu kadar vurdumduymaz olabiliyor bu insanlar! Öyle mi doğuluyor, yoksa sonradan mı böyle olunuyor. Belki de birileri onlara sorumluluk bilinci aşılamak yerine, sürekli onların sorumluluğunu üstlenerek onların bu hale gelmesine neden olmuşlardır kim bilir. Daha farklı etkenlerde olabilir tabii. Fakat nedeni her ne olursa olsun, bir insanın bu kadar vurdumduymaz olabilmesini, tepkilere karşı böylesine duvarvari bir duruş sergileyebilmesini, benim ne aklım, ne fikrim, ne de zihnim kabul edemiyor.

Onlar hiç bir zaman kendilerini sorgulamazlar mesela. Ben yediğim ekmeği, içtiğim suyu, soluduğum havayı hak ediyor muyum diye. Bununla beraber her şeyin en iyisini talep etmekten de geri kalmazlar. Sanki başkaları onlar için çalışmak, üretmek ve kazanmak zorundaymış gibi hissederler. Kendilerine sunulan olanaklara teşekkür etme gereği bile duymazlar. Kusura bakmayın, kendimi ne kadar zorlasam da ben bu insanları anlamakta güçlük çekiyorum.

Yaşamak için bütün insanlar çalışmak ve üretmek zorundadır. Bırakın insanları, hayvanların bile yaşamak için verdiği mücadele takdire şayandır, örnek alınması gerekir. Sözünü ettiğim bu insanların en azından hayvanlar âlemini izleyerek "Discovery Channel önemli bir kaynaktır bunun için, " kendilerine dersler çıkartabilmesini temenni ederim.

Yani; bir insanın aynasıdır işi. Eğer insan veya insanlar işine gerekli özeni, itinayı ve saygıyı göstermiyorsa, o insan ne sevgiyi, ne saygıyı ne de başarıyı hak edebilir. Tohum atmadan ekin biçemezsiniz örneğin, emeklemeden yürüyemez, yürümeden koşamazsınız. Eğer daha güzel bir yaşam istiyorsanız, önce soluk aldığınız havayı ve üzerinde yaşadığınız dünyayı fark ve hak edebilmeniz gerekir.

Ulu önderimiz Mustafa kemal Atatürk'ün de dediği gibi; "Türk; öğün, çalış, güven."

Hepimizin yaşadığı hayatı, dünyayı hak edebilmesi dileklerimle, hepinize iyi çalışmalar!...

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..