Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '07

 
Kategori
Müzik
 

Yaşar Kurt

Yaşar Kurt
 

 

Konuğum, Rock dünyasının önde gelen isimlerinden Yaşar Kurt...

1994 yılında, 'Sokak Şarkıları' albüm kaydını Almanya Köln'de gerçekleştirdi.

1994 - 1997 arasında Berlin, Ankara, Biclefeld, İzmir, Diyarbakır, Antalya, Erzurum, Antakya, Samsun, Karabük, Aydın, Foça, İstanbul vs. birçok konser verdi.

1997 yılında, 'Göndermeler' adlı albümü yayınlandı.

2001'de, 'REFLEX' adlı albümün kaydını gerçekleştirdi.

Yaşar Kurt'un 1,5 yıllık stüdyo çalışmasından sonra oluşan Reflex albümü 1990 - 2001 arasında yaptığı parçalardan 9 şarkıyı içeriyor. Şarkı sözlerinin çoğunu kendisi yazdı. Sonrasında yurt içinde bir sürü konser verdi.

Sözleri Aysel Gürel’e ait, Niran Ünsal’ın seslendirdiği, 'Sevda Tepesi' adlı beş bölümlük dizinin müziğini yaptı.

’Sıdıka’ adlı dizide, ‘Kenar’ rolünü üstlendi. (En son Kenar)

* ‘Sıdıka’ nasıl bir filmdi ve 'Kenar' rolünü anlatır mısın?

Çok güzel ve komik bir filmdi. Gündelik hayatları anlatıyordu. İnsanın açmazlarını gözler önüne seriyordu. 'Kenar' kenar mahallenin açıkgöz geçinen enayisiydi. Diğer taraftan, romantik olmaya çalışıyor ama onu da beceremiyordu. Güzel bir kadroydu. Severek oynamıştım.

Sonrasında, uzun süre birşey yapmadım. Yurtdışına da çıkmadım. Her yıl yurtiçi konserlerim oldu. Yılda en az 50 gece çalarım. Zaman zaman barlarda çaldım. Bazen de Kültür Merkezi’nin sahnesinde.

* Yola çıkarken birgün ekol olacağını biliyor muydun?

Evet, bunu küçük yaşta hissetmiştim. Bir his sadece.

* Sayfamda ağırladığım konuklarımdan, 'Ters Köşe' dahil, yarışmalarda birçok genç senin şarkılarınla coşup eğleniyor. Onlara ne söylemek istersin?

* Evet 'Ters Köşe’yle Bornova’da stüdyoda karşılaşmıştık. Kendilerini kutluyorum.

* Şarkılarında anne-baba-çocuk üçgeni hemen göze çarpıyor. Bu üçgenle ilgili oldukça kafa yormuşsun. Yanılıyor muyum?

Aslında ben insanı ve onun yarattığı bütün kadim ilişkileri sorgulamışımdır. Tanrı ve Devlet'de dahil. Bütün kurumsallar diyelim.

* Şarkılarında aile, duygusallık, asilik ölüm ve başkaldırma var. Bunun nedeni ne?

Ölüm kavram olarak var. Kaybetmenin bir türü. Ve aynı zamanda ölüme bir isyan tabi. Onun bilinmez ve vahşi gerçeğine karşı bir isyan.

* Öldürene de bir o kadar kızgınlık mı?

Hayatı temel olarak alıyorum ben. İnsana verdiği duygu ve amaç bu. İnsanı öldüren iyiliği öldürüyor. Kendi içindekini de...

* 'Hadi Baba Gene Yap' şarkısının hikayesini anlatır mısın?

Yıllardır anlatmamıştım, eskiden sahnede anlatırdım...

Babası oğlunu alıp dolaşmaya çıkarmış. Trene binmişler. Çocuk babasının şapkasını camdan dışarı çıkarıp, sallamaya başlamış. Babası kızmış, 'oğlum yapma şapka düşecek' demiş.

Çocuk dinlememiş. Sonra baba şapkayı alıp gizlice arkasına saklamış. Çocuk ağlamaya başlamış, 'babacıımmm şapkam gitti'

'Ben sana demedim mi öyle camdan aşağı sallarsan şapka düşer diye. Ama söz verirsen ben sana şapkayı geri getiririm' demiş.

'Sahi mi baba geri getirebilir misin?' diye sormuş çocuk

'Tabi oğlum, sen gözlerini kapat ve söz ver' demiş babası.

'Söz, bir daha şapkayı camdan dışarı çıkarmayacağım' demiş çocuk.

Babası şapkayı çıkarıp koymuş kafasına. Çocuk kaybolan şapkayı görünce çok şaşırmış, 'aferin baba süpersin' demiş. Bunun üzerine çocuk şapkayı tuttuğu gibi camdan dışarı atmış, sonra da giden şapkanın ardından şaşkın şaşkın bakıp, 'hadi baba gene yap' demiş...

Bunu amatör tiyatro yaptığım dönemde, Mehmet Esatoğlu hocam anlatmıştı.

'Gidiyorum Alışamadım Bu Kente' şarkısının bir hikayesi var mı, bu şarkı bana çok hüzünlü geldi.

* Neden böyle hüzünlü bir şarkı?

Şarkılarımın hepsinin bir hikâyesi var. Sanıyorum bende hüzün hep var. Konular itibariyle, bu hüzün olmasa zaten garip olurdu.

'Hüzünarto tunç boyacıyansevgi' güzel bir renk gibidir. Herşeye yakışıyor bence. Berlin'de yazdım o şarkıyı. İstanbul'a dönmem gerekiyordu. Berlin'i çok severim aslında...

* İstanbul'a özlem diyebilir miyiz?

Daha çok, İstanbul'a ya da o şehri hiç bulamamış bir gezgine. Kendimi herhangi bir yere ait hissedemiyorum. Gezgin bir ruhum var. Hiçbir yerde fazla kalamıyorum.

Gidiyorum Alışamadım Bu Kente

Suskun deniz boyu martılar
Eve yalnız dönüyorum ben de
Sakın kal deme bana
Gidiyorum alışamadım bu kente

Suskun deniz boyu martılar
Eve yalnız dönüyorum ben de
Sakın kal deme bana
Gidiyorum alışamadım bu kente

Yaşar Kurt'un bu şarkısı İstanbul özlemimi körükledi. Derin bir, 'AhBeİstanbul' çektim. Ama anladım ki İstanbul özlemimde yalnız değilim...

* Herkes seni dinlerken sen neler dinlersin?

Herşeyi takip etmeye çalışıyorum. Dünya müziği en çök dinlediğim müziktir. Son günler de Arto Tunç Boyacıyan dinliyorum. Çok iyi bir müzisyen ve çok iyi bir insan. Gerçek bir sanatçı için iyi bir örnek.

* Şarkılarının içinden en çok hangisini seviyorsun?

Ayırım yapamıyorum gerçekten. Hepsinin bir hikayesi olduğu için ben de hepsinin yeri ayrı. Hepsi de benim için en güzel şarkılar.

* Benim için, 'Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da ' şarkısını söyler misin?

Pazar geceleri Jazzstop' da çalıyoruz orada söylüyorum her pazar. 'İstanbul' şarkını yazı yayınlandıktan sonra ki ilk Pazar gecesi senin için söyleyeceğim. ( OLEYY )

* Hayat felsefen nedir?

Her zaman hayattan yana olmak. Saygıya önem veririm ve sevgiye. Sevgi de mantık aramam üstelik. Sevgisizlik daha kötüdür.

* Bugüne kadar seni en çok ne üzdü?

Her insanın duyduğu acı beni üzer ama en çok sevdiklerimden ayrılmak üzdü.

* Bundan sonrası için projelerin neler?

İki tane film müziği var. Gelecek sezon için çekilecekler... Köpeğim Donetella yeni yavruladı, 4-5 ay onları büyüteceğim. Bir de yurtdışı turnesi planlıyorum. Uzun erimli düşünmüyorum bu aralar. En çok 6 ayı görebiliyorum, sonrasını bilmiyorum.

*****

Bunları anlattı Yaşar Kurt. Son derece mütevazi, samimi ve dostçaydı. Umarım bu keyifli sohbeti tekrarlayabiliriz.

:) Sevgili Yaşar Kurt... ne iyi ettin de geldin, sefalar getirdin.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..