Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Mayıs '08

 
Kategori
Siyaset
 

Yaşasın 1 mayıs

Yaşasın 1 mayıs
 

1 mayıs '77 yer: TAKSİM


Acısıyla tatlısıyla bir 1 mayısı daha geride bıraktık aslına bakılırsa tatlı birşey de olmadı ya, neyse... DİSK başkanı Süleyman Çelebi gerçekten başlarındaki 'D' ye yakışacak şekilde davrandılar... Hakları olan Taksim'i istediler; vali, hükümet her türünden liberal-gerici zihniyet karşı çıktı... DİSK'te tabiki direndi...

Hem zaten hakkı değil miydi ?

Yılbaşı kutlamalarında yapılan tacizler 1 mayısta yaşanacak(!) provokasyonlar kadar kötü birşey değil miydi ?

Valinin dediğince güvenlik açısından tehlikeli bir yer olan Taksim'de polis kutlamalarının yapılması ve polisimizin olası bir saldırıya uğraması halkımızı derinden yaralamaz mıydı ?

Çatarapatarasporu yenen zartzurtsporun taraftarlarının Taksim meydanında yaptığı kutlamalar acaba toplumu iki kampa bölmez miydi ? Bu bela yüzünden insanlar öldürülmedi/öldürülmez miydi ?

Peki ya provokatörlere ne demeli ? illa Taksim illa Taksim... Ama adamlar da haklı, başka yerde provokasyon yapmalarına imkan yok. Başka bir meydanda nasıl bomba patlatabilirler ? Nasıl insanları kışkırtabilirler ? Bunlar sadece Taksim meydanında yapılacak işler nasıl olsa... Bu yüzden vali izin vermedi, direnenlere de orantılı bir şekilde güç kullanıp evlerine yollamaya çalıştı...

Şaka bir yana Taksim'de devlet; terörden şikayet etmemesi gerektigini, aslında terörün yalnızca dağda-dağdakiler tarafından yapılan birşey olmadığını ispat etti. ''Terör olucaksa onuda biz yaparız''dedi...

Hastaneye atılan gaz bombası...
Hırpalanan hemşireler...
Kaldırımda oturup nefes almaya çalışan bir gençkızın kafasına tekme...
Yerli yabancı eylemli eylemsiz önüne gelene cop...
Kameramanlara tekme tokat tazyikli su...

Kelimeler önemlidir. Kelimelere takılmak gerekir. Bazen yerinde, gediğine koyulan bir kelime çok şey anlatabilir. Terör kelimesine takılanlar içindi bu örnekler, bir kaç tane daha...

Alış veriş merkezinden dışarı çıkan insanlara tazyikli su...
Herkese ama herkese biber gazı...
DİSK binasına sabahın 6:30 unda saldırı...
Belçika'dan tanesi 2000$ a alınan, plastik mermi atan, özel otomatik tüfekler...
ÖDP binasına saldırı...
Rizelerden gelen panzerler, Iğdırlardan gelen polisler...

İşte terör işte faşizm... Başka bir ismi yok bu yapılanların...

Gelelim şimdi yasadışı örgütlere... Bazı hümanist yaklaşımları olan ancak yine de yasalarına sıkı sıkıya bağlı kimseler şöyle düşünüyor : '' ya bu polisler adamların ağızlarına şeyetti... Adamları savunmak lazım ama Taksim'de izinsizdi... Yani devlete karşı çıkıyorum, bari '''devlet yasadışılara iyi yaptı'''' falan diye birşeyler yazayım ki dengelensin...''

Maalesef böyle ortayolcu bir yaklaşımın geçerliliği yok, sizin için üzgünüm. Çünkü o gün orada Taksim'e çıkmak için bulunan herkes yasadışı, çünkü hakları olan Taksim yasadışı onlara. yani kafasına tekme gelen kızda yasadışı, 5 yaşında ki çocukta yasadışı, 80 yaşındaki teyze de yasadışı. Eğer emekten haktan hukuktan yanaysanız tüm bu yasadışılara sahip çıkmanız gerekir, kaldırım taşı sökenler de dahil... Ama eğer emek düşmanıysanız en azından kendi içinizde tutarlısınız demektir... Ancak az önce bahsettiğim ortayolcu yaklaşım tutarlı ve dürüst değildir. Yasaların kimlerin çıkarına, kimler için olduğu bellidir.

Bu yasalara karşı biber gazı yiyip, coplanan mazlum 'yasallara' acıyıp, dişediş direnen 'yasadışılara' ateş püskürmek sanırım ikiyüzlülük...

 
Toplam blog
: 22
: 831
Kayıt tarihi
: 10.02.08
 
 

Üniversite sebebiyle İstanbul'da oturan, burslarıyla geçinmeye çalışan, okumayı yazmayı seven, ortal..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara