Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Yaşasın dopamın

Yaşasın dopamın
 

Aslında herkes bir şeylere bağımlı. Kimi kumara, kimi sekse, kimi video oyunlarına, kimi alışverişe, çikolataya, internete, dedikoduya, kahveye, işine ve daha bir cok şeye. Bağımlı olmaya bile bağımlıyiz.

Gecmiste bağımlılık deyince kokain, eroin, esrar, alkol gibi güçlü uyuşturucular gelirdi aklimiza. Bagimliligin arkasinda bir kimyasalın olması beklenirdi. Ilmin tanımları sürekli değiştiği gibi, psikolojik aşırılıkların tanımlandığı sekillerde degisti. Nintendo oyununa sahip olamadığında sinirden uykusu kaçanlara bile bağımlı deniyor. Cok calisip iskolik olmaya bile bagimli deniyor. Bir anlamda uyuşturucu bağımlısı olmakla aynı kefeye konuluyor. Neden mi? Çünkü araştırmalara göre bir alışveriş bağımlısıyla bir alkoliğin beyninde, Bioljik olarak aynı mekanizmalar işliyor. Bir kahve bağımlısıyla, kokain bagimlisinda da ayni mekatizma calisiyor. Bir kumar bağımlısı, aynı bir eroinman gibi kumar ihtiyacını her şeyden önde tutuyor. Gezme bağımlısı bir öğrenci, bağımlılığı uğruna okuldaki tüm sınavlarını aksatip notlarini mahvedebiliyor. Bir çikolata bağımlısı, aynı kokain eksikliğinde kriz geçirenler gibi tatlı ihtiyacını gideremediğinde sinirlenip terleyerek, hatta bazen halüsinasyonlar görerek neredeyse eroin kirizi gibi tatli kirizine girebiliyor. Bunun gerçek ve fiziksel bir reaksiyon olduğunu bilyoruz.

Bağımlılık uzmanı olan Eric Nestler'e göre 'doğal' bağımlılıklar, kimyasal bağımlılıklarla aynı beyinsel süreçlerle vuku buluyor. Seks ya da kumar bağımlısı birinin beyninde aynı bir eroinman gibi anormal sinyaller tespit ediliyor.
Haz veren doğal bir davranış ya da kimyasal bir maddeye maruz kalan beyinde dopamin salgılanıyor. Dopamin salgılanışı haz veren o davranışı ya da kimyasalı tekrar istememize sebep oluyor. Kimilerinin kronik olarak depresyonda olmasının sebebi de bu. Bazi insanlar, melankoli ve üzüntü hislerinin verdiği o garip hazza bağımlı olurlar. Yani üzüntünün verdiği haz bile dopamin salgılanmasına yol açarak, depresyon bağımlıları meydana getiriyor.

Bağımlılığa katkıda bulunan bir etken de genleri düzenleyen 'Fos B' isimli madde. Uyuşturucu kullanıldığında artışa geçen Fos B, şeker ve çikolata bağımlılarında da fazlasıyla yüksek çıkar. Bağımlılık beyinde bitiyor, iradede değil beynin ödüllendirme sistemi, haz veren davranışlar ya da maddelerle karşılaşınca dopamin salgılıyor ve olan oluyor. Hapı yuttuyoruz! Artık alışveriş bağımlığını tedavi etmek için Cipramil gibi ilaclar var. Bazi psikiyatrisler, Prozac'ın o çok yönlü iyileştirici etkisinden şaşmıyor. Sigara bağımlılarını tedavi etmek için kullanılan Zyban'a benzer kimyasallar içeren antidepresyon ilaclarinin, Wellbutrin'in kumar bağımlılığına da çare olabileceği söyleniyor. Bakarsınız bir gun alkoliklere verilen ilaçlar, internet bağımlılığı için de kullanılmaya başlanır. Kısacası sadece kimyasal değil, davranışsal bağımlılıklar da yakın geleceğin en yaygın hastalıkları arasında sayılacak. İrade değil, ilaçlar tedavide başrolü oynayacak. Hapı yutmazsanız gerçekten hapı yutabilirsiniz. YASASIN DEXAMFETAMIN'ler.

Sozun kisasi, kokain ve eroin gibi zararli maddelere gerek kalmadan, hepimiz birer bagimliyiz. Psikiyaterlarimiz bile!!! Çünkü hepimizde çikolata, alışveriş, spor, sigara, internet gibi takıntılı alışkanlıklardan en az bir tanesi var. Cok yakin zamanda dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun 'bağımlı' kategorisine gireceğini dusunuyorum. Kim bilir, belkide yakin zamanda butun bagimlilar birlesir, çünkü 'klinik birer vaka' olarak bagimlilar devri basliyor. Bu durumdan en karlı çıkan da eczacılar ve bağımlılık uzmanı psikiyatirlar olacak gozukuyor, Tabi ki onlarda birseylere bagimli degilseler.

Saygilar,
Mustafa Ucman

 
Toplam blog
: 92
: 2862
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

Hatay-Antakya’da 1963 yılında doğdu. İzmir İmam Hatip Lisesinden sonra 1981 yılında aile birleşim..