- Kategori
- Kitap
Yaşlı adam ve deniz
Kitabı bitirince sağ omzumda bir ağrı hissettim. Uyuşmuş mu ne? Gerildim açılmaya çalıştım ama geçmedi. Çok acıtmıyordu öyle ama orda uyuşuklukla karışık bir ağrının olduğunu biliyordum. Sol omzumda da hissettim aynısını neden sonra. Peki nasıl oldu da bu olurken kitap bitene kadar ben hiçbir şey hissetmedim. Dalıp gitmişim demek ki! Her insan gibi ara ara dalıp gittiğim olur ama bu sefer daha bir farklı oldu. İsteyerek daldım bunda. Böylece akıp giderken sayfalar ben ne zamanı bilmişim ne de ağrıyı ve acıyı.
Herşey bir kenara çok uygun bir dalış yeri bu Yaşlı Adam ve Deniz. Dupduru akıp gidiyor öylece uçuk mavi sular gibi. Şeffaf mavi başlıyor herşey, soluk maviye dönüyor, normal güneşli mavi derken gitgide koyulaşıyor lacivert oluyor, galiba tam ortalarda bir yerlerde siyaha kadar değiyor, kalıyor o şekilde biraz... Sonra tekrar açılıyor, geldiği yoldan sırayla lacivert, koyu mavi, mavi, açık mavi diye... Ama bu geçişlerin birbirlerini ayıran çizgileri olmuyor. Bir evre ya da kesit bulamıyorsunuz, hafif dalgalarla anlayabiliyorsunuz ancak değişimi. En sonunda yeniden soluk mavi olunca siz de bir soluk vererek kitabın kapağını kapatıyorsunuz.
Ya da kimine göre tam tersi oluyordur. Koyu başlayıp, seyreliyor, sonunda yeniden koyu bitiyordur. Ama kim olursanız olun, siz de daldığınız da göreceksiniz ki; bu kitap, mavilerin düzenle birbirleri üzerine dalgalandıkları dupduru bir kitap.