Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Kasım '06

 
Kategori
Eğitim
 

Yazı Devrimi

Yazı Devrimi
 

Yazı Devrimi

“Sevgili kardeşlerim,
Bizim ahenkli zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri, kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz. Anlamadığımızın bütün eserlerine yakın zamanda bütün kainat şahit olacaktır. Buna katiyetle eminim.


Vatandaşlar, arkadaşlar,
Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Hakikati anlamayanları hakikate getirmek için. Ben bu devirleri geçirdim. Şimdi sözden ziyada iş zamanıdır. Artık benim için çok söz söylemeye ihtiyaç kalmadı kanaatindeyim. Bundan sonra bizim için faaliyet, hareket ve yürümek lazımdır.
Çok şeyler yapılmıştır, ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz, son değil, lakin çok lüzumlu bir iş daha vardır: Yeni Türk Harflerini herkes çabuk öğrenmelidir. Her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik, ve milletseverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki, bir milletin yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse, bu, ayıptır. Bundan insan olanların utanması lazımdır.
Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir. İftihar etmek için yaratılmış, tarihini iftiharlarla doldurmuş bir millettir. Fakat milletin yüzde sekseni okuma bilmiyorsa, bu hata bizim değildir. Artık mazinin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları düzelteceğiz. Bu hataların düzeltilmesinde bütün vatandaşların faaliyetini isterim. En nihayet bir yıl içinde bütün Türk milleti yeni harfleri öğrenecektir. Milletimiz, yazısıyla, kafasıyla bütün medeniyet aleminin yanında olduğunu gösterecektir.” (1)
Bu düşünceler Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında yıllar önce şekillenmişti. 1919 yılında Erzurum Kongresi’nin bitiminde Atatürk günlük tuttuğunu bildiği Mazhar Müfit’i yanına çağırarak günlüğüne sırasıyla yapacaklarını yazdırmıştı:
1. Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacak.
2. Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacak.
3. Tesettür kalkacak.
4. Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecek.
5. Latin harfleri kabul edilecek.


Aradan yılar geçmiş, zafer kazanılmış, Cumhuriyet ilan edilmişti. 1928 yılının bir bahar günü Mazhar Müfit’i çağırarak, sıranın güncesindeki son maddeye, harf devrimine geldiğini söylemiş ve o yıl çalışmalara başlanılması için dileklerini belirtmişti. Hummalı bir çalışma ile hazırlıklar, günler süren tartışmalar sonunda alfabe hazırlama kurulunca ilk sunum; 1 Ağustos 1928 günü Dolmabahçe Sarayı’nda yapıldı. O yaz Dolmabahçe Sarayı Latin kökenli Türk alfabesinin oluşması için bir çalışma mekanı olmuştu. Bu çalışmalar sürerken Atatürk: 18 Ağustosta Bursa’da, 1 Eylül’de Çanakkale’de, 15 Eylül’de Sinop’ta, 16 Eylül’de Samsun’da, 19 Eylül’de Sivas’ta, 20 Eylül’de Kayseri’de halka yeni Türk harflerini tanıtmak için kara tahta başına geçmiş, yeni harfleri tek tek tanıtmış, çeşitli meslekten insanları çabuk öğrenmeleri için teşvik etmişti.


Bütün bu hazırlık aşamalarından sonra, 1 Kasım 1928 günü Büyük Millet Meclisi’nin açılışında, yeni harflerin kabulüyle ilgili maddenin görüşülmesi sırasında Atatürk, milletvekillerine şöyle seslenmiştir.
“Büyük Türk ulusuna, onun bütün ideallerini kısır yapan, çorak yolun dışında, kolay bir okuma yazma anahtarı vermek gerekir. Büyük Türk ulusu bilgisizlikten az emekle, kısa yoldan, ancak kendi soylu diline uyan böyle bir araçla sıyrılabilir. Basit bir deneme Latin temelli Türk Harflerinin Türk diline ne kadar uygun olduğunu şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne kadar kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi ortaya çıkaracaktır.
Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla, Türk harflerinin kesinlik ve yasallık kazanması bu memleketin yükselme savaşında başlı başına bir geçit olacaktır.
Uluslar ailesine aydın, yetişmiş büyük bir ulusun dili olarak elbette girecek olan Türkçe’ye bu yeni canlılığı kazandıracak olan Büyük Millet Meclisi yalnız edebi Türk tarihinde değil, bütün insanlık tarihinde mümtaz bir yer alacaktır.....”(2)


Yeni harflerin kabulüyle birlikte, bütün toplumda bir öğrenme seferberliği başlamıştır. Okulların açılması ile birlikte tüm okullarda eğitim öğretim yeni harflerle başlamış, yetişkinlere yeni harflerin öğretilmesi için “Millet Mektepleri” kurulmuş her yaştaki vatandaşlar; köyde, kasabada, kentte yüzyılların uykusundan uyanmak için okuma yazma öğrenmeye koyulmuştur. 1928 yılı ve ondan sonraki yıllarda tüm ülke okul haline dönüştürülmüş, yeni harflerini kullanarak, öğrenme sevgisi ile Türk halkı karanlıktan kurtulma mücadelesini de kazanmıştır.


Yeni harflerin yaşama geçmesi ile birlikte toplumda okuma yazma oranı artmış, dilimizdeki anlaşılması güç olan Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalar yerine dilimize uygun toplumun anladığı sözcük ve tamlamalar çeşitli iş ve meslek alanında kullanılan terimler girmiştir. Yönetimle halk arasındaki kopukluk kalkarak yönetimin dilekleri halka, halkın istekleri yönetime kolay ve anlaşılır bir Türkçe ile iletilerek toplumsal iletişim kolaylaşmıştır.Yeni harflerle yetişen bilim ve kültür adamlarımız, uygar uluslar arasında hak ettiği yeri almışlardır. Yeni harflerin kullanımıyla gelişmiş ülkelerden alınan teknolojiye uyum sağlanarak basım işleri kolaylaşmış ve hızlanmıştır.


Latin kökenli yeni Türk harfleri ile yaşama geçen yazı devrimi, hiç kuşku yok ki uygar uluslar içinde yer almamızı sağlayan devrimlerin en önemlilerinden biridir. Engin görüşlülüğüyle bu günleri düşünen Atatürk, günümüzdeki eksikliklerin, yanlışlıkların düzeltilmesi kararlılığını da bizlere bırakmıştır. Nasıl 1928 yılının güç koşulları, olanaksızlıkları içinde kararlı ve doğru adımlarla devrimler yaşama geçirilmişse, günümüz gelişmişliği ile onları korumak ve geliştirmek de bizlere düşmektedir.

Hasan Barışcan
1) Söylev-Atatürk –TDK Yayınları -Ankara
2) Bütün Dünya-Sayı3-1998-İst


 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara