- Kategori
- Psikoloji
Yazık oldu

Eller yukarı kedicik, aksi halde "yazık" olacak.
Öyle olaylar vardır ki, hatırlanınca hüzün verir. Olayın bir numaralı aktörü, tanıdık biri olsun yada olmasın "yazık" demekten kendini alamaz insan.
Zühal, bankacı bayan arkadaşım, ayrı bankalar ama konum olarak komşu bankalardayız... Akşam üzeri mesai bitiminde buluşur, aynı istikamette olan evlerimize birlikte yürüyerek giderdik. Eşi de onunla aynı bankada çalışıyordu. Dört-beş yıllık memure, iki çocuk annesi, hoş bir hanımdı Zühal...
Evlerinde yaptıkları plan-programla, iş hayatının bir kesitinde eşi, bankadan ayrılarak Hukuk Fakültesinde eğitime başladı Dört sene çok zaman değildi Zühal için. "İdare etmeye çalışırım, ailemden de destek alırım" diye düşünerek atılım yapmak isteyen eşini yüreklendirmişti.
Dört sene zorluklar içinde geçti en çok da maddi açıdan...Ailenin desteği olsa da, eğitimdeki eşin, büyümekte olan çocukların masrafları tek maaşla Zühal'e oldukça ağır gelmeye başlamıştı.
Sayılı yılların bitiminde, eşi diplomasıyla gelince derin bir "ohhhh" çekti Zühal...Bundan sonrası çok güzel olacaktı. Eşi hakim veya savcı olarak atanınca kendisi de eş durumundan aynı yere naklini isteyecekti...
Hayalleri güzeldi, çok yakınlarını çağırarak sade bir kutlama yaptılar...
Tayin beklentisi içindeydiler...
Aile arasındaki sade kutlama yakın çalışma arkadaşlarına az gelmiş olmalı ki, dört kafadar erkek arkadaş gurubu, eğlenmek için otuzbeş km. uzaklıktaki eğlence yerinde, alkol ve müzik eşliğindeki görsel eğlencede kutlamayı tamamlamışlar;
Sabaha karşı dönerlerken son sürat arabayla, bir kamyonun altına girmişler. Ne yazık ki, kurtulan olmadı...
Acı haber olanca hızıyla yayıldı, dört ailenin evlerinde yaşanan acı ve keder, dalga dalga başka evlere de yayıldı. Dördü de yabancı değillerdi, memleket çocuklarıydılar...
Hepsine çok üzülmüştük ama Zühal'e daha fazla...O, sadece eşini kaybetmekle kalmamış, hayallerini, ümitlerini de kaybetmişti.
Teselli edecek söz bulamamıştık, sadece " YAZIK OLDU, " diyebildik.
*******
Duygusal arkadaşlıklarını evlenme kararına bağlayıncaya kadar yıllar geçmiş üç ayrı isim var, biri müzik dünyasından sesini hala hayranlıkla dinlediğimiz değerli bir hanım sanatçımız.. Sekiz sene flört ettiler de sekiz ay evli kaldılar sonra ayrıldılar. Kaybedilmiş sekiz seneye, onca emeklere, hayallere, "YAZIK" değil miydi? Tabii ki, yazık...
Yine her ikisi de tiyatro sanatçısı...TV de de görürüz. Okuldan arkadaşlarmış, farklı sebepler ve yurt dışında tamamlanan eğitimin ardından dokuzuncu senede evlenebildiler. Bilinmeyen, bilinse de bizi ilgilendirmeyen bir sebepten, iki-üç yıl sonra yollarını ayırdılar. Ve yine dedik ki, "yazık"...
Dükkanımızda aktif çalışıyorum, üst katlar ev...Bu katlardan bir mülk sahibinin kızı olan Aysun, beş yıldır nişanlı...Sezon başlayınca turizmde çalışarak, bir kaç senede çeyizlerini tamamlamış. Ama babası bir türlü düğünlerini yapmaya niyetli değil. Buna bir kaç sene evvel vefat eden eşinin sebep olduğunu düşünüyorduk. Öyle ya, kızı gelin olunca baba, yalnız kalacaktı.
Devreye girdik, zorluklarla babayı ikna ettik. Sade bir kır düğünü ile evlendiler. Mutluydular, anne/baba yetimi eşi Cevat, mermerciydi... Arka arkaya iki de çocukları oldu...
Cevat gayretliydi. Amcasının serasının bir köşesine iki oda, bir mutfak "kondu" rdu... Cıvıl cıvıl çocuklarıyla ara sıra babalarını/dedelerini ziyarete geldiklerinde görüyorduk.
Görüyorduk da, Cevat'ın elinden düşmezdi sigarası..."Ne kadar çok sigara içiyorsun Cevat?" diye sitemkar takılırdım. Ablayım ya, müdafaaya geçerdi...
Birgün....Birgün Cevat'ın akciğer kanserine yakalandığını duyduk. Hastalığı o kadar süratle ilerlemiş ki, geçmiş olsuna bile gidemeden Cevat'ın vefatını öğrendik...
Daha şunun şurasında kaç yıllık evlilerdi, evi geçen sene yapmıştı, şöyle doya doya oturamadan...
Ağzımızı bıçak açmıyordu, sadece " YAZIK OLDU" diyebildik...
**********
Günümüzde, incir çekirdeğini bile doldurmayan basit sebeplerden bozulan arkadaşlıkları da görürüz de onlara da "YAZIK" demez miyiz? Bir cümle sözden, yanlış bir davranıştan veya yanlış algılamalardan bozulan arkadaşlıklara "YAZIK" denmezde ne denir?
Dostluklara, arkadaşlıklara önem veren kişiliğimle yaşamdaki tolerans çıtamızın yüksek tutulması gerektiğine inanıyorum, hoşgörü olgunluk belirtisidir. Hepimiz biliriz ki, arkadaşlıklar zor tesis edilir ama pek kolay bozulur...
Neden? Neden değerini bilmeyiz pek çok şeyin...
Sahi biz neyin kıymetini biliriz?
Evimiz, ailemiz, eşyalarımız, paramız, zamanımız, arkadaşlarımız, yuvamız...
Hatta, balkondaki çiçeklerimiz, güllerimiz, kuşlarımız... :-))
Çok şeker kanatsız melek Mehmet Burak'ımız... :-)))
Canım benim, evimizin güneşi O...
Gönüller dolusu selam ve sevgilerimle...
Yurdagül Alkan.