Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '16

 
Kategori
Sanat Eğitimi
 

Yazında üç boyutluluk

Yazarlar, genişlik, derinlik ve yükseklik gibi üç boyutluluğu ile değerlendirilebilir. Gerçekten büyük yazarlarda bu boyutların üçü de bulunur, bir kısmında ikisi görülür, çoğundaysa ancak biri.
 
Orhan Burian bu buluşuyla yazın adamlarını şöyle değerlendiriyor:
 
" Bu özelliklerin üçü birden ancak, dünyanın Homeros, Dante, Shakespeare gibi birkaç sanatçısında bulunsa gerek. Ama, kendi yazın adamlarmız kaç boyutlu diye sorarsak:
 
Halit Ziya Uşaklıgil’de genişlik yok, derinlik ve biraz da yükseklikten söz edilebilir. 
 
Hüseyin Rahmi Gürpınar epeyce genişliği var olan bir yazar, derinliği ise az, yüksekliği hemen hiç yok. 
 
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nda yükseklik Uşaklıgil’den daha az, 
ama derinlik daha çok; darlığına ise iyice dar.
 
Reşat Nuri Güntekin’e gelince, onda sade biraz genişlik var; 
Yeşil Gece, Acımak gibi sondajlar derine gitmeden kalıyor. 
 
Sabahattin Ali biraz genişliğine biraz da yükseklik katıyor, iki boyutlu oluyor. 
 
Sait Faik Abasıyanık da onun gibi; ancak onunkiler yükseklikle derinlik, yoksa genişlikten çok uzak.
 
Ozanlardan Tevfik Fikret’te kendine göre bir yükseklik vardı, ama ne genişlik, ne derinlik.
 
Akif için de aynı şey söylenebilir; belki Fikret’ten birazcık fazla genişliği vardı. 
 
Yahya Kemal Beyatlı, gariptir ama, bu üç boyut denemesinde, her zaman göründüğü gibi klasik bir büyüklükte görünmüyor. Öncekilerle kıyaslayınca oldukça derinliği ve yüksekliği varsa da genişliği hemen hemen hiç yok. 
 
Ahmet Haşim’in derinliği ondan fazla, ama yüksekliği ile genişliği ondan az. 
 
Yakınlara geldikçe üç boyut arasında ahenge rastlamak büsbütün güçleşiyor. 
 
Nazım Hikmet Ran oldukça geniş bir ozan, yer yer yüksekliği de yok değil, ama derinlikten yoksun.
 
Necip Fazıl Kısakürek’in derinliği ondan fazla, ama yüksekliği az, genişliği daha da az.
 
Böylece her yazarımızda bu üç boyutu sayabiliriz. Şu nokta herhalde gözümüzden kaçmayacak: 
 
Yükseklik güçlü bir inana dayanan yazıların niteliği; bu inan ister din ve ahlak sorunlarını gözetsin, ister yalnız toplum sorunlarını içine alsın. 
 
Derinlik, daha çok karar veremeyen ve şüphe edenlerin özelliği; sanatçı sorup anlamak derdiyle derinleşiyor. 
 
Genişlik de ruh ve inan sorunlarını ikinci sıraya bırakıp, insan topluluklarının çeşitli davranışlarını öne alan sanatçılarda bulunur. 
 
Bu bakımdan günümüz yazarlarında en çok genişliğin değer taşıdığı söylenebilir. 
 
Kısaca, değerli yazın adamlarımızın çoğunda bu üç boyuttan biri, seyrek olarak da ikisi var; ama üçüne bir arada rastlanmıyor. 
 
Bununla beraber, büsbütün kederlenmeye yer olmasa gerek. Çünkü dünya klasikleri arasında bile üç boyutun üçünü birden kendinde toplamış sanatçılar bol değil."
 
Orhan Burian, sanatçıları “yükseklik, derinlik, genişlik” kavramlarına yeni anlamlar yükleyerek değerlendiriyor. 
 
Ele aldığı sanatçıları bu kavramalara göre eleştiriyor. 
 
Sanatçıları bu yanlarıyla olumlu, olumsuz olarak adlandırıyor. 
 
Bu adlandırma eleştirmene has bir tutum olduğu için özneldir diyebiliriz. 
 
Yani bu ileri sürülen görüşlere okur olarak katılmayabiliriz. 
 
Zaten yazarın da böyle bir niyeti, amacı yok. 
 
Yazı bu yanıyla bir deneme niteliği taşıyor. Kısaca, deneme-eleştiri özellikleri taşıyan bir yazı okudunuz.
 
Kaynak: Orhan BURİAN, Denemeler-Eleştiriler
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..