- Kategori
- Dil Eğitimi
Türkçe'de süreç
Türkçe'de anlam, anlatım dilin işlevini kapsar. Anlam , anlatım şu başlıklar altında ele alınabilir:
1.Metin / bölümce ( paragraf )
2.Yargılı anlatım / tümce
3.Yargısız anlatım / belirtme öbeği
4. Sözcük
Türkçe adlandırmada bu sıralamayı izlemeliyiz.
METİN / BÖLÜMCE
Anlatım, söz ya da yazıyla gerçekleşir. Her dilin anlatım düzeni ayrıdır. Bu bakımdan Türkçe duyup düşünmek, Türkçe anlamak, Türkçe söyleyip yazmak Türkçede adlandırmayı gerektirir.
Örneğin,
“Halkın sevgisi / zaman zaman / doğruluğa ve bilime aykırı yollar tutuyor tutmasına; halkın gerçek düşmanlarını dost gördüğü oluyor olmasına. Yürekler acısı bir gerçek bu.”
Sabahattin Eyüboğlu, Mavi ve Kara, 94’ten
Bu bölümcede iki yargılı anlatım, bu anlatımın içinde de belirtme öbekleri yer alıyor.
Bölümcede üzerinde durulan
“sevgi” yazının konusu,
Yazarın kavratmak istediği
“Sevgi, halkı aldatışlara yöneltiyor.”
yargılı anlatımı ise yazının anadüşüncesidir.
Ayrıca anadüşünceyi destekleyen,
“Halk, gerçek düşmanlarını dost görüyor.”
“Bu algılama üzülecek bir durum.”
“Halk bilime aykırı doğru olmayan tutumlar sürdürüyor.”
tümceleriyle anlatılanlar da yardımcı düşünceler olarak adlandırılır.
Yazar, konusunu gerçekleşebilen yönde ele almış. Konunun bu yönü
görüş açısı
olarak değerlendirilir.
İşte, bir metni / bölümceyi anlamca, “konu, anadüşünce, yardımcı düşünceler, görüş açısı” olarak adlandırmış olduk.
Türkçe anlatımda adlandırmayı
.tümce / yargılı anlatım:
Yürekler acısı bir gerçek bu.
.belirtme öbekleri / yargısız anlatım :
yürekler acısı,
halkın sevgisi,
halkın gerçek düşmanları
.sözcük :
yürek, acı, halk, sevgi, bir, gerçek, düşman
Türkçede anlatım iç içe gelişir.
Tümce - belirtme öbeği - sözcük : tümdengelim,
Sözcük - belirtme öbeği - tümce : tümevarım
Türkçe günümüzden bin üç yüzyıl gerilere dek uzanan bir yazın dilidir. Bunun kanıtı Orhun Yazıtları’dır. Bu belgeler 8 . yüzyılda Türkçenin gelişmiş bir anlatımı olduğunu bizlere sunmaktadır. Bu kanıt Türkçenin tarihsel bir dil olduğunu da gösteriyor.
“Türk Oğuz begleri
budun eşidin
üze tengri basmasar
asra yir telinmeser
Türk budun ilinin törünün kim artadı...”
Yazılı belgenin bu örneğinden önce sözlü yazın ürünlerine de baktığımızda Türkçenin aynı anlatım yetkinliğini taşıdığını görüyoruz.
Tümen çiçek tizildi
Bükünden ol yazıldı
Öküş yatıp üzüldi
Yirde kopa adrışur
Doğayı böylesine güzel betimleyen dizeler Türkçenin yüzyıllar önce anlatımda ne denli gelişmiş olduğunu gösteriyor.
Bu koşukta kimi ses değişmeleri,
“tizildi / dizildi ,
ol / o ,
yazıldı / yayıldı ,
yirde /yerde ,
adrışur / ayrışır”
sözcüklerinde görülmektedir.
Ayrıca koşukta görüldüğü gibi unutulan sözcükler de var:
Öküş (çok),
bükün (toprak).
Halklar acılarını en iyi dizelerle anlatır. Dizeler örülerek ağıtları (sagu) oluşturur. Türkçe bunu da anlatırken yüzyıllar ötesinden bakın nasıl derinlikle anlatıyor.
Alper Tunga öldü mü
Issız acun kaldı mı
Ödlek öcün aldı mı
Emdi yürek yırtılır
Bu örnekte de,
“ emdi / imdi / şimdi ( şu imdi) ”
olarak ses değişikliğine uğramış.
Yazılı, sözlü dönem ürünleri Türkçeyle övünmemizi haklı kılıyor.
Türkçe, toplumsal gelişmeye koşut olarak gelişmiş ve değişmiştir.Süreç sürüyor...