- Kategori
- Dilbilim
Yazıtlar
Yazıtlar
Yazılış tarihi belli ilk Türkçe belgeler, Göktürkler’den kalan OrhunYazıtları’dır.Bu yazıtların bu adla anılmasının nedeni, Orhon Irmağı’nın eski yatağının yakınındaki Koço-Çaydam Gölü’nün yakınına dikilmiş olmasıdır. Yazıtları,1899’da Yadrintsevbulur. Aralarında bir kilometrelik uzaklık olan bu anıtlar, 732 ‘deKültegin, 735 ‘te de Bilge Kağanadlarına dikilmiştir.
Orhon yazıtları, İkinci Doğu Türk Kağanlığı döneminde (682-744) yazılmış bize ulaşan en eski belgelerdir. Son yıllarda Moğolistan’ın Arhangay bölgesinde 581 yılında, birinci Kağanlık döneminde dikilmiş Bugut Yazıtı bulunmuştur. Yazık ki, bu yazıt Türkçe değildir. Yazıtın üç yüzü Soğdcabir yüzü de Sanskritçe’dir.Bugut Yazıtının Türkçe olmaması 6. yüzyıl sonlarında Türklerin henüz kendilerine özgü bir yazıları olmadığını gösterir.
Ikinci Kağanlık döneminden kalan üçüncü yazıt Tonyukuk yazıtıdır. Tonyukuk yazıtını, Klementz 1897’de bulur. Yazıt Orhun yazıtlarından çok daha doğuda yer alır. Moğolistan’ın başkenti Ulan-Batur’un 50 km güneybatısında,Nalayha kenti ile Tola ırmağının sağ kıyısı arasında bulunur. Moğolistan’da İkinci Kağanlık döneminden birkaç küçük yazıt daha vardır. Bunların en önemlisi Küli Çor ve Ongin(Işbara Tarkan) yazıtlarıdır. Küli Çor yazıtının 719-723 yılları arasında, Ongin yazıtının ise, 732-735 yıllarında dikildiği sanılır. (Bozkurt,Ön.ver. ,s.74)
- Göktürk Yazıtları
Bugut (Mahan Kagan), Çoynn, Hoytu Tamir, Ongin (İşbara Tamgan Tarkan), İhe-Huşotu (Köl Iç Çor), İhe-Aşete (Altun Tamgan Tarkan), Bayın Çokto (Tonyukuk), Birinci Orhon (Köl Tigin), İkinci Orhon (Bilge Kagan), Nalayha, the-Nur, Hangiday, Talas
Bu yazıtlar 1. ve 2. Göktürk Kağanlıkları döneminden kalmıştır. Bunlar içinde en erken tarihli olanı 1. Göktürk Kağanlığı dönemine ait olduğu sanılan Bugutyazıtıdır. Soğdca yazılmasına rağmen Türklerin yazdığı düşünülmektedir. Türk Runikyazısının kullanıldığı ve Türkçe yazılan ilk yazılı belge iseÇoyrın yazıtıdır. En uzun ve Türk dili ve tarihi için önemli yazılı belgeler ise Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kagan Yazıtlarıdır
.2.Yenisey Yazıtları
Kırgızların egemen olduğu bölgelerde bulunduktan için Yenisey yazıtlarının Kırgızlara ait olduğu düşünülmektedir. Bunların Göktürk yazıtlarından sonraki döneme ait oldukları sanılmış ise de yeni çalışmalarda daha erken bir dönemde yazıldıkları öne sürülmüştür. Bu yazıtlar 7., 6. ve hatta 5. yüzyıllara ait olabileceği varsayılmaktadır. Yenisey yazıtları bulundukları yerlere göre Abakan veTuva yazıtları olarak iki grupta toplanır(Demir ve Yılmaz,Ön.ver. ,s.66)
Kırgızlar’dan kalmarunikyazılı anıtların yazılış tarihi bilinmez. Yazıtlardaki özensiz dil kullanımı nedeniyle daha eski dönemlerden olduğu savunulmuştur. GerçekteOrhunyazıtları ile Yenisey yazıtları yazılış yılları arasında küçük bir zaman oynar. Yalnızca başka . siyasal toplumların ürünleridir. Orhun yazıtlarından, ilk kez İranlı tarihçi Cüveyni ,Cihangüşa(1252-1256) adlı yapıtında söz eder. Ancak yazıtları Batı’da bilim dünyasına Isveçli subay Philipp Von Rahlenberg tanıtır. Rrahlenberg, uzun yıllar süren tutsaklık yaşamından sonra, 1730’da “Avrupa’nın ve Asya’nın Kuzey , Doğu Bölümleri” adlı Almanca kitabını yayınlar. Yapıtında, Yenisey Irmağı kıyısında mezar taşını andıran taşlar gördüğünü bildirir. Taşlar üzerinde birtakım yazılar vardır. Bundan sonra Avrupalı bilim kurulları İç Asya’ya akın ederler. Rus, Alman, Fransız araştırmacılar İç Asya’nın yolunu tutarlar. Burada Koço -Çaydam Gölü çevresinde Selenga Irmağı’nın sağ kolunda Orhun Anıtları bulunur. Fin-UgorBirliği 1890’da Henkel’i ,Selenga vadisine yollar. Henkel görebildiği tüm anıtların benzer filmlerini çıkarır. Yıkıntıların görüntülerini alır. Bunlar 1892’de bir yapıtta yayınlanır. Yazıtların bir yüzü Çince yazılıdır. Bir yılı aşkın bir uğraştan sonra Danimarkalı Thomsen 25Kasım1893’te yazıtlarıokumayı başarır.
3.Orhun Yazıtları
Büyük tarihsel içeriği olan belgelerdir. Üç ayrı anıt biçim, zaman ve içerik bakımından birbirini bütünler. Kültegin ve Bilge Han yazıtları bir tür söylevdir. 732’de ölen Kültegin yazıtında kısaca Bumin’in kurduğu devletin geçmişi anlatılır. Halk uyarılır. Eski görkemli günler, çöküş ;yeniden diriliş betimlenir. Yeniden diriliş kesiminiTonyukuk kaleme alır ve uzun uzun anlatır.Külteginve Bilge Han yazıtları, Yuluğ Tegin toplumun yüksek katından seçkin bir aydın ve bilgindir. Türkçeye iyiden iyiye egemendir. Anlatımı güçlüdür. Her üç yazıtta tarihsel içerik önde gelir. Yer yer düşünce çatışmalarına girişilir. Devlet büyüklerinin düşünceleri tartışılmaz doğru sayılır. Düşmanın hileleri, düzenleri, tuzakları anlatılır. Tonyukuk yazıtıKültegin ve Bilge Han yazıtlarına yanıt verir gibidir. Kimi kez çarpıcı bir anlatım ile olay ve kişilerin işlevine ilk iki yazıttakinden başka türlü bakılır. Anlatım, küçük aksamalara karşın coşkun ve canlıdır. Rahat bir söyleyiş vardır. Gerçekçi ve mantıklı bir düşünce örgüsü egemendir. Atasözü ve deyimlerden yararlanılır. Gerektiğinde alaylı bir anlatım kullanılır. Abartmaya yer verilmez. Yazıtlarda, atlara büyük önem verilir. Çok kısa çizgilerle anlatılmış bir yazıtta at adları verilir, kimin hangi ata bindiği belirtilir.
4.Uygur Yazıtları
Uygurlar dönemine ait yazıtlar şunlardır: Taryat, Tes, Şine-Usu, Kara Balgasun , Gürbelcin, Somon-Tes, Somon Sevrey. Uygurların farklı bir dini kabul etmeleriyle Eski Türkçenin yeni bir dönemi başlamıştır. Uygur döneminde, Mani ve Budist çevrelerinde oluşturulan pek çok yapıt bulunmaktadır. 763 yılında Bögü Kagan’ın Maniheizmidevlet dini olarak kabul etmesinin ardından Türkler yerleşik hayata geçmeye başlamış ve yeni dinin gereklerini yerine getirmek için Mani alfabesiyle dini yapıtlar oluşturmuşlardır. Uygurlar, Mani dini etrafında önce Mani alfabesini daha sonra da Uygur alfabesini kullanmışlardır. (Demir ve Yılmaz,Ön.ver.,s.66)
5.Bilge KağanYazıtı
“Ben Tanrı gibi, Tanrı’dan olmuş, Türk Bilge Kağanı, bu dönemde Türk halkı ve beyle,
(tahta) oturdum. Sözlerimi baştan sona dek işitin. Önce (siz) erkek kardeşleriın ve oğullarım, birleşik boyum ve ulusum, sağdaki Şadapıt beyleri, soldaki Tarkanlar ve buyruk beyler, Otuz-Tatarlar, Dokuz- .. Oğuz beyleri ve bütün halkı, bu sözlerimi iyice işitin, sıkıca dinleyin.
İleride gündoğusuna, güneyde gün ortasına, geride gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar olan yerlerde bulunan bütün uluslar bana bağlıdır. Bunca ulusu hep ben düzene soktum, Onlar şimdi (hiç de) kötü durumda değiller. Türk hakanı Ötüken dağlarında oturur (ve oradan yönetir) ise ülkede (hiçbir) sıkıntı olnıaz. DoğudaŞatung Ovası’na kadar ordu sevk ettim, denize az kala durdum; güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu yürüttüm, Tibet’e az kala durdum; batıda İnci (Sır Derya) Irmağı’nı geçerek Demir Kayı’ya kadar ordu yürüttüm. Kuzeyde Yir Bayırku topraklarına kadar ordu yürüttüm. Bunca diyara dek (ordularımı) yürüttüm (ve anladım ki) Otüken dağlarından daha iyi bir yer kesinlikle yok imiş! (Türk halkının yurt edinceği ve) yönetileceği yer Otüken dağları imiş!
Bu yerde oturup Çin halkı ile (ilişkileri) düzelttim. (Çinliler) altın, gümüş, ipeği, ipekli kumaşları güçlük çıkarmaksızın öylece bize veriyorlar. Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları tatlı imiş. Tatlı sözlerle ve yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp uzaklardaki halkları böylece (kendilerine) yaklaştırırlar imiş. (Bu halklar) yaklaşıp yerleştikten sonra (da Çinliler) fesatlıklarını o zanıan düşünler imiş. Iyi ve akıllı kişileri, iyi ve yiğit kişileri ilerletmezler imiş; (öte yandan) bir kişi suç işlese, onun boyuna, halkına ve hısım akrabasına kadar (herkesi) öldürmezler imiş. (Çin halkının) tatlı sözlerine, yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp, (ey) Türk halkı, çok sayıda öldün. (Ey) Türk halkı öleceksin! Güneyde Çugan Dağları’na ve Tögültün Ovası’na konayım dersen, (ey) Türk halkı öleceksin! Orada kötü niyetli kimseler şöyle akıl verirlermiş: (Çinliler, bir halk) uzakta( yaşıyor) ise, kötü hediyeler verir, yakın(da yaşıyor) ise, iyi hediyeler verir’ deyip öyle akıl verirlermiş. (Ey) cahil kişiler, bu sözlere kanıp, (Çinlilere) yakın gidip, çok sayıda öldünüz. 0 yere doğru gidersen, (ey) Türk halkı öleceksin! Otüken topraklarında oturup (buradan Çin’e ve öbür ülkelere) kervanlar yollarsan, hiç sıkıntın olmaz. Otüken dağlarında oturursan sonsuza dek devlet sahibi olup egemen olacaksın. (Ey) Türk halkı, (sen) tok gözlüsün: Açlığı tokluğu düşünmezsin; bir (de) doyarsan açlığı (hiç) düşünmezsin. Böyle olduğun için, (seni) besleyip doyurmuş olan hakanlarının sözlerini (dinlemeden ve olurlarını) almadan her yere gittin, oralarda bittin, tükendin. Oralarda (nasılsa sağ) kalmış olanlarınız da hemen her yönde bitkin ve güçsüz yürüyor idiniz. Tanrı lütufkar olduğu için, benim de şansım olduğu için, hakan olarak tahta oturdum. Tahta oturup yoksul ve perişan halkı hep derleyip topladım. Yoksul halkı varsıl yaptım, az halkı çok yaptım.Yoksa bu sözlerimde yalan var mı?
Ey Türk beyleri ve ulusu işitin. Türk ulusunun canlanıp yurt sahibi olacağını buraya (taş üzerine) kazdırdım, yanılıp nasıl öleceğini de buraya yazdırdım. Söyleyecek ne sözüm varsa tümünü buraya bu bengi taşa kazdırdım. Ona bakarak (bu sözleri) öğrenin. (Ey) sadık Türk halkı ve beyleri, bu dönemde (yönetim ime) bağlı beyler, (sizler) mi yanılacaksınız? (Bozkurt,Ön.ver. ,s.76,77)
Bu yazıtların özellikleri:
- Dilimizin ilk yazılı ürünleridir.
- Tonyukuk yazıtlarında, sanatlı bir anlatım vardır.
- Kül Tigin,Bilge Kağan yazıtlarında söylev dili kullanılmıştır.
- Türk yazı dilinin yalın ve akıcı anlatımına örnektir.
- Türk dili,tarihi,edebiyatı,sanatı,kültürünün temel kaynağıdır.
- Bu yazıtlarda insana ilişkin organ adlarının yanı sıra hayvan adları, renk adları,birçok somut ad geçer.Örneğin,Türkler için önemli olan “at”la ilgili birçok sözcük vardır:ak at,boz at,torug(doru)at,yegrenat gibi.
- Göktürk yazıtlarında soyut kavramları incelediğimizde,bugünkü yazı dilimizde Arapça kökenlirica sözcüğüyle anlatılan kavramın ötügbiçiminde karşımıza çıktığını görüyoruz.
- Uygurca’da”istek”anlamındaki “tap”sözcüğünün türevi “taplamak” kabul etmek, uygun görmek ’anlamında soyut kavramdır.(Aksan,1993,s.42)
Bu örnekler eski Türkçenin gelişmişliğini göstermektedir.