Yazmak, Yazmamak, Yazamamak…

Bilmeyenler soruyor:

“Niye yazmıyorsunuz?”

Bilenler soruyor:

“Tam ne oldu?”

Soruları istendiği gibi yanıtlamak, her zaman doğru olmuyor. Olanı olduğu gibi söylemenin “doğruluk”la hiçbir ilgisi yok. Öyle olsaydı, karşısına dikilenin her sorusunu “içtenlik”le yanıtlamak gibi bir “aptallık” içine düşmüş olur kişi…

*****

Başlığa bağlı olarak söyleyeceklerimiz olacak kuşkusuz. Ama bunlar, hiç kimseyi doyurmayacaktır; zaten doyurmasına da gerek yok.

O zaman nedir söyleyeceklerimiz?

Bu alanda ilk yazım 12.11.2008’de yayımlandı:

“Milli duruş”ta standart eksikliği

Bu, Milano’ya ilk gidişimdeki ilk izlenimlerim üzerineydi.

Futbolla ilgili ilk yazımda 13.11.2008 tarihini taşıyor:

Kasım aylarının efendisi: Fenerbahçe

Bu iki yazının adını ve tarihlerini yine verdim?

Yazacak mıyım, yazmayacak mıyım, yazarsam nasıl yazacağım, yazmasam ne yapacağım, sorularının yanıtını 12.11.2017’de vereceğim için…

Son söz:

Her başlayışın, beklenemedik de olsa, zorunlu bir bitişi vardır; kalan güzelliklerle yaşamak en iyisi…

ttps://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com