Yazmak vazgeçilmez midir?

Her şeyin söylenmesi uzun sürebilir, fakat her şey yazılabilir, uzun sürse de. Yazmanın kışkırtıcı yönü de buradadır, davet eder, kışkırtır bizi durmadan. Hele yazmayı alışkanlık haline getirmişsek ve şiir, edebiyat adına yapıyorsak o, sihirli yazma arzusu içimizdeki bizle buluştu mu artık duramayız.

Ben yazmadan duramam, yaşayamam diyebiliyorsak eğer yola koyulmaya hazırız demektir. Yol, öyle hemen kat edilecek bir yol değildir. Bazen yokuş yukarı, bazen kaygan zeminlerde ilerlenecek bazen de taşlı tarlalardan geçilecektir.

Önce, iç dünyamızı keşfetmeliyiz, iç zenginliğimizi tanımalıyız. Daha sonra bakışlarımız tüm gizemleri ile keşfedilmeyi bekleyen diğer yönlere; çevreye, doğaya, insanlara yönelmelidir. Artık iyi bir gözlemci de olmak durumundayız. Çünkü bundan böyle bu gözlemlerimiz, duygu ve düşüncelerimizle yoğrulacak bizi okuyan diğer insanların da duygu ve düşüncelerine hitap edecektir.

Zaman zaman acaba yanıldım mı, yazdıklarımla zihnimdekileri ve söylemek istediklerimi tam olarak anlatabildim mi diye tereddütler geçirip sorgulayabiliriz kendimizi. İşte böyle anlarda, yazma arzusunun vazgeçilmezliği bize ihtiyacımız olan güveni sağlayarak fırtınalı denizleri aşmamıza yardım edecektir.Tüm şairler yazarlar (belki de) farkına bile varmadan bu süreci yaşamışlardır diye düşünüyorum. Hayal gücünü de kullanmaya başladığımızda artık ayaklarımızın üzerine basıyor hissederiz kendimizi. Sözcük dağarcığımız genişlemiş, sözcüklerin bir biriyle olan ahengini yakaladıkça özgüvenimiz artmıştır.

Keşif tamamlandığında bir yazar için en önemli olan, kendi diline, sesine, rengine sahip olma yetisini kazanmış oluruz. Bu özgüven ve kazanılan başarılar, övgüler zaman zaman bizi atalete sevk edebilir. Oysa böylesi durumlarda bilmeli ve inanmalıyız ki, her şey daha yeni başlamaktadır. Keşifler ve elde ettiğimiz deneyimler bizi büyük daha büyük serüvenlere davet edecektir. Bu yol, bir yazar için asla ve hiç bir zaman bitmeyecek, ömür boyu sürecek yeni gözlemler demektir. En olgun dönemlerde dahi daha öğrenilecek ne kadar çok şey vardır ve ne kadar daha zengin sözcükler, dizeler dökülecektir kağıtlara, bizi bile hayrete düşüren. Boşuna dememişler yazarların ve şairlerin yaşı yoktur diye.