Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Temmuz '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Yedim.. Gördüm.. Yandım.. ve ben geldim..

Yedim.. Gördüm.. Yandım.. ve ben geldim..
 

Uzun yorucu ama güzel bir tatili bitirip iş başı yaptım bile, ama nedense bu aralar içimden ne yazmak ne okumak geliyor hadi hayırlısı. Tatilde neler yaptım nereleri gezdim bilgi vereyim hemen, ilk durağım Afyon Karahisar'ın Bolvadin ilçesi oldu, çünkü önlisans diplomamın çıkış işlemlerini yaptırdım. Bolvadin'in en güzel yeri denilebilir Horan parkı'na orayı yeniden görmeden dönmek olmazdı. Hatıralar, anılar birer birer canlandı gözümde bir hoş, mutlu oldum, kimi zamanda hüzün bastı. Ardına ise Karahisar kalesinin yıkılıp geldiği Afyon vardı, Ahmet Necdet Sezer yani ANS kampüsünden diplomamı aldım ve gönül rahatlığı ile gezime başladım. Afyona gidip de lokum yemeden dönülmez gidecek olursa eğer kaymaklı lokum'u tavsiye ederim harika bir tadı var.

Gelecekteki gezimiz ise bizi aşk ile çağıran, yüreğimiz yana yana gittiğimiz Konya var, tren yolculuğunu çok sevdiğim için tren ile gitmenin zevki bir başka oldu :) Sabah saatlerinde Konya'ya günaydın dedim gün ışığı gibi sıcaklıkta cevap verdi yüreğime huzur doldu..

Biz aşkla yanarken onun şefkatli kollarında bulduk kendimizi bizi Gül Bahçe'siyle karşıladı hoş kokusu ile yandık, kavrulduk. Mevlana Türbesinden bahsediyorum yüreklere huzur dolan o güzelim yerden, dünya gözü ile gidip gördüğüm yerden.. Ve karşımdaydı o usulca aktı gözlerimden yaş istemsiz gelişti her şey, gözlerimden yaş yüreğimden aşk akıyordu.Şiirler geçti içimden kendime engel olamadığım satırlar deli divane olup ırmak gibi akıyordu.

Konya'nın tirit'i meşhur'muş, biz de tiritine banmadan dönmeyelim dedik, Alaaddin Tepesinde soluklanıp seyre daldık gün batımını. Konya bir başka şehirmiş onu anladım, insanın yüreğine huzur veren bir havası var. Şans bizden yana geldi ve sema gösterisine tanık olduk ve bu inanılmaz bir duyguyu da tatmış olduk.Aşk ile semaya açılan elleri aşk ile yaradana uzanan elleri dönüyordu konya semalarında.

Gelecekteki durağımız ise Akdeniz'in incisi Kemer'di güneş, deniz ikilisi ile yandık kavrulduk, biraz da Kemer'i anlatayım..

Akdenizin incisi diye boşuna demedim aslında, bir yanda dağları, bir yanda orman ve denizin kucaklaştığı sıcacık iklimin başımızı döndürdüğü cennet gibi yer burası. Kemere gittiğinizde Phaselis, Olympos'a gitmenizi tavsiye ederim. Aynı zamanda plaj olarak bilinen Ay Işığı ise; bir yanda denizi diğer yanda yörük çadırı gidilip görülmeyi hakk edecek bir yer.

Kemer ile ilgili unutamadığım bir anımı da anlayayım;

Yıl 2006 arkadaşım ile birlikte bisiklet ile gezerek Kemer'e geldik meydandaki saat kulesinin altında oturduk dinleniyoruz ve saati merak ettik, birisine sorduk bilmiyorum dedi (dikkatinizi çekerim saat kulesinin oradayız:) bir başkasına sorduk aynen şu şekilde cevap verdi,

- Yavvvv kardeşim koskoca saat kulesi yaptırmışız ona baksanıza ..

O yıl bu yıldır unutamadığım(ız) bir anı oldu ne zaman önünden geçsem aklıma bu anı gelir gülümserim.. Şimdi ise sıra tarih kokan Phaselis de,

Tarih, deniz, kum, orman ortasında kurulmuş antik bir kent, içinde hamam'ları, tiyatrosu, limanları hala geçerliliğini korumaya devam ediyor. Kemere 20 dk uzaklığında doğa ile denizin buluşumunda kalmış bir yer.

Olympos'un güzelliğine vuruldum desem yeridir, kim bilir kaç kez gittim her seferinde duygularıma bir yenisi ekleniyor. Muhteşem bir deniz, tarih, doğa ile iç içe başımı döndürüyor hayran bırakıyor kendine, dağların arasından akan buz gibi suyun sıcacık denize dökülmesi, çam kokusu ile sarhoş olabileceğiniz bir yer.

Her gitmem de Antalya'yı merak ederdim gidip görmek bu tatile nasipmiş aşık olduğum ikinci şehir diyebilirim (Birincisi İstanbul:).. Konyaaltı'ndan tutun da Lara'sına kadar Üç kapıları, Kale içi,  insanı hayran bırakacak manzarası, falezleri saymakla bitmez. Şans bu ya demiştim Fanta Gençlik Festivalinde Tarkan konserine gitmek de nasip oldu :) Antalya'nın dört bir yanını gezemesem de görüp hayran kaldığım harika yerler oldu. Kale içi evleri muhteşemdi ve o evleri manzara ile kucaklayan denizi, gün batımı ve yakamozu, yakamozda dans eden serin suları. Geceyi selamlayan cıvıl cıvıl Antalya'yı, Kemeri kucakladı benim yüreğim.. Şans bizden yana oldu hep ne mutlu bize :) her akşam saat 21:00 'da su gösterisi olurmuş biz geleceğiz diye Atatürk  resimleri ile bütünleşen bir gösteri oldu bizim için..

Kaldığım iki hafta boyunca her günün farklı anlamı var kimi zaman denizin tuzlu suyuna bıraktım kendimi, kimi zaman havuzun suyuna. Yolumuz Phaselis' den tutun Olympos'a kadar uzanan, İstanbul'da başlayıp, Bolvadin, Afyon, Konya, Antalya ve Kemer 'de sonlanan unutulmayacak bir tatildi benim için.

Afyon da lokumu yemeden,

Konya'da Mevlana'yı görmeden,

Kemer de kömür gibi yanmadan

dönmeyeceğim demiştim...

Yedim.. Gördüm.. Yandım.. ve ben geldim..

Hepinize Keyifli Günler Dilerim..

 
Toplam blog
: 195
: 932
Kayıt tarihi
: 09.01.12
 
 

Ben kimim ne yaparım? Aklıma düşeni yazar, gördüğüm kareyi ölümsüzleştirmek isterim. Kulağıma tak..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara