- Kategori
- Güncel
Yeni Köşe Yazıları / Bir Cihan Fatihi Neden Erken Final Yaptı?, Portakal Çiçeği Kokulu Şehirler

Kanal D’nin gözde tarih dizisi Mehmet Bir Cihan Fatihi’ne tam tiryaki olmuşken alınan ani bir kararla erken final yapıldı. Hem de öylesine bir final ki, “Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, bir de bakmışız kocaman adam olmuşuz” kabilinden basmakalıp birkaç cümleyle..
Böylesine iddialı, Kenan İmirzalıoğlu gibi büyük bir ismin başrolünde başlayan dizi; bu şekilde heder edilmemeliydi. Hiç olmazsa 29 Mayıs’ı bekleyip, fethin 565.Yıldönümünde emeksiz bir kuşatma ve fetih bölümüyle işi bitirselerdi.
Keşke reytinglere falan bakmayıp seyirci anketi yapsalardı.Böylelikle 29 Mayısın arefesinde seyircinin eğilimi öğrenebilirlerdi. Dileğimiz sevilen diğer tarih dizisi "Vatanım Sensin'in " de aynı akıbete uğramaması. Bu gidişle ortada gerçekten çok iyi bir yapım olan Diriliş Ertuğrul ile cari resmi tarihin dizisi Payıtaht Abdülhamit’ten başka tarihi dizi kalmayacak herhalde?
Her şeye rağmen böylesine iddialı, iyi bir kasta sahip, Fatih gibi müstesna bir kişiliği anlatan bir dizinin apar topar bitirilmesi en azından seyirciye saygısızlıktır.
Portakal Çiçeği Kokulu Şehirler: Portakal ağaçları her yıl nisan ayında çiçek açar. Beyazlı sarılı çiçekleriyle ve insanı başka dünyalara götüren hoş kokusuyla baharlara bambaşka bir güzellik katarlar. Geçen yıl nisan sonuna doğru Antalya’ya gitmiştik. Bütün şehir portakal çiçeği kokuyordu. Bu nefis rahiyayı içimize çeke çeke dolaşırken Adana’nın, Finike’nin ve portakal yetiştirilen birçok şehir ve kasabanın daha güzel koktuğunu söylediler. Hatta Adana’da portakal çiçeği festivali yapılıyormuş.
Bu yıl oralara gitmek nasip olmadı ama İstanbul’da yol kenarında yetişen bir portakal ağacının yanından geçerken bunları hatırladım. Keşke İstanbul’da da bol portakal ağacı olsa da biz güneye gidemiyenler bu özlemimizi gidersek.
Gelecek çok heyecan verici..Siz de var mısınız?
Bizim Milletin Gelecek Allerjisi: Büyük milletler veya başka bir deyişle büyük ve köklü devletler (İsrail dahil) on, yirmi, elli hatta yüz yıllık planlar yaparlar.Belki günlük ve hatta yıllık olaylar başka bir şekilde gelişebilir ama hiç söndürülmeyen kandiller misali, o uzun vadeli planlar veya hedefler hiç değişmez, bir gün mutlaka tek tek gerçekleştirilir.
Osmanlı’nın kuruluş ve yükselme dönemlerinde “Kızıl Elma “ diye adlandırılan bu uzak hedef, Cumhuriyette “Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” şeklinde özetlendi.Ancak gerek devlet ve kurumlar ve gerekse aydınlar arasında bu tür uzun vadeli gelişme ve ilerleme planları yapmayı pek sevmeyiz. Ya geçmişte yaşarız ya da günübirlik. Geleceğe Allah kerimdir. Amenna ama sen sırtüstü yatıp, parmağını bile kımıldatmazsan Yunus’un dizeleriyle; “ Çeşmelerden bardağın, doldurmadan kor isen / Bin yıl orda durursa kendi dolası değil”
Bu nedenledir ki gelecek tahminleri ve bu tahminlerden ilham alarak geleceği anlatmaya çalışan kurgular bizde pek tutmaz.Bir Türk fütürolojisi ve bilim kurgusu bu yüzden yoktur. Nice umutlarla dört yılımı verdiğim “Türkiye Meydan Okuyor Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı” ve “ Teknolojiden Ekonomiye 21.Yüzyıl” kitapları okuyucu tarafından ilgisizliğe mahküm edilince bu gerçeği hatırladım.
Efsane Üçlü- Bir zamanlar hep yerliydik
Yabancılar 21, Yerliler 1: Geçen hafta oynanan Galatasaray- Beşiktaş derbisinde sahadaki 22 futbolcudan sadece biri, Gökhan yerliydi. Diğer 21 oyuncunun tamamı yabancı futbolcuydu.Traji komik bir durumdu ama, milli takım teknik direktörü Lucescu yalnızca Gökhan’ı görmeye gelmişti.Anlı şanlı teknik direktörlerce amaç ne pahasına olursa olsun maçı kazanmak olunca tabiri caizse şeytanı bile oynatırlardı.Milli takım oyuncusu yetiştirmek veyahut formda tutmak kimin umurunda?