Yeni blog dizimiz "Çingen Rabiş"

Size önce dizimizin ana karekterleri, Blog yazarlarını tanıtmak istiyorum.

Çingen Rabiş.................Sabiha RONA
Esma Sultan..................Esma KARAMANİ
Padişah.........................Ahmet BALPEKMEZCİ
Lala Mustafa paşa .........Mustafa MUMCUZADEGİLLER
Saray Şairi...................Tiryaki Aydın PAŞA
Kelaj Muhafızzede......... Ozan TINLAMAZ
Siyavuş Muhafızzede..... Sivyus YUS
Demirtay bey............... Oktay TEMUR
Sülü paşa.....................Süleyman TEPTEKİM

Millet TV dizilerinde aynı yüzleri görmekten, aynı hikayeleri dinlemekten bıkmış olacak ki; dizi yapımcıları hiç gün yüzü görmemiş senaryo peşindelermiş meğer. Geçen gün karşılaştığım değerli bir yapımcı abim, hikayesinden oyuncusuna kadar dizi için gerekli olan tüm potansiyelin Milliyet Blog'da mevcut olduğunu ve buna da benim "Sütanne Çingen Rabiş" başlıklı hikayemle başlamak istediğini söyledi.

Tabi ki önceleri ben de inanamadım sizin gibi. Bu müthiş birşeydi! İlk şaşkınliğımı attıktan sonra benim de aklıma yattı. Biz bu işin altından kalkarız dedim evelallah. Önce ana karakterleri tespit etmekle başladık işe. Kimse merak etmesin herkese göre bir rol olacak. Ayıpsınız vallahi, koskoca Topkapı sarayında size mi yer bulamayacağız! Ne kadarsınız ki zaten? 150.000 mi ne?

İşte hikaye... Siz buna dizinin 1.bölümüde diyebilirsiniz....

.............Padişahın son gözdesi Esma Sultanla, saray muhafız komutanı Demirtay bey arasında filizlenen gizli ve yasak aşk, çok geçmeden meyvelerini vermeye başlar. Bu yasak ama temiz ilişkiden önce Kelaj sonra Siyavuş muhafızzedeler dünyaya gelir. Padişaha rağmen sarayda olup bitenler akıl alacak gibi değildir. Ancak, bu gizli aşkın kahramanları çok seviliyor ve bir aksilik olmaması için saraylılar elinden geleni yapıyorlardı.

Çocukları gözden uzak tutmak lazımdır. Bu işi "Sütanne Çingen Rabiş" üstlenir ve kuytu bir köşeye çekilerek küçük muhafızzedeleri besleme, koruma ve kollama altına alır.

.............Yıllar yılları, aylar ayları, Çingen Rabiş çocukları kovalar durur. Kelaj ve Siyavuş büyümüş, serpilmiş ve hatta gün yüzü görememezlikten pörsümüşlerdir. Artık kanları kaynamakta yerlerinde duramaz olmuşlardır. Bir gün gizlice kaçıp bahçede oynamakta bu arada padişahın çok sevdiği güllere zarar vermektedirler. Aksilik bu ya! Padişah, olup biteni sarayın penceresinden görür ve iki civanı yakalatır.

...........İki civandan birini idam edin diğerini iyi edin diye ferman buyurur padişah. Saray ayaklanır amma; yasak aşkın ortaya çıkmasından korkup siner. Neyse ki durum, Esma sultan ve Demirtay beyi çok seven Lala Mustafa paşanın kulağına gider. Onların hatrı için tehlikeyi göze alan paşa; bu iki civanı af etsin diye padişahın elini eteğini öper ama padişah burnundan solumaktadır.

-Bre Lala, benim güllerime zarar verenin cezasız kalmayacağını bilmezmüsün?

-Devletlu sultanım, bilesüzkü *"enacir ağacının zilli kebirinde bizim çimenderzade kaybe kıdem basmıştır. Görmeye kadir oldunuzmu padişahim devletlum? .....

-Anlamadım ne dersün bre Lala açık süüle.

-Anladın sen onu, zööönk! (Lala Mustafa paşa, padişahın Fars'ça bilmemesinden yararlanarak onun kafasını karıştırmıştır. Çekim alanı daralan padişahta yabancı dil bilmadiği çakılmasın diye Lala'ya eyvallah demiştir.)

-Anlamadım ama madem öyle, saray şairinin bu kıyağa karşı bir kaside yazması şartı ile affettim...... der padişah... Sülü paşa ise olup bitenleri dikkatle izlemektedir.....İnşallah hayırdır.

Böylece ilk bölüm mutlu bir sonla noktalanır. Devamında yani 2. bölümde sarayda yaşanan başka bir entrikada kahramanlarımızı neler bekliyor bekleyelim görelim. Kalın sağlıcakla...

Not:
* 24/1986 tarih ve 2345633 sayılı noter belgesi ile adıma tescillidir. Yayımı, basımı hatta telaffuz edilmesi bile telif hakkına tabidir. * işaretli cümlenin Türkçesi " Buraya gelmeden önce, eşeğimi incir ağacının gölgesine bağlamıştım otlasın diye. Fakat o da ne? Bakındım eşeğim yerinde yoktu acaba siz gördünüzmü padişahım?