Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yeni dönem Modern Türk Gösteri Sanatının sürprizlerine /başarılarına / dönüştürücülüğüne hazır olun.

Yeni dönem Modern Türk Gösteri Sanatının sürprizlerine /başarılarına / dönüştürücülüğüne hazır olun.
 

Yaratıcı dinamizmi ile İstanbul gelecek 25 yılın çağdaş sanat merkezi olmaya adaydır


Çağdaş sanat ve onun eylemleri üzerinden sanatı, sanatın dönüştürücülüğünü ve sanatın günümüzde geldiği yeri, durduğu zemini araştırmak, düşüncelerimi yazarak tarihin bu dönemine tanık olmayı arzu/ümit ediyordum. Bu yılın sonuna kadar biriktirdiğim notları, görüşmeleri, dosyaları da bir kitap haline getirmeye niyetlendim. Bu hazırlığımı, içinde yaşadığımız döneme bakışı bugün için, çağdaş sanat eylemlerine/gösterilerine/dönüşümüne damgasını vuracak bir gösteri, bir kadın ve bir dansçının oluşturduğu olağanüstü arka plan önünde yapmak kısmet oldu.

Dinçer Kocalar, Handan Ergiydiren ve ben, idansın bir gösterisi sonrası garajistanbul çıkışı biraz sohbet için oturduğumuz, -sonrasında saatler süren- cafede Handan, bir konudan söz ederken, “Niyetli olan yapar/olur/risk alır” dedi. Bir şeye, o şeyin olmasına niyet etmek, niyetli olmak ve bunun için risk almak tanımları insanın içe/kendine ulaşması yolculuğunun, dönüşümünün tarihi bir özeti gibi geldi bana. Ne olmaya ve ne yapmaya niyetleniyorsan, onun içinde oluyorsun, belki de ona dönüşüyorsun.

Kadersel bir çizgi bu aynı zamanda, içinde bulunulan alanda gerçekleşen özgür seçimlerden söz ediyorum, seçimlerimizin özgürlüğü de kendimiz başta olmak üzere belki kuşaklar boyunca taşıdığımız gen kodlarımızın oluşturduğu alanın sınırları içinde gerçekleşebiliyor. Buna yaşam çizgisi/duruşu/alanı demeyi uygun buluyorum ben. Konuşmalarımızın bir kısmında geçen, benim de perşembe günleri devam ettiğim DİA (Doğaçlama İfade Atölyesi) deneyimleri üzerine olan kısımları da ara ara değineceğim.

Bireyin içine girdiği atölye deneyimi çerçevesinde kendisi ve çevresiyle kurduğu ilişkiler hem atölye hem de gösteri deneyimleri açısından benzerlik taşıyor. Geleneksel tiyatro bu deneyimde "rol" yapmaı, oynamayı ön plana çıkarırken atölye ve performanslar kişinin fiziksel ve duygusal durumlarını da ortaya koymasına, orada da kendisi olmasına olanak sağlıyor. Bu nedenle son dönemde çok sayıda psikolog terapi yöntemlerini geliştirirken bu tür atölye deneyimlerinden yararlanıyor veya bu deneyimleri doğaçlama tiyatro uygulamaları olarak sahneye koyuyorlar.

Sanat faaliyetleri ve bu faaliyetlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan sanat ürünleri, ürünün yaratılış süreci içinde ve sonuçları ile yaşamın dönüşmesinde ve yeniden üretilmesinde, düşüncenin yaygınlaşmasına katkı bakımından ön sırada yer alır. Sanat ürün ortaya çıktıktan sonra yaratıcısından bağımsızlaşır, kendisileşir, aidiyetini durduğu zeminde yer alanların algısı oranında güçlendirerek kendi kimliğini oluşturur. Büyük yaratıcı düşüncesi karşısında insan da bir yerde böyle bir konumda/duruşta değil midir?

Türkiye’nin cumhuriyet dönemine denk düşen modern yaşam ekseninde sanat, sanatçı ve sanat ürünü bu coğrafyanın kodlarında yer alan/tanımlanan alan içinde etkin olmuş/olabilmiştir. İlk döneminde batı sanatını taklit/öğrenme/gerçekleştirme yaşamış olan Modern Türk Sanatı, faaliyetlerinden, kişisel yaratıcılığından, coğrafyasının dinamizminden aldığı güçle bugün özgürleşme/kendini yeniden üretme, batı sanatından bağımsızlaşma, onu etkileme ve yeniden oluşma dönemine girmiştir.

Modern Türk Sanatı, bu döneme gelirken ilişki içinde olduğu batı sanat yaklaşımlarını bazen tartışmalı/komik denebilecek taklitlere yönelmenin yanı sıra, çoğunlukla onu doğru analiz ederek çözümleyen, onunla işbirlikleri gerçekleştiren, farklı disiplinleri algılama becerisi gösterebilen, bunları yeni bir potada dönüştürerek kendi/öz sonuçlarına ulaşabilmeyi becerebilmiştir.

Modern Türk Sanatının başta resim, grafik, tiyatro, sinema olmak üzere birçok alanından yola çıkarak yukarıda söylediklerimi irdeleyebilir, sonuçlarını analiz edebiliriz ama ben bunu bu çağa damgasını vuran çağdaş sanat/disiplinlerarasılık/performans/gösteri sanatları bağlamında gerçekleştirmeyi deneyeceğim.

İletişim tekniklerinin/hızının geldiği seviye, popüler kültürün yaygınlaşma hızı sanatı da içine alan çabuk tüketim, saantın etki alanının daralması vb sonuçları da beraberinde getirmiştir. Sanat, toplum üzerinde görece etki daralmasına uğramıştır. Sosyal olaylardakine benzer biçimde sanatla uğraşan sayısının artması, sanat ürününün yaygınlaşma kolaylığı sanatı her zamankinden fazla biçimde sorgulanması/zemin zayıflaması içinde gerçekleşme durumunda bırakmıştır.

Bu özelliğiyle performans sanatı grafik sanatının geniş yapılabilirlik imkanlarına benzer imkanlar/zeminler kazanmıştır. Grafik sanatı, bir ifade dili olarak kendini ifade ederken, diğer disiplinlerden argüman/malzeme/çıkış alabilmekte, onlar üzerinde kurgulanabilmektedir. Grafik sanatı bugün modern yaşamda en yaygın kullanım alanı bulan, endüstri gereklilikleri nedeniyle toplumla bütünleşmiş, kendi iç kazanç/geri dönüş olanaklarını yaratabilmiştir.

Modern gösteri sanatları günümüzde, zemininde durduğu disiplinlerarasılık nedeniyle ifade geliştirme/dönüştürme hızında diğer alanlardan daha çok ön plana geçmiştir. Yapılma yaygınlığı, kurgu gerektirmesi açısından bugün gösteri sanatları oran olarak diğer alanlara karşı daha az üretiliyor olabilir ama gelecek ve etkinlik açısından önemi büyük oranda artmıştır.

Disiplinlerarasılık yaklaşımı, farklı disiplinlerin bir araya getirilme niyeti/becerisi/yaratıcılığı aynı zamanda güçlü bir felsefi zemin ve bunun üzerinde sağlam bir akış/iskelet gerektirmektedir. Sadece tekniklerin kullanımı değil ama birbirine değerek kadar yakın veya içinde olan şeylerin birbirini tüketmeden, bir ifade diline ulaşabilmesini gerektiriyor.

Disiplinlerarasılık zemininde ilk gösteriler/etkinlikler ilişkilendirme/süreç yönetimi gerektirmesi nedeniyle bir endüstri mühendisliği yaklaşımı olarak kavranmış, uygulamalarda bu çözümler/ekipler öne çıkmıştır. Gelişen tekniklerin video/ses yaygın olarak bu gösterilerde kullanılması bir süre sonra yaratıcılık/tasarım ilişkisinde düşüşlere sorgulara neden olmaya başlamıştır. Bir yaratıcıdan yoksun gösteri/sanat teknikler performansı olabilirdi ancak. Öyle de oldu mühendislik, bu sanatın uygulanmasında önemli bir yer edindi.

Bunun olumlu/olumsuz sonuçlarını ortaya çıkan ürünler üzerinden değerlendirmeye gitme şansından yoksunum. Sayı ve yaygınlık olarak bienallerde, kültür merkezlerinde, büyük şirketlerin açmış olduğu gösteri alanlarında yer bulan bu çözümler yaratıcılık özlerindeki yoksunluk nedeniyle ifadede sertlik/vahşet/kült olabilecek sonuçlara kadar ulaşmıştır. Örnek, bir köpeğin ölüme bırakılarak ölümün izlenmesine performans sanatı bağlamında yer verilmesi gibi.

Performans sanatında mühendislik çözümleri bugün, başlangıcına oranla daha geri plana düşmüştür. Sanatçıların yaşadıkları bu süreçte ilişkilendirme/süreçlere bölme/yönetme kavramlarına eğilmeleri/deneyim kazanmaları ile birlikte gösteri sanatları olması/akması gereken mecraya doğru kaymasını tamamlamıştır.

Bir performans/gösteri bir takım oyunu olarak günümüzün modern gereklilikleri içinde ele alınabilmeye başlanmıştır. Fikrin edebi/felsefi bir zemine oturması, ön çalışma, bu çalışmanın araçlarının/oyuncularının belirlenmesi, karakterlerinin yaratılması, kurgu, müzik, görüntü, video ve sesin gösteri içine kaynaştırılması, izlenebilecek bir akış kazandırılması ve ortaya çıkan gösterinin gerekli kimlik ihtiyaçlarının, görsel malzemelerinin ve iletişiminin çözülmesi gerekmektedir.

Bütün bu aşamalar tasarımcısının ortaya çıkardığı/doğurduğu/yarattığı sürece uygunluk göstermek durumundadır. Gösteri, günümüzde artık yaratıcılık süreci içinde değerlendirilmelidir.

Yukarıda saymaya çalıştığım süreçleri özenle kullanmış bir gösteri ile ilgili düşüncelerimi daha önce yazmıştım. 22/11 ekibi ile birlikte Handan Ergiydiren’in Sevim Burak metinlerinden yola çıkarak hazırladığı “Bana Islak Mayonuzu Gösterin" Modern Türk Gösteri Sanatının dönüm noktasıdır. Türkiye’de, bundan sonraki süreçte, gösteri ve performans sanatı açısından artık her şey bu gösterinin öncesi ve sonrası olarak anılacaktır. Bu gösterinin aynı zamanda içinde sadece yenilikçilik barındıran, risk almayan ve teknik ağırlıklı Avrupa, Amerika gösteri sanatları karşısında da önemli bir yeri, onları ve kendini dönüştüren etkisi olacaktır.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, sezgilerime dayanarak öngördüğüm bu düşünce size ters gelebilir bunu anlayabilirim. İki önemli neden benim bu düşüncemi/öngörümü desteklemekte, dikkate değer kılmaktadır. Avrupa ve Amerika’da modern sanatlar, felsefi zeminsizlik ve tekniğe kurban edilerek bunalım/kapalılık dönemine, kendini yeniden üretememe/dönüşmeme/dönüştürememe dönemine girmiştir.

Yaratıcı dinamizmi, kıvrak zekası ve ilişkilendirmede deneyim sahibi insanların çoğunlukla zemini olan İstanbul gelecek 25 yılın çağdaş sanat merkezi olmaya adaydır, bu potansiyeli/niyeti vardır, bunun içinde risk alan sanatçıları/takımları geliştirdikleri deneyimlerle birlikte mevcuttur.

Not: Bir sonraki yazıda bu konuya bir gösteri analizi içinde değinmeye devam edeceğim.

Handan Ergiydiren ile yaptığım konuşmayı okumak için

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=169427

Gösteri ile ilgili notları okumak için

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=158751


<ımg src="http://www.sanatdergi.com/images/gosteri/22_11/diss_dusuk.jpg" width="500" border="0">

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..