Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

30 Temmuz '17

 
Kategori
Dünya
 

Yeni ortağımız Rusların Tarihi: Rusların Komünizm deneyimi (Lenin) uluslararası proje miydi (7)

Yeni ortağımız Rusların Tarihi: Rusların Komünizm deneyimi (Lenin) uluslararası proje miydi (7)
 

Rus siyaseti: Komşular düşman, komşuların komşuları dost!


Beyaz Rusya’da Minsk yakınında 1988 yılı Ekim ayında 102.000 ceset bulundu, Kiev’in yakınında Mart 1989’da bulunan 200.000 ile 300.000 arasında ceset, özel bir komisyon tarafından incelendi ve bu kişilerin Nazilerin değil, Stalin’in kurbanları olduğu açıklandı. 2 Ekim 1989 tarihinde Urallar’daki Cheliabinsk ve Sverdlovsk’taki toplu mezarlarda 300.000 ceset bulundu ve toplu mezarlar ortaya çıkmaya devam etti...(1)

1932 yılında Ukrayna, Kuzey Kafkasya ve Rusya’nın ortası, tarımın kamulaştırılması, aşırı yüksek üretim kotaları ve yetersiz hasatlardan dolayı korkunç bir kıtlığa teslim oldu. Ukraynalılar başta olmak üzere bazı tarihçiler, bu kıtlığı Ukrayna halkına karşı kasıtlı bir soykırım hareketi olarak görmektedir. 1933 yılında kıtlık bittiğinde, 5 milyon kadar insan açlıktan ölmüştü. (2)

Kısa bir aradan sonra Rusya Tarihi’ ne yeniden dönerken işlenecek konu başlıklarından birkaç satırla aşağıda verilmiştir.

...1988 Aralık’ında 25.000 kişinin hayatını kaybettiği, yarım milyonun evsiz çaldığı Ermenistan depremi ve Haziran 1989’da Urallar’daki Asha’da tren kazası ve doğalgaz patlaması gibi doğal ve insan ürünü felaketler ve sonuçlarıyla Sovyet sisteminin yetersizlikleri vurgulanıyor, beceriksizliği ortaya çıkıyordu… (3)

...

1991 yılında Sovyetler Birliği ve komünist yönetimin çöküşünden önceki yıllarda, Hiçbir tarihçi yaklaşmakta olan sonu tahmin etmiyordu. Hatta 1980’lerde Rusların çoğunluğu dahi komünist rejimin 300 yıl süren Romanov rejimi kadar sürebileceğini düşünüyordu…

Gorbacov reformlarının temelinde Sovyetler Birliği’nin bir krizle karşı karşıya olduğu yargısı duruyordu. Ekonomik büyüme hızı yavaşlıyordu, aynı zamanda halk memnuniyetsizlik ve karamsarlık içerisindeydi. Gorbacov genel sekreterliğe getirildiğinde programı bu krizle başa çıkmak ve ilk icraatı kamuya bunu itiraf etmek oldu.

Hükümet ve parti, ekonomik sorunlar hakkında açıkça konuştu; ekonomik büyümenin yavaşlaması, yaşam koşullarına olan olumsuz yan etkileri, tarımın içler acısı durumu, manifatura ürünlerinin düşük kalitesi, dünyanın bilim ve teknoloji (bilgi işlem dahil olmak üzere) alanındaki gelişmelerini takip edememe ve askeri harcamalara akıtılan gayri safi milli hasılanın oranının yüksekliği (Amerika Birleşik Devletleri’nin neredeyse iki katı). (4)

Ne yazık ki, Gorbaçov’un ilk çabaları sonuç vermedi. Ekonomi teşviklere cevap vermeyecekti. Hükümetin ekonomik ve finansal politikaları bütçe açıklarına ve enflasyona neden oldu ve durumu daha da zora soktu. Alkol karşıtı kampanya bile felaketle sonuçlandı ve tek sonucu SSCB’nin bazı alanlarında şeker stoklarını tüketecek şekilde yasadışı içki üretiminin artması oldu.

Çok geçmeden yeni yönetim kararsız ve karışıklığa yol açan yönüyle, ekonomik herhangi bir kazanç edinmeden Brejnev altında sahip olduğu bütünleşikliğini kaybetmeye başladı. Afganistan Savaşı’nın bedeli ödenmeye devam edildi. 28 Nisan 1986 tarihinde Çernobil’de nükleer reaktör patladı; ortaya çıkan çevresel felaket ve bunun yarattığı yıkım mühendislikten medyaya kadar tüm alanlarda Sovyetler’in birçok eksikliğine sert bir ışık tuttu… (5)

…1986 sonlarında, Gorbacov sansürün gevşeyeceğini, basının rejimi eleştirmesi ve sorunlara çözüm önermesi için özgürlüklerin sağlanacağını açıkladı. Önde gelen yayınların başına reformcu editörler getirildi ve basında daha önce görülmemiş bir şekilde politik ve sosyal sorunlar tartışılmaya başlandı. Yeni cesur ve daha önce yasaklı olan edebi ve tarihi eserler yayımlandı. Eleştirel sosyal yaklaşımlarda bulunan filmler geliştirildi. Politik tutsaklar, 1987 yılında çıkartılan bir kanunla anti-Sovyet propagandanın kapsamı daraltıldıktan sonra özgürlüklerine kavuştu, Gorki kentinde izole olarak yaşayan Audrey Sakharov gibi sürgün edilen muhaliflerin evlerine dönmeleri ve politikaya katılmalarına izin verildi

...1990’da ise Gorbacov kendi konumunu, sorun çıkartan partiden ziyade, iyileştirilen devlete bağlı hale getirmek istedi ve SSCB Başkanlığı oluşturuldu. Halkın Vekilleri Kongresi ise Mart 1990’da Gorbaçov’u SSCB Başkanı olarak seçti. Aynı zamanda Gorbaçov’un önerisiyle. Komünist Parti’yi Sovyet toplumu ve kurumlarında “lider ve yönlendirici güç” olarak ilan eden anayasanın 6. Maddesinin değiştirilmesini önerdi; bu hamle halkın geniş baskısına cevaben yapılmıştı. Hatta Gorbacov 1989’da kendini Leninci ideolojinin birinden daha uzaklaştırıyordu: komünistlerin “gerçek” üzerindeki tekeli.

“Artık en iyi olduğumuzu ve her zaman haklı olduğumuzu, bize karşı çıkanların düşmanlarımız olduğunu düşünmüyoruz.” (6)

1991 yılında komünist düzenin dağılmasının ardından sosyal ve kültürel hayatı tanımlayan deneyim, belirsizlik olmuş olabilir. Yeltsin’in kazançlı bir Pazar demokrasisine hızlı bir geçiş için verdiği yerine getirilmeyen sözleri ve özgürlüğü getirecekleriyle ilgili yaygın umutları, gerçeklerin basit bir biçimde anlaşılmasından ve öfkeden ziyade hemen göze çarpmayan çözülmeler takip etti.

1990’lı yıllardaki anketler, vatandaşların maddi güçlükleri (bu, sonuçta yeni bir şey değildi) yaygın istikrarsızlık (nestabil’nosf), parçalanma ve gelecekle ilgili belirsizliklerden daha az dert ettiğini gösteriyordu. Bilim insanları bu yılları, “Sovyet yaşam biçiminin bozulması” gibi tarihsel olarak olumsuz terimlerle tanımlamıştır... (7)

...

Rus Cumhuriyeti Boris Yeltsin’de özel ve becerikli bir lider bulmuştu. Gorbaçov, Yeltsin’i 1985 yılında Sverdlovsk (şimdi Yekaterinburg) parti başkanlığından Moskova’ya getirmiş ve liderlik konumu vermişti. Gorbaçov, Yeltsin’deki reformcuyu görerek kendine yandaş aramıştır, ancak Yeltsin zor bir müttefik olmuş, otoriteye karşı çıkmış ve değişimin hızlanmasını talep etmiştir. Gorbaçov aynı zamanda Yeltsin’in kişisel olarak kendisinden daha farklı olduğunu fark etmişti. Yeltsin bazen aşırılıklara kaçıyordu (örneğin ağır alkol tüketimi) ve popülist bir liderlik tarzı vardı (Moskova parti başkanı olarak otobüsleri ve metroyu kullanıyor, mağazalarda kaçak ürünleri bizzat arıyordu; memurlarla sorunları tartışırken halkla karşı karşıya getiriyordu).

Ekim 1987’de, Yeltsin, Merkez Komitesi’nde yaptığı konuşmada reformun yavaşlığını eleştirmiş, buna merkez parti organları ve özellikle Politbüro’nun engel olduğunu belirtmiş, Gorbaçov’un hantal ve tereddütlü bir şekilde ilerlediğini dile getirmişti. Politbüro’dan istifa etmek istedi; Gorbaçov ve Politburo tarafından kınanarak, Moskova parti organizasyonundan atıldı. Bu sadece Yeltsin’in popülerliğini ve hırsını artıracaktı.

1989 yılında parti liderlerinin başka bir adaya destek vermesi ve basında Yeltsin’i sürekli olarak karalamasına rağmen büyük bir farkla Sovyetler Birliği’nin en büyük seçim bölgesi olan Moskova kentini temsilen yeni Halkın Vekilleri Kongresi’ne seçildi. Tüm oturumları televizyonda yayımlanan kongrede, ayrıcalık ve yozlaşmaya karşı konuşmaları devam etti, ekonomik ve politik reform hızının artırılması gerektiğini savundu. Çabalarını Sovyet politik arenasında yeni ortaya çıkmakta olan Rus politikasına odakladı. Mart 1990’da ise yeni ortaya çıkan Rus Cumhuriyeti Parlamentosu’na seçildi ve Büyük Sovyetin başkanı oldu. Rus parlamentosunu Rus halkı tarafından doğrudan seçilecek olan başkanlık sisteminin kurulmasına ikna etti ve bir referandum düzenlendi. 12 Haziran 1991 tarihinde Yeksin ilk başkanlık seçimlerinden galip ayrıldı, demokratik prosedür işlemiş ve Gorbaçov veya diğer bir liderin sahip olmadığı desteği kazanmıştı.

...Liberalizm, milliyetçilik ve dini canlanma hareketiyle birleşti ve kentler, sokaklar ve meydanlar eski adlarını tekrar aldı. Çarlık Devletinin beyaz-mavi-kırmızı bayrağı ve çift başlı kartalı geri getirildi ve dini ayinler ve kamusal din hizmetleri çoğaldı.

Yeltsin’in başkan seçildiği gün, Leningradlı seçmenler aynı zamanda, kentin adının yeniden St. Petersburg olmasına karar verdiler. Aynı zamanda Rus liderler Rus devleti için vizyonlarını açıkladı:

 “Rus devleti etnik Rus milliyetçiliği üzerine değil, çokuluslu bir federasyon olarak Rusya kavramına dayanacaktır.” Ancak etnik Rus milliyetçiliği halk arasında yayılıyor, sağcı milliyetçi grupların sayısı artıyordu. Dev ölçekte sorunlar devam etti. Bu göz kamaştıran değişim süreci neredeyse masalımsı bir hale geldi, ama ekonomik ve sosyal yaşamın temel süreçleri durmak üzereydi. Rus Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti’nin günlük idaresi neredeyse imkânsız hale gelmişti.

Volga Tatarlarından, kuzeydeki göçebe kabileler ve Doğu Sibirya Yakutlarına kadar herkes tarihi haklarını, elmaslarını veya ren geyiklerini istiyordu. Gorbaçov ve Yeksin arasındaki yakın çalışma ile birbirini politik sahneden silmeye çalışma arasında gidip gelen gergin ilişki, Sovyet politika sahnesinde başrol oynamaya başladı. (8)

“ülkemiz şanslı olmamıştır… Bu Marksist deneyin üzerimizde yapılmasına karar verildi; kader bizi bu yöne itti. Afrika’da bir ülke yerine bu deneye bizimle başladılar. Sonunda, bu fikre uygun bir yer olmadığını kanıtladık. Sadece bizi dünyanın uygar ülkelerinin izlediği yoldan itti.’ (9) (BORIS YELTSIN, HAZİRAN 1991)

 

Devam edecek

-Komünizme gürül gürül akan dereler gibi giden Ruslar, ne oldu da yangından kaçar gibi uzaklaştılar?

www.canmehmet.com

Resim: https://www.strategic-culture.org/news/2015/11/30/syria-what-is-to-be-done.html

Kaynak:

(1) Rusya Tarihi, Nicholas V. Riasanovsky – Mark D. Steinberg,  2011, 2005, 2000, 1994, 1985, 1978, 1969, 1963, Oxford University Press, Inc Rusya Tarihi birleştirilmiş cildinin 8. Edisyonu ilk defa 2010 yılında İngiltere’de basılmıştır

(2) A.g.e:Sahife:541

(3)A.g.e: Sahife:663

(4)A.g.e: Sahife:648

(5)A.g.e:Sahife:651

(6)Rusya Tarihi,

(7)A.g.e, Sahife:714

(8)A.g.e: Sahife:660

(9)BORIS YELTSIN, HAZİRAN 1991, Rusya Tarihi,

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara