Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni parlemento yapısı

2007 yılının temmuz ayında ülke olarak seçimlere gideceğiz ve 5 yıl boyunca bizi yönetecek idarecileri seçeceğiz. Belki de anayasa değişikliği gerçekleşirse bundan sonra 4 yılda bir genel seçimlere gideceğiz. Şimdiden tüm ulusa hayırlı olsun. Peki oy vermesine oy vereceğiz de nasıl bir parlemento istiyoruz? Şimdi bunun cevabını vermeye çalışalım. İlk önce mevcut ve iktidarın yaptığı uygulamalara şöyle bir göz atalım isterseniz.

Aday adayları siyasi partilere başvurularını yaparlar. Burada adaylar belirlenirken eş dost hatırı, akrabalık ve arkadaşlık ilişkileri, taşra teşkilatı yöneticilerinin görüşleri ve yine bunların efratı aday adaylarının elenmelerinde veya değişik bölgelerden listelerde ön sıralarda seçilmek için yeterli olur. Yine seçim yapılırken ülkenin bazı gerçekleride göz önüne alınır. Toplumun gözünde itibarı iyi olan bazı kişilerde parti tarafından teklifler götürülmek suratiyle partiye aday olarak alınır. Liyakat ve kariyerli insanlarda partiye kazandırılır ki biz her kesime de açığız mesajı verilir. Neyse...Seçimler olur gözde partilerin liste başlarında bulunan adayları artık terfi ederek vekil ünvanını alır. Ve bizi o özgür ve hür iradeleri ile meclis çalışmalarında bulunarak hayatımıza yönelik önemli kanunlara imza atarlar. Çok önemli anayasa değişiklikleri, çok önemli kanunlar 2-3 kişinin bir araya gelmesiyle bir gecede planlanır. Ve parti yetkilileri bir basın toplantısı ile o 2-3 kişnin aldığı kararları meclise getirerek geçireceklerini beyan ederler. Bizim oy vermek suretiyle seçtiğimiz vekillerimiz ise oylama da kanun teklif ve tasarılarını görmeden ya ellerini kaldırır veya elektronik skordborda basmak suratiyle tüm Türkiye'yi ilgilendiren konularda oylarını vermiş olurlar. İşte çıkan o anayasa değişiklikleri ile, çıkan yasalarla ülke bir aksilik çıkmasa yönetilmeye çalışılır aksilik çıkarsa da yeni bir kanunla durumu kurtarma yoluna giderler. Yani lider sultasından öte gitmeyen bir yönetim şekli ile bugüne kadar yönetildik. Dediğim dedik liderler ve onların altlarında bulunan vekillerimiz aracılığı ile siyasi hayatımız devam ediyor. Bunun aksi olmuyor mu? Olmuyor dersek ayıp etmiş olurum. Gerçekten kendi inandığı fikirler uğruna hareket eden vekillerimizde çıkmıştır. Onları da ayrıca kutluyorum. Onurlu bir şekilde vekillik yapmak inşallah tüm vekillerimize kısmet olur.

Şimdi de nasıl bir parlemento istiyorum bunu açıklamaya çalışayım.
Aday adayları kendilerine bir parti bulsunlar. Bu aday adaylarını siyasi parti lideri seçmesin. O aday adayını doğrudan halk seçsin. Bu oylamalarda insanlarda biraz kafa karışıklığına biraz zaman kaybına neden olur ama 5 yılda bir de biz bu işe katlanırız. Halktan bağımsız olarak oy alan bir aday, lideri önünde de dik durabilecek, liderinin her dediğine evet demek zorunda kalmayacaktır. Daha önceki sistemde lider tarafından seçilen aday, gerek mahcubiyet duygusu içinde, gerekse yeniden seçilebilme hırsı uğruna görmediği veya istemediği bir takım anayasa ve yasa değişiklilerine evet demek zorunda kalmaktadır.
Halk tarafından vekillerin seçilmesinde liderlerde kendilerine bir ders çıkarmak zorundadır. Halkın tercihlerine değer vermeyen liderlerde bir şekilde zaman içerisinde oylarında düşüklük olmak suratiyle iktidarlardan uzaklaşacaklardır. Halk tarafından sevilen, tanınan vekillerde halkın sorunlarını meclis çatısı içinde rahat bir şekilde çözme yoluna gideceklerdir. Ve liderlik sultası da parti içinde dağıtılarak dağılma , çözülme , küçülme olayları da gündemden tamamen çıkacaktır.
Artık benin dediğim dedik, en iyisini ben bilirim anlayışını yıkmanın gereği çoktan gelmiş ve geçmektedir de...

23.05.2007
ENGİN BİNDAŞ

 
Toplam blog
: 16
: 1301
Kayıt tarihi
: 03.08.06
 
 

Uludağ üniversitesi kamu yönetimi mezunuyum.  Para ve sermaye piyasaları sürekli ilgi alanımdır. ..