- Kategori
- Blog
Yeni yılda yeni bir adım hayata dair

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir vatandaş varmış. Kendi halinde mutlu mesut, işinde gücünde, çoluğunda çocuğunda yaşarken, birgün arkadaşının gönderdiği bir adresle blog yazıları ile tanışmış. Birkaç ay, işinden gücünden çoluğundan çocuğundan fırsat buldukça blogları ziyaret edip, ilgisini çeken, bilgi ve görgüsünü artıran,hatta kimi zaman güldüren yazıları bulup büyük bir keyifle okuyormuş. Yavaş yavaş da yılın son günleri gelmişmiş artık. Her yıl kendisine yeni hedefler koyan, eskilerden hariç hayatına yeni bir adım daha eklemek isteyen bu vatandaş, bu sefer demiş "neden kendime yeni yıl için bir yazı hediye etmiyorum, neden ben de yazmaya başlamıyorum, yeni yılda yeni bir hedef işte ne güzel."
Kafasında çakan bu kıvılcımla , hemen o gün yıl sonu yoğunluğuna aldırmaksızın işi gücü bırakıp ilk merhaba diyeceği kısa bir tanışma yazısı yazmış ve göndermiş. Ama bunları da son derece büyük bir heyecanla ve hevesle yapıyormuş. İlk yazısını göndermiş ve başlamış beklemeye. Kafasında bir sürü konu varmış yazmak istediği, bir merhaba desin, hele bir tanışsın yazacakmış çokca kendi aklınca. Mesai saati bitmiş ama yazı hala beklemede. Evine gittiğinde akşam koşturması(yemek faslı, çay seranomisi ve ödeve eşlik etme görevini tamamladıktan sonra) daha önce doğru dürüst haşır neşir olmadığı evdeki bilgisayarın başına geçip bakmaya başlamış yazısının akibetine. Bi de ne görsün ilk denemesi red edilmez mi? O arada vatandaşın eşi de başında durup, olup bitene bakıyormuş. Red gerekçesine bakmayı bile akıl edemeyen şaşkınlıktaki vatandaşı uyarıp, gerekçeyi okumasını söylemiş. Gerekçede ; burasının konulu bir paylaşım alanı olduğu seçtiğiniz konudaki bilgi ve tecrübelerinizi paylaşmalısınız gibi birşeyler yazmaktaymış.
O gün vatandaş acaip bozulmuş bu duruma. Başaramamış olmaya mı üzülsün, son derece sevecen ve iyi niyetle yazılmış, tanışmayı amaçladığı yazısına konusuz denmesine mi üzülsün bilememiş. Gece uykuları kaçmış ama sabah kalkıp işe gitmiş mecburen. Hemen bu konularda daha bilge ve tecrübeli olan arkadaşına durumu anlatmış. Arkadaşı da grubunu değiştirip tekrar göndermesini öğütlemiş, o da aynen öyle yapmış. Bu sefer başlamış mı yeniden sancılı bekleme saatleri. Aman tanrım bir yazının doğması da ne kadar sancılıymış derken uzun saatler sonra yazısının birkez daha red edildiğini öğrenmez mi? Ama bu sefer tecrübeli olduğu için hemen gerekçeye bakmayı akıl etmiş, yazısı kısa bulunmuş sayın editörlerce. Acaip canı sıkılan ve yeni yıl için atmak istediği yeni adımı bir türlü atamayan vatandaş peki o zaman demiş.İyi bildiği bir yer hakkında mesleki bilgilerinden de yararlanarak kendince güzel bir yazı döşenmeye başlamış. Yazdıkça yazası geldiği halde, bu seferde okuyanlar acaba uzunluğundan sıkılırlar mı endişesi ile yazıyı tamamlayıp yayına al butonuna basmış. Birşeyin acemisi olmak ne zormuş meğer. Yazmanın acemisi sayılmazmış aslında ama blog yazısı yazmak meğer başka birşeymiş. İlk yazısı kısa bulunmuşken, bu sefer de uzun mu aldu acaba endişeleri ile gitmiş yazı. Vatandaş için gene başlamış bekleme saatleri, az beklemiş çok beklemiş, bekleme saatleri günlere dönüşmüş. Bir gün geçmiş olmasına rağmen yazı hala beklemede. Vatandaş tekrar bilge olan arkadaşına danışmış, o da bazen böyle olduğunu ve tekrar yayına al demesini tenbihlemiş bu sefer. Aynı gün vatandaş bu söyleneni birkaç kez gerçekleştirmiş, ama nafile. Artık iş güç hak getire, kafa takılmış mı yazmaya, yeni yıla bir yazı ile girmeye, ne işi gücü gözü görüyormuş, ne de evdeki yapması gereken bayram ve yılbaşı hazırlıklarını.Yazıyı bekleme süresinde de habire kendisi ile konuşuyormuş.Acaba ben mi beceremiyordum, yıllar aldımı ki bu kabileyeti benden diye hayıflanırken bazen de yoksa editörlerin zevkine mi hitap edemiyorum acabalara takılıp, bir yazının yayına alınma kriterlerini meraka koyuluyormuş. Hem canım burası herkese siz de katılın , amatörce içinizi dökün denilen bir yer değilmiymiş, herkes kendince anlatabilmeliydi zaten anlatacağını diyormuş. Bu arada bu yazının bekleme süresi tam üç günü bulmuş. Evet yanlış okumadınız tam tamına üç güne çıkınca bekleme süresi, vatandaş da doğal olarak dellenmiş tabiki.Hem millete siz de katılın diyip hevese getiriyorlar, hem de emek verilmiş bir yazıyı okumadan eskitiyorlar diye isyana başlamış. Gerekçeli red cevabına bile hasret kalmak fena dağıtmış vatandaşı. Yazmak istemiş, emek vermiş, bi de kendince hedef edinmiş ya, e yılda bitmek üzere önünde gün de kalmamış artık vatandaş basmış feryadı."Editörlerimiz uyuyor muuuuu?"diye.
Vatandaş yeni yılın ilk gününde umutsuzca açtığı pc de yazısının yayınlandığını görmez mi??? Aman tanrım bu ne büyük bir mutluluk, bu ne güzel bir yeni yıl hediyesi diye basmış yaygarayı:) Bulsa, editörlere nasıl teşekkür edeceğini bilemeden, bu mutlu haberi bütün sevdikleri ile paylaşmış. Zor olmuş ama çok güzel bir adım olmuş yeni yıl için hayata dair.
Sayın blog yazıları için emeği geçen bütün milliyet çalışanları,sizlere çok teşekkür ediyorum. Yeni yıl için atmak istediğim yeni bir adımı atma imkanı sağladığınız ve yeni yıla mutlu mesut girmemde katkınız olduğu için:) Tabiki beni aralarına kabul edip okuyup yorumları ve mesajları ile destekleyen blog yazarlarına ve okurlarına da çok teşekkür ediyorum. Güzel paylaşımlar içinde bir yıl diliyorum. Herkese sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.