- Kategori
- Deneme
Yeniden...
Bazen, hayatın neler öğretebileceğini gördükçe, onun yaratıcılığına şaşırmadan edemiyorum. Her zaman öğretecek ya da günümü gösterecek bir şeyler mutlaka buluyor. Hatta yanında taşıdığı işkence aletleriyle zaman zaman canımı okuduğu bile söylenebilir… Bense yılmadan devam ediyorum maratonuma…
İşte onun bana karşı saldırıya geçtiği zamanlarda, kaçmayıp önünde heykel gibi dikilirsem korkup geri basar zannediyordum ya, en çok ondan kaybediyordum ben; çünkü onun geri gideceği falan olmuyordu aslında…
O zamanlarda öyle korkusuz yürüyor ki ruhuma ruhuma “yok artık bu kadar da güçlü değildir, olsa olsa blöf yapıyordur diyorum” ve sonrasını anlatmama gerek bile yok, hüsran… Aslında insan, bir süre sonra verdiği tüm psikolojik savaşları kaybedince oku kendisine çeviriyor. İşte olayın bu 2. Level’ından sonra, zannediyordum ki, insan ölür… Ama öyle olmuyormuş, son bir level daha varmış arkada gizlenen. Ne mi? Ekran karartma…
Ekran karartma, tiyatro diliyle ‘4. Duvarı örmek’ dediğimiz olaydır… Yani sadece kendi amacına odaklanıp, geri kalan her şeyi koskocaman ve kapkara bir karanlığa boğmak… Zor zannetmeyin çünkü bu yöntemlerin en kolayı bu. Aynada sadece kendini görmek gibi…
Ekran karartma durumlarında kişi, kendisini en özlediği zaman dilimine ışınlayarak sanki o dönemi yaşıyormuşçasına tasasız olabilir. Tabii bunun için öncelikle tarihinizde sıkıntısız bir döneme imza atmanızda yarar var çünkü bunu yeniden oluşturmaya hayal gücünüz yetersiz kalabiliyor… Daha sonra dağda kırda koşarak yaşayacağınız tasasız dertsiz günler kapınızda köpek olacak…
Ancak kararlılık burada devreye girmeli ve gördüğünüz can sıkıcı durumlar karşısında gülmeyi alışkanlık edinmelisiniz. Hiçbir zaman başkalarının yanında mutlu gibi yapmamak da bu kurallar arasında. “Mutlu olmaya çalışmamalısınız, mutlu olmalısınız” klişesini de defterden silin. Sadece paşa gönlünüz isterse mutlu olursunuz, o yüzden bu süreçte paşa gönlünüz ne diyorsa öyle yapın.
İyi Şanslar…