- Kategori
- Güncel
Yenikapı'dan "Yeni Türkiye"ye girerken, Sultan Ahmet mitingini ve Halide Edip'i hatırlamak!

internetten alınmıştır
İstanbul Yenikapı mitingi yeni bir Türkiye'nin kapısını da aralıyor. Bu yeni Türkiye, eski Türkiye'nin zaaflarından ve hastalıklarından arınmış bir Türkiye olacak.
Her şeyden önce bu yeni Türkiye, eski Türkiye gibi dışarıya bağımlı olmayacak... Bugüne kadar daha çok slogan düzeyinde kalan "tam bağımsız" bir Türkiye olacak.
15 Temmuz saldırısının emperyalist eliyle yapılması, artık uluslararası bağ/bağlantı diye bir şeyin olmadığını, müttefikliğin de aslında global bir "takiye" olduğunu bize gösterdi.
7 Ağustos 2016 gününde Yenikapı'da gerçekleşecek miting, yüz yıl önce Sultan Ahmet Meydanındaki mitingle aynı içereği sahip olacak... Halide Edip'in insanları coşturduğu o tarihi mitingle...
Çünkü, vatan bugün de aynı tehdit altındadır. Vatanın kalalarına girilmiş, tersaneleri işgal edilmiş, postahaneleri ele geçirilmiş durumdadır... Ordusuna ve emniyetine hainler sızmış durumdadır.
Yenikapı mitingi böyle bir ortamda yapılmakta... Tüm Türkiye'nin katıldığı, her yönüyle "milli miting"dir Yenikapı mitingi.
Siyasi yaklaşımları, yaşama biçimlerinin, mezheplerin, meşreplerin üstünde bütünüyle aynı vatan, aynı bayrak ve aynı devlet fikrini tüm dünyaya haykıran bir miting olacak Yenikapı mitingi.
15 Mayıs 1919'da İzmirin işgali üzerine peş peşe düzenlenen dört mitingte Sultan Ahmet Meydanı yüz binlerce insanı ağırlamış; yüz binlerce insanı ağlatmıştı.
Bunlardan 24 Mayıs'ta yapılanında Halide Edip şu duygulu ve etkili konuşmayı yapmış, gözyaşları içerisinde yüz binlerce insana işgal edilen vatan topraklarının acısını duyurumştu.
Bugün 7 Ağustos 2016 günü benzeri bir "işgal girişimi" üzerine milyonlar Yenikapı'da toplanmıştır... Ülkenin Cumhurbaşkanından Hükumet üyelerine ve muhalefet liderlerinden sivil topluma kadar herkes vatan ve istiklal için oradadır... Tüm Türkiye bugün Yenikapıdadır... Tıpkı dün Sultan Ahmet meydanında olduğu gibi...
Bugün bu vesileyle Halide Edip Hanımın 24 Mayıs 1919'da Sultan Ahmet mitinginde yaptığı konuşmayı hatırlamakta büyük fayda var. İşte o konuşma:
Ruhu göklerde olan ecdadımız minarelerimizden yüz yılın şanlı Osmanlı tarihinin bugünkü faciasını seyrediyor.
Bu tarihi, bu muazzam meydanda zafer alayları yapan kahraman ecdadımızın ruhları karşısında, dünyanın bir başından bir başına at süren o nâ-mağlûb erlerin gazapları karşısında başımı kaldırıyor ve diyorum ki: "Ben Türk ve Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Eskileri kadar kahraman fakat bedbaht yeni milletin de bedbaht bir anasıyım. Bu yeni millet nâmına, ulu ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Bugün kollan kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var.
Yemin ediyorum ki göğsünü adalet ve insaniyetten alan ecdadımın İlâhî namusuna hıyanet etmeyeceğiz.
Allah’ıma ve hakka dayanarak Türk milletinin son yolunu size ve dünyaya ilân ediyorum.
Beni dinleyiniz:
Kardeşlerim, evlâtlarım!
Asırlardan beri sinsi sinsi devam eden Avrupa'nın istilâ siyaseti her vakit Türk topraklan üzerinde en vicdansız bir şekilde tecelli etmiştir. Ay'da ve yıldızlarda zapt edilecek Müslüman ve Türk toprakları ve milletleri olduğunu haber alsa oraya istilâ ordusu göndermek için mutlak yol bulacak olan Avrupa'nın eline nihayet bir fırsat geçmiştir.
Türk'e zalim ve günahkâr diyen, milletlerin günahı için mahkeme kuranların bu günahı o kadar çirkin ve sefil bir günah ki, lekesini engin denizlerin nihayetsiz suları yıkamayacaktır.
Avrupa'nın bu günahı karşısında sizin için bugün yegane yükselen ses Müslüman dünyasının sesi!
Esaret boyunduruğunun zincirleri tâ canına geçmiş olan Müslüman kardeşleriniz sizin için bugün gür sesleriyle haykırıyorlar.
Ben kardeş Müslüman dünyalarına da sizin nâmınıza yemin ediyorum. Davamız işte şudur:
Türkiye'nin mevcud olan hak ve istiklâlinin elinden alınmaması.
Türkler ve Türkiye ecdâdlarına ve bayraklarına ve milletimizin ebedî ve ilâlî hakkına hıyanet etmeyeceklerdir.
Yâ Rabbi! Hakkın ve milletlerin bir mahşeri, bir mahkeme-i kübrâsı hazırlanıyor. Bu mahkemeye millet hakkı çiğneyen zâlimler gelecektir. Ve bu zâlimleri en evvel kendi milletleri mahkûm edecektir. Milletlerin ruhunda her vakit ilâhî bir hak ve büyüklük vardır.
Dinleyiniz! Sizin iki dostunuz var.
Bugünkü Müslüman âlemi, öteki millet hakkı için bağıracak milletler, birini kazandınız, ötekini bugünkü açtığınız davanın hak ve ulviyeti kazanacaktır.
Hükümetler düşmanınız, milletler döşlünüz, kalbinizde isyan kuvvetinizdir.
Böyle muazzam bir günü Osmanlı tarihi, Osmanlı toprağında bir defa daha idrak edemeyecektir. Bugün size haber verdiğim milletlerin hak günü uzak değildir. O gün gelirse, içimizden bugün burada bulunanlardan bazıları bu dava yolunda Ölmüş olursa, onun mezarı üstüne istiklâl bayrağınızla geliniz ve o günü müjdeleyin. Şimdi yemin ediniz ve benimle tekrar ediniz:
Mîlletlerin ilâhî hakkı İlân olunacağı güne kadar kalbimizde heyecanımız kalacak, eksilmeyecektir.
Yedi yüz senenin en asil ve büyük mirası olan vakarımızı, adalet ve terbiyemizi unutmayacağız.
Yemin ediniz!
Yedi yüz senenin tarihini ağlayan minareler altında yemin ediniz:
Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyeceğiz.
24 Mayıs 1919