- Kategori
- Güncel
Yıl 2015, esaret devam ediyor.

Bir hafta once tüm ülkemizi sarsan çok acı bir maden kazası yaşadık.İnsan emeğinin üç beş kuruş uğruna nasıl sömürüldüğüne ve insan sağlığının, yaşamının nasıl hiçe sayıldığına şahit olduk.
Bu elim kazada canlarını kaybeden saygıdeğer madencilerimize Tanrıdan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerken bir gün sırf yeterli önlemler alınmadığı için vukubulan bu kazaların azalmasını umuyorum. Kazaların yok olmasını diyemiyorum. Biliyorum ki bu düşünce yapısı, bu para hırsı ile biz hiç bir zaman bu seviyye gelemeyiz.
Bugün bir başka konuya değinmek istiyorum. Aslında yazacaklarım Soma maden kazası ile uzaktan ilgili.
Yıl 2015.Teknoloji alabildiğine gelişti. Tüm bilim adamları insanı nasıl daha müreffeh bir düzende, nasıl daha uzun ve sağlıklı yaşatabilirizin endişesi ile çabalayıp duruyor.
İnsan hakları diyoruz, Kanunlar diyoruz. Herşey insan için aslında. Ama dün benim şahit olduğum bir olay hala asırlar öncesinin köle pazarlarının , köleliğin yaşamımızın taa içinde olduğunu gösterdi bana.
Bir kaç gündür Bodrum'dayım. Ev kışın kiri pası içinde. Artık eskisi kadar genç ve sağlıklı olmadığımdan ve ev de epey büyük olduğundan benim temizlemem imkansız.
Bu konuda yardım almak zorundaydım.Bir arkadaşımdan yardımcı bir eleman bulmasını rica ettim.Dün sabah bir hanım geldi. Arkadaşım tarafından yönlendirilmiş.
Ben her zaman evlerimize gelen gündelikçi yardımcılardan sandım. Meğer hanım bir şirket tarafından gönderilmiş. Bodrum yöresinde çok fazla pansiyon işletmesi olduğu için böyle temizlik şirketleri türemiş.
Bu bölgede ev alan çok sayıda yabancı var. Kendilerinin geldiği 15 günlük süre dışında evlerini devre devre kiraya veriyorlar. Bu kiralardan gelir vergisi ödüyorlar mı tartışmaya açık bir konu. Zira kanunlarımıza gore ev pansiyonculuğu da vergiye tabii bir iş.
Bu geniş vergi konusunu bir başka yazıma bırakıp ev temizliği konusuna geleyim. Eve gelen hanımla konuştum. Gelen hanım tüm günlük çalışması karşılığı 50 lira aldığını , ama sabahtan akşama en az 3 yere gittiğini ve sigortasız olduğunu belirtti. Bir sure sonra başka iki eleman daha geldi. Meğer işleri bölüştürmüşler camı silen farklı, evi temizleyen farklı, banyo, tuvalet temizleyen farklı. Hepsi bu çok cüzi ücrete tüm gün çeşitli mekanları temizliyorlar.
Hiçbir garantisi olmayan, sigortasız bu işçiler ne yazık ki yaşam gailesi içinde evlerinin rızkını temin etmek için çalışmak zorunda.
Daha sonra şirket yetkilisi ile konuştum. Benden ev temizlik bedeli olarak 300 lira istedi bir gün için. Anlayacağınız günde 50 liraya çalışan bir işçinin bir kaç saatlık çalışması için ben bu bedelin iki mislini ödeyecektim.
Şirketin tek yaptığı araba ile bu elemanları getirmek ve götürmek.Yemeği bile garipler kendileri temin etmek zorunda. Eğer bizim ev gibi düzeni kurulu bir yere gelirlerse sıcak yemek gidiyor kursaklarına. boş mekanları temizlediklerinde bir simit ile günü geçiriyorlar.
Ben elemanlara neden buna katlandıklarını sordum. Hepsi çalışmak zorunda ve mecburlar. Aynen Soma'dai maden işçileri gibi.Maden kazasında en yakın arkadaşını kaybeden bir işçi 'Ne yapayım mecburum , kredi borcum var, çocuk bakıyorum, başka iş kolu yok. Maden açılsın ben gene gireceğim oraya.'diyordu dün gece televizyonda.
Şimdi sorarım size bu insan ticareti değildir de nedir. Esaret değilmidir.İnsanların emeği üzerinden fahiş gelirler elde etmek ve onların emeğini sömürmek değilmidir.
Kanunlar var bunları düzenleyen. Ama nerede.
Benim kafam iyice karıştı........