Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Yıla veda

Her yeni yıla giriş arifesinde insanlar da bir umut, bir heyecan oluşur. Gelmekte olan yeni yıl için planlar, hayaller, hedefler belirlenir. Sanki herşeyi hazırlamış gibi o anı bekler herkes, geri sayım anını.... Ve başlar! Sevdikleriniz varsa yanınızda çoşku ile hep bir ağızdan ya da yalnızsanız kimseye duyurmadan umutla umutsuzluk arasında mırıldanarak sayarsınız ondan geriye doğru... Sıfır geldiğinde daha büyük bir çoşku kopar içnizde. Yalnız olsanızda olmasanız da içten içe bir gülümse doğar yüzünüze çünkü artık geçmiş olmuştur tüm yaşananlar... tatlı hatıralar anılar sayfasına eklenirken, üzücü dakikalar unutulmaya mahkum terk edilir bir köşeye.. 

Evet, bu yıla böyle başlamıştık sanırım. Planlar, hayaller ve hedeflerle... Yeni yeni umutlar ve dileklerle... Şimdi o -yeni yıldan- geriye tatil dönemi kaldı ve eğitim öğretim dönemi benim için bitti. Belki bir çok hayalim yarım kaldı. Belki de bir çok kötü anım da tatlı süprizlerim oldu. Ama şimdi o eğitim öğretim yılı son buldu.. 

Evde arkadaşlarım toplanırken içime doğan satırlar..... 

Askıların yere çat çat düşüsü.... Meğer ne kadar da acı vericiymiş. Daha dün girmiştim şu kapıdan saçları örgülü, yüreği pır pır ve acemi-ürkek adımlarla... Şİmdiyse elimde bavulumla geriye dönüp veda etme vakti geldi. 

Hiç yaşadınız mı zamanında çıkıp gittiğiniz bir yere girdiğinizde o boş mekanın dile gelip renklendiğini.... seslerin çoğaldığını... adımların sıklaştığını... ve kendinizi bir an anılarınızla o dakikaları yaşarken bulduğunuz oldu mu?? 

Dokunduğunuz eşya sanki o an can bulur ve birinci ağızdan anlatır size o zaman yaşananları... 

Ders çalıştığın aslında çalışma niyeti ile oturduğun ama üzerinde tüm sırlarını döktüğün kalemini ağırlayan masan... Misafir geldiğinde bir koşu heyecanla kapıp geldiğinde ve herkes odasına çekildikten sonra orta mahzun kalan ve yine düşürmesi sana düşen sandalyen... Hergün düzeltiyor olsan da nasıl dağıldığını bir türlü anlayamadığın ama evde ki en büyük uğraşın olan dolabın... Ve her günün sonunda yorgun bedenini bıraktığın, bazı geceler gözyaşlarınla ıslattığın ve kimi zaman sevinç kahkahalarını bastırdığıni geceler boyu yalnızlığına paylaşan yatağın... İşte hepsi bu kadar. Sana ait, sana has. Sayılarına nisbeten o kadar çoktur ki yaşadıklarınız. Sanki tüm evi doldurmaya yetiiyor o dakikalar.... 

Her eşyayı bavula koyuşunda ayrı bir hüzün sarar ruhunu. Tek tek film şeridi gibi geçer gözünün önünden tüm yaşananlar. Ve sonra güçlükle kapatırsın anılarını o karanlık yere... 

Şanslıysanız evde kimse yokken çıkmak en iyisidir. Cansız oldukları halde bile vedası ağır gelirken içinde yaşayıp anılarını paylaştığın kişileri son bir defa görmek, hele de o evden çıkarken görmek daha da bi zor gelir insana o an. İŞte o an gitmez ayaklarınız kapıya. Dayanamaz elleriniz o eve son defa kilit vurmaya.. 

Keşke herşey o evde bitseydi dersiniz sokağa çıktığınızda... Kİm bilir o neler saklamıştır taşlı yollarına, kaldırımlarına... Mahalle çıkışına gelince arkanı dönüp baktığında " bu kadar güzel miydi burası" diye içinden geçireceksindir eminim. çünkü son defa uğurluyordur o gün seni yaşadığın yer.... 

Kİm bilir, belki bir gün yeniden buluşur bu sesler aynı çatı altında.... 

 
Toplam blog
: 35
: 225
Kayıt tarihi
: 21.05.11
 
 

Henüz hayatının "öğrenme" aşamasında olmakla birlikte  yıllardır yazmak ve yazdıklarımı paylaşmak..