Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Haziran '07

 
Kategori
Siyaset
 

Yobazlık

Yobazlık
 

Yobazlık, üç şekilde ifade ediliyor. Birincisi, “dinde bağnazlıgı aşırılığa vardıran, bşskalarına baskı yapmaya yönelen kimse”. İkincisi de “bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse” diye ifade ediliyor. Üçüncü tanımda ise “kaba saba, incesiz” kimselere yobaz denildiği belirtiliyor. Haliyle bu üç tariften birisine göre yapılan davranışlar yobazlık olarak ifade ediliyor.(KORAY ÇAM)

İnsanın daha iyiye ve daha güzele doğru kanat açmasından rahatsız olan bir şuuraltının ürünüdür. Yobazlık ‘‘daha iyi’’nin olabileceğini asla kabul etmez. Yeni ufuklara yükselme yerine hep aynı çukurda çakılıp kalma ve o çukurun dışında kalanları yetersiz veya ‘‘zararlı’’ ilan etme tutkusu, yobazlığın bir tür ‘‘alameti farika’’sıdır. Yerleştiği çukurun dışında dünya kabul etmemek, yobazlığın dini-imanıdır. Durmadan yürümek ve sürekli değişmek, varoluşun omurgası olduğu için, yobazlık, hayata ve insana kurulmuş pusuların en zararlısıdır. (Y.NURİ.ÖZTÜRK)

Yobaz kelimesi sadece bir kesime hitap etmemelidir çünkü; sallasan yobaza değer, entellektüelim diye geçinen yobazlar, marjinaller, ateistler, solcular, çağdaş yobazlar vb. ile doludur etraf... beyinde çözülmesi gereken bi hadisedir, kendine göre etrafındaki insanlarla, konuşmadan, dinlemeden, anlayacak kapasitesi olmamasına rağmen anlamaya bile çalışmadan "yobaz" yaftası yapıştıran insanlar da asıl yobazlar, gericiler, kaz kafalılardır...

kelime anlamı olarak öncelikle "kaba saba, incelikten yoksun" anlamında bir kelime olmasıyla birlikte "bir inanca dışarıyla etkileşime kapanacak şekilde kendisini kaptırmış kişi" anlamına da gelir bu bağlamda, satanistler, depdebeciler, post-nihilistler bile "yobaz" olabilir... dikkat etmek lazımdır. (ekşisözlük)


Geçen gün Vatan gazetesinde Tuğçe Baran' "kaşınan yaralar ve kompleksler" başlıklı yazısını okuduğumda farklı çelişkiler yaşadım hem güldüm, hem ağlayacak bir hal aldım , hem kızdım hem üzüldüm isterseniz sayın BARAN'ın yazısın aynen yazayım

"Zır kapı. Biri kız biri erkek iki genç:"Biz Atatürkçü Düşünce Derneği'nden
geliyoruz. Atatürk düşmanlarına karşı mücadele ediyoruz. Bütün
Atatürkçüler'i ayağa kaldırıyoruz. Şu kitap neler yapmamız gerektiğine karşı
bir rehber kitap. Almak ister misiniz?"

Süper bir zamanlamaları vardı. Tam da şu "bizim" laikler neden bu kadar
haşin ve de alıngan mevzuunun ikinci bölümünü yazmaya hazırlanıyordum..

Fazla uzatmak istemedim "Hayır" dedim "teşekkür ederim."

" Niye?" dedi kız. "GERİCİ misiniz?"

O yeee.. Kitabı aldın "ilericisin", kitabı almadın "gericisin"! "Evet" dedim
"gericiyim. Saltanat geri gelsin istiyorum. Hatta hilafet de gelsin"

"İnanmıyorum" dedi çok bilmiş ADD kızımız.

"Neden" dedim.

"Tipiniz öyle göstermiyor."

Üzerimde askılı bluz vardı.

Bir çift bluz "askısı"mıydı benim bütün referansım? Askı var tamam, askı yok
gerici. "Ah" dedim. " Yobaz dediklerine karşı mücadele verirken ne kadar
yobaz olduğunun farkında mısınız?" Sinirlenip gittiler..."

Sorum hâlâ geçerli: Kim daha az şekilci? Kim daha az muhafazakar? Kim daha
az dogmatik?

............

Yazımı merhum şairimiz N.F.KISAKÜREK'in bir sözünü aklımda kaldığı kadarıyla yazarak bitireyim.

"iki tarafın yobazlarıda aynıdır aslında, tek farkları kıyafetleri"dir.


resim:internet

 
Toplam blog
: 25
: 6435
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

İstanbul'da yaşıyorum, iktisat mezunuyum. Evliyim, 1 kızım,1 oğlum  var.... Siyaset, ekonomi ve s..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara