Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yok dedi yok, ben seninle bir ömüre evet diyemem.

Yok dedi yok, ben seninle bir ömüre evet diyemem.
 

Durdu kadın, bir an aklına geleni söylemek istedi, ama başaramadı, yanındaki adamın esmer yüzüne baktı kısacık gözünün ucundan, hayır dedi içinden hayır nasıl derim. Usulcacık ilerledi, saçları önüne düşmüştü yine, geri attı sağ eliyle. Diğer elinde çantası. Önce yürüsem mi diye düşündü vazgeçti..Hayır dedi iç sesi, bu kaçıncı defadır buluşmamız, kaçıncı defadır maviyi, kızıla katışımız, daldı mahsun gözleri grileşen denize..

Adam önüne bakıyordu o da bir şeyin hesabındaydı ince ince, gözleri ayaklarının dibindeki çakıl taşlarında takılı kalmış kadının bakışlarını görememişti. Biliyordu ki bu sessizlik her zamanki gibi değildi, kavgalara gebe olan sessizlikten çok uzaktı bu seferki..Biliyorduki önceki yalanlarına hep kılıf uydurmuş bir türlü sıyırmıştı, önceki sessizliklerinde; aman diyordu adam, başlasada bitse..Ama ya şimdi diyemiyordu işte, biliyordu bugün farklıydı sevdiceği..artık senelerin yaşanmışlıklarını almıştı üstüne..tanımıştı kara gözlüsünü. Bekliyordu, neydi çakıl taşlarının üstünde dikilip durduran şey? sorsa mıydı acaba.. “Korkunun ecele faydası yoktur oğul” derdi de ninesi, güler geçerdi, nerden bilebilirdi ki o zamanlar, sevdiği kadının önünde bu sözün aklına geleceğini. Gelmişti işte. Denizin hışırtısı akşamın kızıllığına eşlik ederken. Bunları düşündü adam. Aslında hayır dedi ne var ki düşünecek. hiçbir şey, o beni seviyor ben onu, ama uslu duramıyordu ki, kayıtsız kalamıyordu ki. O da farkındaydı yakışıklılığının, bunun tadını çıkarmanın peşine düşmüştü yıllardır. Hiçbir zaman ardına bakmamıştı, uyandığı dağınık yataklardan. Yüreğinin penceresinden çok, cinselliğinin penceresinden bakmıştı kadın kısmına.

Bulmuştu da kara gözlüsünü, o an zınk diye sevdiğini anlamış, sevmek bu demek ki demişti. O an karar vermişti, ömür geçirilecek kadın diye, ikna edene kadar asla ve asla bakmamıştı bir başka kadına. Ama duramamış, lanet olsun ki yine gitmişti dağınık yataklara, sevdiceğine söylediği yalanlara katık etmişti, günü birlik azgın sevişmelerini. Pişmanlık gözyaşları eşlik etmiş yeminlere…

Bu kez, ne oldu diyemiyordu sevdiceğine ki onu sevdi seveli, sevdiceğim derdi, gülümsedi belli belirsiz.. Son kavgadan beri bırakmıştı adam, başka başka kadınları, her şeyi, yeterdi artık, kirlenilmişliklerin önüne set koymuştu. Sırf bu yüzden emindi, kavga sessizliği değildi bu sessizlik. Aynen bunları düşünmüştü adam, biraz sonra ne olacağını kestirememenin düşüncesiyle bir kez daha baktı. Kızıllık, ikisini gölge yapmıştı uzaktan bakanlara..

Ve kadın, karanlıkta buldu konuşma cesaretini, serinliğe karıştı sesi, yok dedi yok, ben seninle bir ömüre evet diyemem. Biliyorum ki her yemin bir dahaki yalana kadar tutuldu sende.. Daha ilk yalanında dur demeliydim, ne yazık ki kredi açtım her defasında, zaafıma yenilerek, fakat biliyorum ki bugün kazanan ben, yarın, kaybeden tarafında olacağım. Bundan o kadar eminim ki, tıpkı beni ne kadar çok sevdiğini bildiğim kadar. Bir çırpıda söylemişti işte, sustu, nefes aldı serinlikten.

Adam baktı öyle, öylece kalakaldı, nasıl çıkmıştı kehaneti. Ama bu kadar öldürücü, kahredici beklememiş, hazırlıksız yakalanmıştı, kulaklarını yokladı biran neler duydum diye, duymuştu bal gibi de duymuştu. Öncekiler gibi değildi bu kez, hem dili hem yüreği sustu adamın. Kadın eğer bakarsa, adamın karanlıkta kalmış sessiz yüzüne, aldığı kararın ardında kalamayabilir, bir söz daha söylerse gidemeyebilirdi, yürüdü gitti genç adamın önünden. Denizin hışırtısı biraz daha artmıştı belli..Ama omzundan bir şeyler hafiflemişmiydi ona mı öyle geliyordu anlayamadı, yürürken onu düşünüyordu, ardında kalan sülieti hatırlayarak…

Sonra geldi bana anlattı yaşadıklarını, kustu içindeki zehiri, beraber içtiğimiz diğer zehir-sigara eşliğinde...

Yaşanmışlıkları silmek zordur, ne yapsakta ne etsek ayları yıllara eklediğimiz sevdalara hiç düşmeden mi yaşasak?

Kolay yazmak, hikaye gibi okuyana, ya yaşayan?

Vesselam, yaşamak yada yaşamamak....hayat, hepsi bu...

Resim:www.devinart sitesi.

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..