- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yoklama kaçağı olmuşum, haberim yok !!!
Bu aralar herkes birbirini yemekte, kan gövdeyi götürmekte; siyaset, ekonomi, savaş konusundaki uzmanlarımız ve de uzman olmayanlarımız, medya da boy göstermekte.
İşte ben de bu yüzden bu hafta, tüm bunlardan biraz uzaklaşıp, gündem dışı ; özellikle insana dair, sıcacık, samimi bir yazı paylaşmak istedim sizlerle….
Bir süredir vaktim olmuyordu, bu Çarşamba Pazara gideyim dedim. Hani şu Karşıyaka’nın meşhur Bostanlı Pazarına. Önce sahilde yürürüm ardından pazardan zeytinimi peynirimi alırım, bir de yeni sürgün filiz ısırgan otu buldum mu tamam.
Bu niyetle çıktım yola.. Öyle, pazarın keyfini çıkara çıkara geziyorum. Baktım kızım diye sesleniyor benim şifalı otlarımı satan ablam .
-- Kızım bak bir demet kaldı ısırgan. Yeni filiz, tam senlik .
-- Tamam geliyorum abla ayır sen bana onu, şu peynir, zeytini halledip geliyorum.
--.Sonra alırsın onları gel kalmaz bu demet, tek kaldı.
Baktım ısrarda, iyi dedim önce bunu alalım. Isırganı alırken bir de fırça yedim tabii.
-- Niye geç kaldın bu kadar kalmadı işte bitti hepsi, kalakala sana bir demet kaldı dedi.. Haftaya erken gel ısırganların tam zamanı, turp otu da getirivericem radika da.. Seversin sen ..
--Tamam abla haftaya ayır sen bana hepsinden, ben olmazsam annem alır dedim.
Eğildi kulağıma, FBI ajanları gibi sessizce, hani filmlerde olur ya..
-- Ne o göreve mi gidivericen gene.
-- Ha dedim.. Göreve gidivericem gene..
--Dikkat et emi, kadın başınla töbe töbe..
--Ben de eğildim kulağına ; tamam tamam merak etme dedim. Ciddi bir tavırla.
--- Dur okuyuverem sana dedi. Okudu, üfledi. Bu arada kocasıyla oğlu hem müşteriye satış yapmakta hem de ne olduğunu anlamaya çalışmakta.. Sonra annemle konuşunca, konuyu öğrendim tabii. Geçen hafta karşı tarafta Hatay’da işim vardı. İzmir’in semtlerinden biridir Hatay. Annem Pazar’da abladan alışveriş yaparken, beni sormuş; ‘’ nerde benim üzüm gözlü 2 haftadır yok’’ demiş. Annem de Hatay’da görevde demiş. Abla, bunu bizim semt Hatay değil, bildiğimiz Antakya/Hatay anlamış. Yıllardır ondan Radika, Isırgan ve benzeri şifalı otlar alırım. Görüntüsüyle, şivesiyle tam o tonton Ege köylülerimizden biri. Bostanlı pazarının bir özelliği de budur. Köylüsü ve doğal ürünü çok olur. Ablamız beni, Televizyonda çalıştığım dönemlerden beri tanır. Annem Hatay değince tabii., o Antakya sanıp, oralarda karışık ya ; habere gittim zannetmiş, almış mı bunu bir telaş.. 2 Haftadır dua edermiş bana. Allah razı olsun.. Pazar maceram bu kadar değil tabii. Tontonumla vedalaşıp, haftaya sözleşip, zeytincime geçtim..
-- Neredesin be abla yoktun 2 haftadır, hayırdır sende mi grib oldun ? Dedi.
-- Yok değildim işim vardı gelemedim dedim.
-- Bak marketten almıyorsun demi bozulurum valla.. Aha zeytinin doğalı, hası ben de. Keçi peyniri de geldi ister misin?
-- Dur dedim dur, alacağım hepsinden ..
Kırma zeytin, keçi peyniri, Ayvalık sele derken, baktım çaycı geldi; bana da ikram ettiler. Almasam ayıp, alsam bir türlü.. Demli mi demli. Şimdi, buldun da bunuyorsun iç hadi daha ne istiyorsun diyeceksiniz. İyide ben çay içmem. Yani anca kendim demleyeceğim ya da iyi yapan biri olacak da hani ilk bardak tavşan kanı; cam bardağa baktın mı arkası görünür. Hah işte anca o zaman. Yapacak bir şey yok ama aldım mecburi, oturdum tabureye.. Daha ilk yudumda of ki of tam demli, bitmesine var yirmi yudum. Yandık… Ama ne öğrendim bugün çayla ilgili biliyor musunuz.? Tıpkı kahvede olduğu gibi; ‘’kahve bahane’’ deriz ya, ‘’ bir de bir kahvenin kırk yıl hatırı’’.; meğer çayda da öyleymiş. Aldıklarım paketlenirken, bu arada öyle sıcak bir sohbet vardı ki ,ben içip bitirmişim çayımı.. Demli çayın burukluğu da yok ağzımda. Meğer çayı da kimle içtiğin, içerken de ne sohbet ettiğin önemliymiş. Ben bunu unutalı çok olmuş. Alışveriş tamam, ödeme de tamam, çayda bitti.
-- Sağ olun dedim çay için. Hadi hayırlı işler.
-- Lafı mı olur abla, çay işte birlikte içilince daha güzel oluyor. Bu arada ayrılırken ekledi ; haftaya uğra mutlaka annem de sordu seni.
-- Tamam, tamam uğrarım, selam söyle anneye..
Mandıracı aile bunlar, Zeytinlikleri de var. Ailece çalışırlar, anneleri de gelir pazara bazen. O geldi mi hepsi sıraya dizilir. Hani derler ya tam Osmanlı kadını, aynen öyle.. Pazara çıkmak pazardan alışveriş yapmak iyidir, hele gerçek Pazarsa gittiğiniz. Bir de köylüsü çoksa tadından yenmez o Pazar alış verişi.
Çok keyifliydi, çünkü ; samimiyetleri, samimiydi.
Bir de 2 haftadır ‘’Yoklama kaçağı olmuşum meğer haberim yok’’..
Ha bu arada bugün, ilk defa bizim Karadenizli mahalle fırıncısını aldattım, aramızda kalsın.. Pazarda doğal Salihli ekmeği vardı dayanamadım.
Pişman mıyım? Hayır.
Bir daha yapar mıyım? Hafta da bir evet…
Kusura bakma Ahmet ağabi, valla çok güzel ekmek...