Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '08

 
Kategori
Futbol
 

Yolumuz açık olsun

Yolumuz açık olsun
 

Adet haline gelmiştir misafir takımın bir gün öncesinden maça ev sahipliği yapacak olan statta antrenman yapması. Maçta neler yapılması gerektiğinin konuşmaları dışında, stat zemini keşfedilir aynı zamanda bu son antrenmanda.

Oyuncular antrenman yaparken, kulüp yöneticileri de kenardan meraklı gözlerle takip ederler son çalışmayı. Sıkça rastlanır ekranlarda bu tür karelere. Daha önce çimlerin kokusunu ciğerlerine çeken bir rakip asbaşkan görmediyseniz, o halde buyurun Saracoğlu’na.

Bahsi geçen asbaşkanı, lacivert yürekler bir yerden ısırır. Ve tam üzerine basılıp doğru tahminler yapılır. O asbaşkan Zoran Mirkovic’ten başkası değildir. Hani 2000’li yıllarda 6” numaralı formamızı terleten şu bizim yanağı benli Zoran Mirkovic. Keskin bıçak bakışlarından hissetmek hiç de zor olmaz kanaryasına olan yılların özlemini. Böylesine özlerken kolay olmasa gerek rakip olmak.

Yanağı benli asbaşkan kanaryasını özlerde, kanarya boş durur mu? Tabi ki ait olduğu yere, şampiyonların ligine kanat çırpmayı özler. Özlemek mi başarmanın yarısıydı, yoksa inanmak mı? Uefa’nın bu entel sorusuna, en sağlıklı cevabı Partizan’ı özlenen futbollarıyla yenen oyuncularımız verdiler Çarşamba akşamı.

Okçu, ok atmak yerine, gol attırmayı ve tribünleri coşturmayı tercih etmişti bu maç. Mabedin dört bir tarafına gerdirilen dartların kaşıntıları da bu yüzden zaten.

Dakikalar 27’yi fısıldarken, ilk golün projesini çizdi okçu, bir mimar edasıyla. Kaptanından aldığı pası; Semih’e asist yapsın diye uzatıverdi Uğur’a. İkinci golde de, mimarların olmazsa olmazları haline gelen T cetveliyle ölçüp biçti meşin yuvarlağı. Adres belliydi, Gaziantep’te formamız altında 200’üncü maçına çıkan Kaptan Alex’in kafası… Bu golün dakikasını da 58 rakamı üstlendi büyük bir gururla.

Bitime 14 dakika kala rakibin frikik golü soğuk duş etkisi yapmış olsa da biz tribündeki yürek işçilerine, biliyorduk ki bu piyango golünün devamı gelseydi bile, dönen dönsün, kanaryam dönmezdi şampiyonlar ligi yolundan.

Dönende yok değildi hani bu kutsal yoldan. Süper ligin tepesini kaptırdığımız ezeli rakibimiz, Uefa’nın ülkelere dağıttığı pazarlama parası olan 10 milyon eurodaki payını bize kaptırmış oldu yolundan dönerek.

İki takım düşünün. Biri kendi ligini şampiyon tamamlıyor. Tek ön elemeyi dahi geçemeyip, Avrupa yolculuğuna, alt yoldan, yani Uefa kupasından devam etmek zorunda kalıyorsa. Diğeri ise, şampiyonluğu gerek illegal yollarla, gerekse kendi sorumsuzluğundan kaybederek ligi ikinci sırada bitirmesine rağmen, hiçbir şey olmamışçasına şampiyonlar ligine çift ön eleme oynayıp elini kolunu sallayarak girebiliyorsa, bu kulüp yapısının ne denli sağlam olduğunu göstermez mi?

Yazının finalini şampiyonlar ligindeki yepyeni rakiplerimizden söz ederek yapayım. Geçen yıl dahil, bundan önceki katılımlarımızda hep 4’üncü torbadan girebilirdik kuralara. Bu da daha önce zaten şekillenmiş grupların birinde kontenjan takımı olmamıza neden olurdu. Oysa bu yıl Olympiakos ve Schalke’nin erken vedalarından dolayı 3’üncü torbaya terfi ettik ve kontenjan takımı sıfatından kurtulduk.

Arsenal, Porto ve D. Kiev ile birlikte G grubunu oluşturmaktayız. Çeyrek finalin üzerine, bir tuğla daha koyman dileklerimizle kanaryam. Yolumuz açık olsun.

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..