Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Yolun kesiştiği yerdeydiler

Yolun kesiştiği yerdeydiler
 

Simone Signoret


Siz biliyor muydunuz Nazım’ın , Simone’nin, Yves’in 1958 yılında Çekoslavak-ya’nın başkenti Prag’ta, yabancı sanatçıların uğrak yeri olan Ankron Oteli’nde ilk ve son kez görüştüklerini? Ben bilmiyordum, öğrendim. Hem de ne keyif ne keyif... İlk ve son kez... Ne şairane... İlk ve son kez... Of of of... 

Nerden mi öğrendim. Orhan Karaveli’nin Tanıdığım Nazım Hikmet Kitabından. Sayfa yirmisekizden. Ay Ay Ay.... 

Sonra daldım rüyalara... 

Onlar o gün yolun kesiştiği yerdeydiler. 

Üçü yan yana Ankron Oteli’nin lobisinde ne konuştular? Nazım Simone’nin gözlerinin içine nasıl baktı acaba...? Ne düşündü, ne hissetti...? Şiir okudu mu onlara en sevdiklerinden...? Simone avuçlarının içine alıp Nazım’ın elini, buğulu gözleriyle bir şeyler söyledi mi kocaman şaire...? Birbirlerini davet ettiler mi ”memleket” lerine...? Nazım’ın aklına düştü mü hiç Piraye, Münevver, Vera...? Ya da öleceği hem de ” KALP” krizinden...? Yves’in sırtına vurup bir güzel ”Aşk”tan söz ettiler mi...? Bilinmez... hem de hiç bilinmez.... 

On yıl sonra – Nazım öldükten de beş yıl sonra – 1968’de, Ruslar Prag’ı işgal ettiklerinde, Fransız Komünist Partisi üyesi Simone ve Yves, ” parti yirmi dört saatte işgali protesto etmezse intihar edeceklerini duyurduklarında ” Nazım akıllarında mıydı acaba? El ele tutuşmuşlar mıydı? Tutuştularsa Nazım’ın eli de avuçlarının içinde miydi? Bilinmez. Bilinmez de böyle düşünüp de kahrolunmaz mı... 

Ey Prag, güzel Prag, sen rastlantı olamazsın, olamazsın... 

Sen yolun kesiştiği yerdesin, yerdesin... 

Simone ve Yves, 1977’deAbidin Dino’ya Nazım’ın yetmiş beşinci doğom yıldönimü anısına birlikte yazdıkları imzalı şu mektubu verir: 

” Sevgili Nazım 

Ölmediğine göre, daha nice yıllara! Mademki yaşıyorsun ’doğum’ yıldönümün kutlu olsun. Ozanlar ölmez! Seni tanıyanlar için de sen ölmedin. Bizim gibi, seninle yalnızca unutulmaz birkaç saat geçirebilenler için bile sen ölmedin, yaşıyorsun! 

Yaşıyorsun, çünkü, güzel, yiğit ve hoş bir insandın.  

Şimdi işitiyor musunuz Yves Montand’ın o güzel sesinden Nazım’ın ”Denizlerin En Güzeli” ve ”Akrep Gibisin Kardeşim” şiirlerini Fransızca nağmelerden... 

İşitiyor musunuz.... plak dönüyor....dönüyor...dönüyor...Sesi taaaa elli sekizden bana geliyor, size gidiyor... işitiyor musunuz offff.... 

Onlar ”...çünkü güzel, yiğit ve hoş insan-lardı.” 

Biri güzel’di... 

Biri hoş’tu... 

Biri yiğit’ti... 

Ve onlar yolun kesiştiği doğru yerde buluşan insanlardı. 

Ercan Çelik 

22 Nisan 2011 

 
Toplam blog
: 4
: 1750
Kayıt tarihi
: 12.04.11
 
 

62 doğumlu... Yeniden yazılabilir bir "HAKKIMDA"sı var Bundan öncekiler HAKKINDA yazılanlar. Zonguld..