Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '11

 
Kategori
Seçim
 

YSK'nın 'veto' kararı

YSK'nın 'veto' kararı
 

Seçimlere yaklaşılırken Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) adaylara yönelik yasalar gereği aldığı kararlar içte ve dışta ses getirmeye başladı. ÖDP’nin 41 ildeki aday listesinin tamamı “askerlik belgesindeki eksiklik” nedeni ile YSK tarafından “veto” yedi. 

Adayları veto yiyen partilerden bir diğeri ise BDP oldu. Veto gerekçesinde ise adayların daha önce kesinleşmiş olan “mahkûmiyetleri” gösterildi. 

YSK ne yaptı? 

12 Haziran’da yapılacak seçimlerde mecliste “Türk Milleti” adına görev yapacak olan milletvekillerinin yasalara ve evrensel “hukuk” kurallarına uygun olarak sorunsuz bir şekilde görev yapmaları için uygun olmayanları ayıkladı. 

Olay bu. 

Meseleyi anlamak istemeyenlere sormak lazım, YSK’nın nasıl bir karar vermesini beklerdiniz? 

Mevcut yasalara göre mahkûm olmuş birinin mecliste yasa çıkarmasını ve millet adına karar vermesini düşünmek ne derece doğrudur? 

Misal toplumsal olayların durdurulması için görevli bir polis memuruna görevi başında tokat atan birinin mecliste alınacak kararlara katılması millet vicdanında olumlu karşılanabilecek mi? 

Veto sonrası yaptığı açıklamada “…alsınlar meclislerini ne yapıyorlarsa yapsınlar. Allah bu millete savaşı göstermesin. Ondan sonra da ‘biz nerede yanlış yaptık’ diye düşüneceklerse, bugünü unutmasınlar” açıklamasını yapan İstanbul adayı Sırrı Süreyya önder’in bu açıklamasını nasıl değerlendirmeli? 

YSK’nın kararı sonrasında çeşitli illerde yapılan protesto gösterilerine hep birlikte şahit oluyoruz. 

Polise ve işyerlerine taş ve Molotof atılmaya başlandı. İş yerleri ateşe verildi. Ara sokaklarda barikat kurarak park halindeki araçlara saldırıldı. Vitrinlerinde Türk bayrağı bulunan işyerlerine ve banka şubelerine molotofkokteyli atıldı… 

Bayrağı neden taşlıyorsun? 

Sen önce bunun hesabını ver taşlamanın gerekçesini anlat, açıkla. 

Bir milletin bağımsızlığının sembolü olan bayrağı taşlarsan, asılı bulunduğu yerde indirmeye kalkarsan bu hoş görülebilir mi? 

Şimdi sormak lazım. 

YSK’nın verdiği karar hoşuna gitmeyenler bunları mı yapmalı yoksa hukukun gereği ne ise onu mu yapmalı? 

Yaptıkları bu kaçıncı olay? 

Yüzlerine taktıkları maskelerle ortalığı savaş alanına çeviren, belediye otobüslerini ateşe verip günahsız insanları diri diri yakan bu zihniyeti insan olan onaylayabilir mi? 

Varsa bir hata bir yanlışlık karar veren merciye itirazını yap. Hukuk çerçevesinde çare ara. Ortalığı savaş alanına çevirerek sonuç alamazsın. 

Derebeylik dönemi tarihe karışalı çok oluyor. 

Kaba kuvvet ile bir yere varılamayacağını artık öğrenmelisiniz. 

BDP’nin Batman milletvekili Bengi Yıldız “devleti yönetenlerin Kürtlere savaş ilan ettiğini” savunarak, “Kürtlerde bunun karşılığını verecektir. Bu milletvekillerini dağa taşıma operasyonudur” diyerek kendilerinin olmadığı bir seçimde, AKP dâhil hiçbir siyasi partiyi “seçime sokmayacaklarını” belirtirken, bir gazetecinin “Ne yapacaksınız?” sorusuna, “sonucu çok kötü olur, buradan söylemek istemiyorum, ama hiçbir şekilde siyaset yapamazlar” cevabını veriyor. 

Bengi Yıldız’ın bu yaklaşımı doğru mudur? 

Esasında milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmayanları meclise sokmakta ısrar edilmesi sorun yaratmayacak mıdır? 

Biz istediğimiz adayları, seçilme yeterliliğine sahip olmasalar dahi aday gösterebiliriz. Siz itiraz etmeyeceksiniz. Ederseniz “sonucu kötü olur” diyeceksiniz. Yasalara kafa tutacaksınız. Ortalığı birbirine katacaksınız. 

Olmaz böyle şey. Varsa bir hukuksuzluk yasalar vardır. İtirazını yasalar çerçevesinde yapacaksın. 

Burası bir hukuk devletidir. 

Onca haksızlığa uğrayanlar zindanlarda çile dolduruyor. Ama hiç biri de çıkıp şunu yaparız bunu yaparız demiyor. Yasalar ve hukuk içerisinde hakkını arıyor. 

VE BİZİM SOKAK 

Güneşin sıcaklığını hissetmezsek de mevsim süratle şekil değiştirmekte. Oyun alanları iyice kısıtlanmış çocuklar artık sokaklarda. Yeter ki hava yağışlı olmasın. Soğuğa ve az da olsa ayaza aldıran yok artık. 

Apartmanın önünde göstermelik gibi duran ağaçların dalları güzelleşmeye başladı. Tomurcuklar patladı. Toprak kadim dostu çiçeklerle buluşmanın heyecanını yaşıyor. 

Serçeler balkonlardan uzaklaştılar çoktan. Kanat çırpışları bile şen şakrak artık. Kumruların kanat çırpışları daha canlı. Daha özgür. 

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..