- Kategori
- Siyaset
Yumurtalı İllegal Örgüt

YUMURTALI İLLEGAL ÖRGÜT
Son günlerde yurdumuzda ve özellikle Avrupa’da öğrenci olayları çok hızlı bir şekilde gündeme oturdu.
İngiltere’de “öğrenim harçlarına yapılacak zammı protesto eden öğrenciler günlerdir gösteri ve eylemlerle protestolarını sürdürmeye devam etmektedir.
Türkiye’de ise geçen hafta Başbakan Erdoğan’ın Üniversite rektörleri ile yapacağı toplantıyı protesto etmek amacıyla toplanan öğrencilere emniyet güçlerimiz tarafından “aşırı güç” kullanılarak bertaraf edilmeye çalışılmış, müdahale esnasında biber gazı ve coplu saldırılar ise eleştirilere neden olmuştur.
Üniversite öğrencilerine polisin İstanbul’da çeşitli merkezlerde yaptığı müdahale sonucu bir çok öğrenci yaralanmış, göz altına alınmış, hatta bir kız öğrencimiz ise yapılan müdahale esnasında iki aylık bebeğini kaybetmiştir.
İstanbul’daki müdahale sonrası birçok tartışma da gündeme gelmiş, muhalefet ve çeşitli sivil toplum örgütleri öğrencilere yapılan bu saldırının “insafsızlık ve polis devletinin zorbalığı olarak” nitelendirilmiştir.
Bu olay sonrası A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinde meydana gelen “protesto olayı” ise tüm dikkatleri üzerine çekmiştir.
SBF düzenlenen panele davet edilen AKP Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu Ve CHP Genel Sekreteri Anayasa Profesörü Süheyl Batum panel salonuna girdiklerinde protestolarla karşılanmış, Süheyl Batum konuşturulmamış, Kürsüye çıkan Burhan Kuzu ise yumurta saldırısına uğrayarak salonu terk etmek zorunda kalmıştır.
Yumurtalı sonrası ise muhalefetle iktidar birbirine girmiştir. Suçlamalar birbiri ardına gündeme gelmiştir.
Yumurta saldırısına muhatap olan Kuzu SBF dekanını suçlayarak: “Senin gibi dekanlığı babam da yapar, derhal istifa et” çağrısında bulunmuştur.
Başbakan Erdoğan ise son olaylarla ilgili en ağır ithamda bulunarak bu öğrencilerin “illegal örgüt üyesi” olduklarını söylemiştir.
Yani Sayın Başbakan Öğrencilerin protesto gösterileri esnasında “orantısız güç kullanan, öğrenciyi coplayan, biber gazı sıkan ve hamile bir öğrencinin çocuğunun düşmesine neden olan olayları araştırtacağı yerde, işin kolayını seçerek öğrekçilerimizi illegal örgüt üyesi ilan etmesi düşündürücüdür.
Yine sayın Başbakan öğrencileri dinlemek, sorunlarını anlamak yerine, öğrencileri “marjinal örgüt” ilan ederek; “bu marjinal örgütlerle medya ve muhalefetin birlikte hareket ettiğini, bunlarla da seçim kazanamayacaklarını” dile getirmesi ise sayın Başbakanın olaylara bakışının ne olduğunu çok da güzel anlatmaktadır.
Demokrasiye inana, demokrasiyi içine sindiren ülkelerde tabiidir ki kırıp dökmeden ve yasalara uygun olarak haklarını savunabilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri bir takım eylem ve protestolarda bulunabileceklerdir. Bu tür eylemler zaten demokrasinin gereğidir.
Ancak, siz hem öğrencileri, temsilcilerini muhatap alıp dinlemiyorsanız, aksine öğrencinin üzerine coplarla, biber gazıyla orantısız güç kullanarak yürüyorsanız, öğrenci olaylarını daha da karmaşık bir hale getirir, Sayın Bahçeli’nin de vurguladığı gibi 68 olaylarını bu ülkeye yeniden yaşatırsınız.
"Türkiye sosyal şiddet, anarşi ve terör olaylarıyla uzun yıllardır karşı karşıya. Öğrencilerin veya yüksek öğrenim gençlerinin örgütlenmelerini, siyasi, sosyal ve ekonomik olaylara bakışlarını veya kendi sorunlarının çözümü konusundaki ifadelerini yasalar içerisinde eylem yaparak anlatmaları halinde bunu makul karşılamakta fayda var" diyen Bahçeli, öğrencilerin siyasetten uzak kalamayacağını, sosyal olaylara karşı yorumlarını dışlamanın da bir anlamı olmayacağını ifade etmiştir. Bahçelinin bu uyarısına mutlaka kulak verilmelidir. Erdoğan’ın tutumunu da eleştiren Bahçeli, "Rektörlerle yapılmış olan bir toplantıda eğer bir avuç genç kesim herhangi bir sorunlarını ifade etmek için oraya gelmiş iseler veya bu amacın dışında yönlendirilerek gönderilmiş olsalar dahi Sayın Başbakan'ın geçmişteki tecrübeler ışığında bunlardan birkaç temsilciyi alarak görüşme eğilimi zannediyorum birçok şeyin önünü kesebilirdi. Ama çok daha sert ifadeler, o ifadeler ışığında onun emniyet güçlerine yansıması, o yansımanın öğrenci üzerine şiddete yönelik olarak yansıması bugün gene Türkiye'yi 68'li yıllara taşıyan korku ve endişeye sürüklemektedir" uyarısında bulundu
Sayın Bahçeli’nin uyarılarının temelinde geçmişin tecrübesi ve geçmişin acıları bulunmaktadır. Ülkemizin birçok sorunu varken, bu sorunlara birde üniversite öğrencilerinin eylem ve protestolarını da eklemek, öğrencileri “illegal örgüt” olarak ilan etmek ne derece doğru bir yaklaşımdır, takdiri okuyucularıma bırakıyorum.
Gençliği suçlamak yerine onlara sahip çıkmak, sorunlarını dinlemek ve çözüm üretmek daha akılcı ve daha rasyonel bir çözüm olacaktır.
Üniversiteli gençlerimizin de sorunlarını dile getirme yollarını ve metotlarını daha dikkatli, yasalara ve demokrasiye uygun bir şekilde ortaya koymak zorundadırlar.
Öğrencilerimiz adımlarını daha dikkatli atmalılar ki, iktidarın eline koz vermemeliler. Daha şimdiden kendilerini “illegal örgüt” ilan eden Başbakanla ve hükümetle sorunlarını çözmek için diyalog yollarını da açık bırakmalılar. Yoksa kendilerini “Yumurtalı İllegal Örgüt” üyesi adı altında bulabilirler.
Osman Özeker 10.12.2010