- Kategori
- Tarih
Yunan ve Roma Uygarlıkları

Uygarlık eselerinden
Bugünkü Batı uygarlık düşüncesi, biçimi, sanatı ile bütün sosyal, politik ve hukuksal kuruluşları ile her şeyini eski Yunan ve Roma uygarlıklarına borçludur. Batıda eski Yunanca ve Latince öğretimi işte bu yüzden eğitimin belkemiğini oluşturmuştur; bundan dolayı klasik eğitim o derece büyük ve yaygın bir önem kazanmıştır. Aynı zamanda eski Yunan ve Roma’ya karşı sonsuz bir sevgi ve saygı, derin bir hayranlık beslenir.
Eski Atina’da, İnsan denilen şeyin, yani bireyin değeri anlaşılmıştır. Bireye saygı, yani özgürlük kavramı, bireyin düşüncesine saygı, yani düşünce özgürlüğü, bireyin kendi kendini olduğu gibi içinde yaşadığı toplumu da yönetme hak ve görevine dayanan siyasal sistem, yani demokrasi, Atina’da doğmuştur. İnsan düşüncesi ve ruhuyla ilgili birçok şeyler Atina’da gelişmiştir. Felsefenin beşiği Atina olarak bilinir. En önemli öğretilerinden biri de akılcılık ilkesi, yani her şeyi akıl süzgecinden geçirdikten sonra kabul etme ilkesi doğmuştur. İnsan aklının kabul etmediği şeye inanmazlardı. Yunan filozofları aynı zamanda pozitif biliminde temelini atmışlardır. Yazarları ve düşünürleri bir yandan, mimar, ressam ve heykelcileri öbür yandan, öylesine eşsiz bir sadelik ve açıklık, o derece saf fakat aynı zamanda o kadar kusursuz güzellikte eserler ortaya koymuşlardır. Bugün bile bu alanlarda en büyük bilgiyi o eserlerden öğrenmek, onları örnek almak, onların koydukları kurallara dayanılmaktadır. Atina o eski çağlarda nasıl bütün Yunan dünyasının okulu olduysa sonra da politika, düşünce, bilim, edebiyat ve her türlü sanatta uygar dünyanın okulu olmuştur.
Yunan uygarlığı, Ege Denizi’ndeki adalar, Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı ve Güney-Batı Anadolu’da yaşayan toplulukların meydana getirdiği bir uygarlıktır. Yunan uygarlığı, koloni faaliyetleri ve sık yol ağları, kolay ulaşım olanakları ile Batı ile Ön Asya arasındaki sosyal, siyasi ve kültürel ilişkilerin gelişmesini sağlamıştır. Bu uygarlık ileri seviyedeki Mısır, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarıyla etkileşimde bulunmuştur. Ayrıca Yunan uygarlığı, Büyük İskender’in fetihleri sonucu Asya kültürleriyle kaynaşarak Helenistik kültürü meydana getirmiştir. Yunan uygarlığı, daha sonraki dönemde ortaya çıkan Roma uygarlığının da temelini oluşturmuştur.
Eski Yunan ve Roma dünyası; siyaset, hukuk, askerlik, mimarlık, sanat, düşünce ve tarih yazıcılığı alanlarında günümüz Batı uygarlığı üzerinde çok önemli etkiler bırakmıştır. Batı dünyası Girit’teki Minos uygarlığı ve Yunanistan’daki Miken uygarlığını da kapsayacak şekilde eski Yunan ve Roma uygarlıklarının bıraktığı miras üzerine kurulmuştur. “Polis” denen kent devletlerinin kurulmaya başlaması, kolonizasyon, doğa filozofları, demokrasi ve demokratik yönetim biçiminin ortaya çıkışı, Herodotos ve Thukydides ile tarihçiliğin gelişimi, edebiyat, felsefe, Sokrates’in idamı, Büyük İskender ve Hellenistik krallıklar, Roma’da krallık, Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleri, sınıf mücadeleleri, Hannibal ve Kartaca Savaşları, “Roma Mucizesi”, İç Savaş ve Caesar, Augustus ve Roma Barışı, çok tanrılı dinden Hıristiyanlığa geçiş, imparatorluğun ikiye bölünmesi ve Batı Roma’nın yıkılması gibi Antik Çağ tarihine damgasını vuran olaylar ve kişiler Eski Yunan ve Roma Tarihinin önemli kesitleridir.
Felsefe ve edebiyatta Roma, kendine özgür eserler vermekle birlikte yine de Yunan örneklerine uymuştur. Romalılar sanat insanı olmaktan çok pratik yaşamın insanı olmuşlardır. Olağanüstü devlet adamı ve ordu teşkilatçısı olan Romalılar, gündelik yaşama ait yüksek ilke ve ideallere sahiptiler. Mimarlıkta çok çeşitli, güzel örnekler yaratmalarına karşın sonraki çağlara bıraktıkları mirasların belki de en önemlileri Roma Hukuku ve Latin dilidir. Roma Hukuku bugün dahi hala birçok Avrupa Ülkesi yasasının temelini oluşturur. Latin dili ise bir anlamı doğru ve kesin olarak ifade edebilen tek ve rakipsiz bir dildir. Bundan dolayı yüzyıllar boyunca Avrupa’nın bilim dili olarak kalmıştır.
Yunanlılar insanlara gerçek ve derin düşünceyi, Romalılar ise açık ve tam ifadeyi öğrettiler.
Ülkemiz Tanzimat’tan beridir bir Batılılaşma çabası içindedir. Fakat ne yazık ki o zamandan bu yana Batı ile temasımız ancak Batı’nın aldığı son şekil ile olmuştur. Hâlbuki Batıyı bugünkü Batı yapan, eski Yunan ve Roma’da oluşturulmuş temel ilkelerin, Rönesans’la (yeniden doğuş) tekrar ortaya çıkması, ele alınması ve bütün ileri adımların o ilkelere dayanarak atılması olmuştur. Doğu neden geri kalmıştır? Batı neden ilerlemiş ve bugünkü uygarlık düzeyine ulaşmıştır? Eğer bizde gerçekten Batılı bir uygarlığa erişmek istiyorsak, işte bu neden ve nasıl sorularını derinden, kökten araştırmalıyız. Batı uygarlığını dıştan gördüğümüz gibi almaya çalışmak, yüzeyde kalmaya ve başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkûm, boşuna bir çaba olur.
Bir ülkenin veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eden uygarlık, zaman içerisinde kendi başına gelişen bir kavram değildir. Öncelikle aklın kullanılması ile ona ait özgürlüğün varlığı Uygarlığın var olması ve gelişmesi için ön koşuldur.
Nizamettin Biber