Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Şubat '12

 
Kategori
Dünya
 

Yunanistan ve yeniden başlatılacak çağ

Yunanistan ve yeniden başlatılacak çağ
 

İNSAN VE ÇEVRE KOPMAZ İKİLİ


Günümüzde Yunanistan krizi olarak yansıtılıp, ekranlarda ve basın sayfalarında dolaştırılan kurtuluş reçeli operasyonlar, fotoğraflar ve haberlere bakıldığında arkada saklanılmış ama hepimizin yaşayacağı acı dolu tablolar mevcut.

Eleftherotypia gazetesinde  Yunanlı akademisyen, düşünür ve gazetecilerin (Yunanlı olmaktan daha çok Avrupalı olmanın bilinciyle Avrupalılık adına) ortak imzalı deklarasyonunda ise bize geleceğe dair yol ve yapılması gerekenler var.Yeni bir aydınlanma çağı. Çünkü rüzgar hep demokrat olamayanların yönünden estirildi. Rüzgar ki toplumsal düşmanlıklar, yoksulluklar ve toplumsal kaygılar besleyip büyütendi.

Öncelikle deklarasyon, şiddete dayanmadan çözülebilirlik mümkünken "Yunanistanın hastalıklı siyasetine ve ekonomisine tedavi uygulanmadığı, ancak sosyal adeletsizliğe dayalı yıkıcı bir süreç" olarak ilan ettiği "Kurtuluş paketi" "Sosyal Avrupa Modelinin" yerle bir edildiği, "toplumsal eşitsizlikler yaratan, zenginliğin ve iktidarın devasa bir yeniden dağıtılması girişimidir" tesbiti, tüm dünya halkları için karşılaşılacak acı niyetleri gözler önüne seriyor.

Deklarasyona imza atmış akademisyen ve düşünürlerden Vangelis KECHRİOTİS, Radikal gazetesinde Pınar ÖĞÜNÇ'le yaptığı röportajda: Sadece ekonominin konuşulduğu bir sahada oynamayı reddediyoruz. Ve topu bildiğimiz sahaya çekiyoruz. Nedir o saha? İşçi hakları, sosyal devlet...

Eleştirsekte sosyal devleti savunalım"derken gidilmesi gereken yola ışık tutuyor. Sonra dönüp toplumun içindeki çelişkiye değinerek "milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı hem sağda hem solda var. Deklarasyon bu tür kolay çözümlere karşı. Refah döneminde onları biz çalıştırdık" diyerek ırkçı yükselişe izin verilmemesi isteniyor. Çünkü deklarasyonda açıkça belirtiliyor ki "Toplum nefessiz bırakılıyor. Yoksulluk mu, yoksa iflas mı? Halbuki söz konusu olan bir çelişki değil, iki olumsuzun bir arada bize önerilmesidir." "Krizden, yenilenme ve güçlü bir kurumsal restorasyonla çıkmayı ümit edenler bile, dayatılan 'reformlar'ın toplumu dağıttığının farkına varmaktalar".

Parasal kaynak sunmanın protokolle belirlenmesi (adı yardım paketi) ardından ülkenin parasal değil tüm yönetimine el koyuluyor. Ülkenin en az 30 yıllık kaderi çiziliyor. İşsizlik, maaşlarda %22'lik düşürme, çalışanların sayısında azaltılma ve ek giderler.
Ülke insanına bakış: Yediler, içtiler ve gezip eğlendiler ama çalışmadılar, şeklinde. Sonuç iflas.

Bilinen o ki krizi derinleştiren ve biçimlendiren sermaye ve siyasal yürütücüleri. Onlar kimi zamanda parasal daralmayı kriz sayıp alış verişi artıracak tüketimi artıracak politikalar belirleyenler. Çalışan sayısını azaltmak, yapılan iş az, çalışıyormuş  görünen  fazla zaten. 1 kişinin yapacağını siz 5 kişiyle bile yapmıyordunuz demektir. Ücretleri kısmak ise; bak işsiz çok! Bende biraz daha yarattım ki bu paraya çalışacak adam kolayca bulurum...

İnsanlarla tanrılar arasında yürüyen kavgalar hep Yunanistan üzerinden olmuş tarihte. Ve hep insanın bir parça daha hak sahibi olması ve sosyal insana dönüşmesi. Tıpkı düşünürlerin de  aynı topraklar üzerinde devlet, yönetim, özgürlük ve insan hakkı üzerinde tartışmalarıyla bugüne gelmiş olmaları gibi.

Ne sona eriyor ne başlıyor derseniz?

Avrupa dışarıdan da algılana gelen en açık ve demokratik yönetimleriyle, toplumsal ilişkisiyle, demokrasiye dayalı ekonomik kazanılmışlıklar ile  mülkiyet ve sermaye edinebilme olanağı cazip kılan fragmanlardandı. Dün kendi doğurduğu  faşizmi yendiğini bültenleyen demokrasisinin tekrar sağcı ve ırkçı anlayışları iktidar ortağı yaparak yüceltmeleri, yabancı düşmanlığının desteklenmesi yetmezmiş gibi, para adına insandan insanlık haklarının kısıtlanması bir kurtuluş mucizesi gibi (başarılmış gibi) sunularak tüm ülkelerin demokrasi mücadelesi önüne engel çekilmesiyle demokratlaşma sona erdiriliyor.

Borçlandığınız hangi banka sizin evinize ve işinize müdahale eder. Tek sorunu parasını geri alacak teminatları bulmak. Ama Yunanistan, aldığı parasal desteğin geri ödenmesinde 3 ay öncesinden peşin yatırmak zorunda (hesap açılmış çünkü) olmasına karşın, Troyka yönetimiyle hem ekonomisi hem yasaması hem yargısı hem yürütmesi zincirlenmiştir. İngiliz hukuku ve Lüksemburg mahkemeleri geçerli olacaktır. Bakın Avrupa hukuku ve mahkemeleri denmiyor.

Zaten Yunanistan Polis Federasyonu başkanı " Bizi halka karşı kışkırtmak istiyorlar" demeci, daha halk kendi haklarının savunusuna geçmeden şiddete dayalı kışkırtıcı yani faşizan ve  polisiye oyunlarına başlamış oluyorlar. Yunan sermayesini ve yönetsel idari kararlarını verenler önlerine konan hiçbir sıkıntıyı çekmeyecekler, sadece kararverici durumunda oldukları görünümleri de Troyka yönetimi nedeniyle önemsizleşmişken sorunların yaratılmasında hiç günahları bulunmayan köylülerin, emekçilerin ve ailelerin yükü ızdırapla çekecek olması Türkiye içinde ders olması gereken bir durum.

Ne başlıyor peki? Yeni bir aydınlanma çağı ve mücadelesi.Yayınlanan deklarasyonda öngörülen  ittifaktan alıntıyla bitiriyorum:

"Bu metni imzalayanlar olarak, toplumun ve demokrasinin müdefaası için güçlü bir cephenin inşa edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Adalet, dayanışma ve Demokrasinin temel ilkelerinde, yani liberal ve demokratik bir yönetimde yurttaşın özelliklerini oluşturan unsurlarda ortaklaşan, kelimelere yeni bir anlam vermeyi, farklı bağlılıkları olan yurttaşları ve toplumsal alanlar arasında bir yaratıcı iletişim sağlamayı hedefleyen, farklı alanlardan insanları bir araya getirecek olan büyük bir ittifak..."

Bu konuda kolay  gele ve diger Avrupa aydınlarına düşen bu deklerasyonda ki demokrasi çağrısının yankı bulup yeni bir sürecin şiddete dayanmadan hayata geçirilmesine katkı sunacak fikir ve eylemler yapılması, mücadele içinde üzerimize düşen neyse yapmaya hazır olduğumuzu burdan duyururum.

 
Toplam blog
: 47
: 288
Kayıt tarihi
: 15.12.10
 
 

Denize yakın adam... İzmir'de yaşıyorum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara