- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Yüreğine sor'mak
İki nedenle Yüreğine Sor’u izledim. Birincisi, Karadenizli olmam ve Karadeniz’in tarihini ilgi duymam… İkincisi, filmin konusu… Çünkü filmin ana temasını oluşturan konularla 14 Kasım 2008’ de yayınlanan Son Krifos adlı romanımın konusu arasında gözle görülür benzerliklerin olması… Böyle bir filmin çekileceğini ilk kez Yusuf Kurçenli’nin de yakından tanıdığı tiyatro oyuncusu Jale Aylanç’tan duymuştum. Jale Hanım kitabımı okudu. Filmi izleyip, yüreğime de sorunca film bana Yüreğine Sor Krifos gibi geldi… Ancak işin doğrusunu Sayın Kurçenli yüreğine sor’mak gerek. Sayın Kurçenli saygın bir yönetmendir ve söylediğine de itibar ederiz… Şimdi filme dönersek… Filme bakarak Sayın Kurçenli’nin Karadenizli olduğunu anlamak mümkün. Ancak bazı ayrıntılar dikkatten kaçmış. İlerde bu konuda daha kapsamlı bir yazı yazacağım… Sadece şunu söylemek isterim ki film çok aceleye gelmiş… Birde oyuncu seçiminde bazı hatalar yapılınca hikaye iyice güme gitti… Mesela Tuğba Büyüküstün: Tamam güzel kız… Eyvallah… Ama biri bu kıza aşkı anlatmalı… Aşık olunca insanın yüzü ne hal alır göstermeli… Hele hele böylesine trajik bir aşk söz konusu ise… Sadece repliklerini söyleyen, repliklerini söylerken dudakları hareket eden ve refleks gereği gözleri kırpan bir oyunculuk… İyi düşün Sayın Kurçenli; kafandaki Esma gerçekten bu muydu? Kenan Ece: Gayretli… Ama sanki o köylü değil. Kolej bebesi gibi. Halbuki Karadeniz’in Rum’u da Türkü de aynı sertliktedir. Hakan Eratik: Başarılı buldum. Karadeniz’in bıçkın delikanlısını iyi canlandırmış. Tabanca Karadenizlinin eline çok yakışır. Ama Hakan bunu pek becerememiş… Filmin diğer oyuncularını genel anlamda başarılı buldum. Filmin tamamını yüreğime sorunca… Eğer yönetmenin kafası bu kadar karışık olmasaydı… Ve eğer yangından mal kaçırır gibi bu filmi çekmeseydi… Türk sineması klasikler arasına girecek bir destan kazanmış olurduk. Ne yazık ki bu tren kaçtı. Ve işlenmemiş bir konu heba edildi… Saygılarımla…