Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Yürek Acısı Her Zaman Birdir

Yürek Acısı Her Zaman Birdir
 

Acınızı Paylaşıyorum


Bir hafta oldu herhalde yazı yazmayalı. İçimden gelmiyor. Böyle acılı zamanlarda nedendir bilmem bir şeyler yazmak içimden gelmez. Olanı biteni ara ara internet ortamından takip etmeye çalışırım. Üzülürüm pek tabii ki olana bitene. İnsanların ölmesine, yaşam haklarının elinden alınmasına, geride bıraktıklarının çektiği acılara doğrusu bu ya pek katlanamam. Ve bu yüzden “Barış” denen o büyüleyici kelimeye kendimi esir etmişimdir. En kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğunu bilebilecek kadar  kemale ermiş bir zihin dünyam var. Sonuçta ölüyoruz işte. Ama öyle ama böyle… İlginç olan ise sonu meçhule giden bir yolun önümüzde durduğu gerçeği... Ne olacağı, nereye varacağı belli olmayan bir yol. Takılıp gitsek o yola, başımıza gelebilecekleri dahi kestiremiyoruz. Yani ölüyoruz. Gençlerimiz ölüyor, aileler tarumar oluyor ve toplumda alabildiğine bir ayrışma, toplumda alabildiğine bir kin ve nefret yeşermeye başlıyor. Acı ama gerçek şu an için budur.

Daha genç yaşlarda hayata çok daha farklı gözlerle bakardım. En azından ideolojimi her şeyin üzerinde tutar, siyasal çizgimin aksi noktasında olan her şeyi yanlış ve yanlış olduğu içinde yok kabul ederdim. Yaş kemale yol aldığında hayatın bana öğrettiği en yalın gerçeğin, ideolojiler bir yana, hiçbir şeyin insanın yaşam hakkının üzerinde olamayacağını öğrenmem oldu. Ne düzen dışı arayışlar eksenine oturmuş anlayışların yaşam hakkı ihlâlleri, nede devletlerin dayatması sonrasında ölüme boyun eğmek… En nihayetinde insan bir kez hayata geliyor ve o bir kezlik biricik yaşamı doğal halde yaşayarak tamamlamasıdır aslolan. Bu yüzdendir ki silahlardan nefret benim doğamın bir parçası olmuş. Anti militarizm kişiliğimin bir parçası haline gelmiş.

Fakat…

Yaşadığımız şu topraklarda öyle bir yalın gerçekle yüzleşmiş haldeyiz ki… Her dem katliamların yaşandığı bir coğrafyamız var. Ölen ölüyor ve arkada kalanlar bitmeyecek acıların içerisine hapsoluyor. “Bu acıları yaşamamış tek bir ferdimiz var mıdır?” diye çoğu zaman düşünmüşümdür.

Bir hafta içerisinde iki büyük acı… Birisi terör acısı diğeri doğal afet…

Doğal afetlerin sonrasında insanlık bir şekilde bir araya geliyor ve acıya ortak gözyaşı dökebiliyor. Daha yakın zamandaki uzak doğunun yaşadığı doğal afetler karşısında yüreğimiz kan ağlamıştı. Şimdi ülkemizin bir coğrafyasında yaşanan bir doğal afet trajedisiyle karşı karşıyayız ve yine somut bir dayanışma örneğini izliyoruz toplumda. Din, dil, ırk, mezhep gibi soyut ayrılıklar karşısında bütün insanlık tek vücut olmuş bu acıyı savuşturmanın mücadelesini veriyor. Başka ülkeler yardım çabasına girişmiş…

İşte tam da bu nokta da devletlere olan bakış açımı yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyuyorum.

Zülfü Livaneli’nin son kitabı “Serenad” da “Bütün devletler katildir” diye bir cümle geçiyordu. Aslında kitabın ana teması da bir anlamda devletlerin katliamlarından hareketle insanların nasıl ayrıştığını, nasıl köklerinin yok edilmeye çalışıldığını vermeye çalışmasıydı. Zira, coğrafyamızın insan çeşitliliğindeki zenginliği devlet politikaları sebebiyle darmadağın olmuş. Kimin ne olduğu belli değil. Ve işte o insanlar bu gün geliyor bir şekilde dayanışmanın ne demek olduğunu bir ders verircesine bütün bir insanlığın önüne koyuyorlar. En nihayetinde “Tenimizin rengi farklı olsa da, gözyaşlarımızın rengi aynıdır” düsturunu herkesin benimsediği gerçeğini yaşıyoruz şu son afet trajedisinde.

Ya terör…

Büyük bir trajedi…  Son otuz yılımız bu trajediyi yaşayarak izlemekle geçti. Çok basit bir şekilde çözümü olan bir hadise çok da anlamlandıramadığımız nedenlerden dolayı sürüncemede kalıyor ve sürüncemede kaldıkça, gençlerimiz bir yok pahasına ölüyorlar. Oysa arada bir takım belirlenmiş olan yazılı şeyleri Allah kelamı kabul edilmiş olsa, aslında daha açık söylemek gerekirse, devlet şöyle bir beri dursa, bu coğrafyanın insanları bu sorunu sessiz sedasız çözer ve önündeki yolu almaya devam eder.

Geçtiğimiz günlerde Facebook sayfamda ironi olarak yazmış olduğum bir cümle vardı, “Barışı sağlamak için politikacıları öldürmek yeterli, halk zaten birbiriyle anlaşır”. Sanırım ne demek istediğimi bu cümle bu günkü gelişmeler karşısında fazlasıyla anlatıyor.

   

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..