Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yürekte tam tutulma - I.

Yürekte tam tutulma - I.
 

Karşı kıyıya geçmek için iki otobüse binip saatlerce yolculuk edeceğime vapuru tercih etmiştim yine. Temmuzda olmamıza rağmen hava şaşırtıcı derecede serin ve kasvetliydi. Deniz kapkara ve kabarmış, rüzgâr ise bilmem kaçıncı kez yön değiştirip duruyordu.

Körfezin tam ortasına yaklaşmışken, vapur bir o yana yatıyordu, bir bu yana. Bense uyumak üzereydim; çünkü kendimi bir salıncakta düşüncelere dalmışım gibi hissediyordum -ki gerçekten düşüncelere dalmıştım.

Vapur pek kalabalık değildi (her zamankinin aksine). İçimde kötü bir his vardı. İş görüşmesi için mümkün olduğunca şık giyinmeye çalıştığım halde, evden çıkmadan önce aynaya son kez baktığımda bir şeyler ters gidiyormuş ya da gidecekmiş gibi bir bakış vardı gözlerimde. Şimdi de düşüncelerim hızla birbirini kovalarken, vapurun sallanışı iyice şiddetlendi. Denizi hiç böyle görmemiştim, çalkalana çalkalana öyle bir köpürmüştü ki! Dev dalgalar birbirleriyle adeta yarışırcasına havalanıyordu.

Sağ tarafta oturan birbirini tanımayan üç kadının ani ve tiz çığlığını duyan herkes o tarafa döndü. İnanamadım gözlerime. Tam karşıdaki Tüpraş'ın bacalarıyla neredeyse aynı boyda devasa bir dalga üzerimize doğru geliyordu!

Kâbus muydu bu? O an öyle sandım. Birkaç saniye sürdü bu zannım. Daha önce hiç duymadığım şiddette bir gürültüyle 1 saniyenin tahminimce %1'i kadar kısa bir süre içinde alabora olduk. Bu tahmin ettiğim süre içerisine sığmayacak kadar çok şey geçti aklımdan o an.

Can yelekleri ne tarafta ki?
Neyse ki suya dayanıklı rimelimi sürmüşüm.
Bir göl büyüklüğündeki bu körfezde ne büyük dalga bu böyle?
Neydi adı? Tiramisu? Buldum, tsunami!
Ayy sular kim bilir ne kadar soğuktur!
Ya yeterli sayıda can yeleği yoksa?
Zaten yüzme biliyorum ki ben!
Ama ne kadar dayanabilirim bilemiyorum.
Telefon ıslanmadan önce anneme haber verme şansım olacak mı ki?
Umarım ablam MB şifremi unutmamıştır...
KPSS'den kaç puan aldığımı öğrenmeden ölmek istemiyorum!
Anneeeee!!!

İşte o an. Yani alabora olduğumuz an. Yani bilincimi yitirdiğim an...

* * *

...Sonra ne kadar süre geçti bilmiyorum. Etrafımdan boğuk boğuk sesler geliyordu ama ayırt edemiyordum sesleri bir türlü. Ve gözlerimi açmaya çalıştığım halde bu isteğime gözlerim itaat etmiyordu. Sesler yavaş yavaş anlaşılır olmaya başladı sonra. Neredeydim bilemiyordum. Annemin sesiydi sanki:

- Peki ne zaman?
- Daha önce de dediğim gibi, bir şey söylemek zor. Kendine gelmesi zaman alacak gibi görünüyor.

Ben gayet kendimdeydim! Sesleri duyuyordum, ismimi biliyordum; sadece cevap veremiyordum o kadar. Ha, bir de gözlerim. Açamıyordum bir türlü. Neredeydim ben? "Bu koku... tanıdık geliyor.

Tamam! Geçen yıl 15 gün boyunca buradaydım. Ama anneannemin refakatçısı olarak! Bu kez durum farklı! Ama neden? Neden..."


Devam edecek...

<özlem boral="">


 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..