Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '09

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Yürüyen köşk

Yürüyen köşk
 

Çınar ağacı ve Köşk


" Bitkilerin çiçekleri kısa sürede solar, gönülde açan çiçeklerse insan ömrünce yaşar." -M. Tülin KOÇ

Atatürk’ün her alanda duyarlı olduğu bir gerçek. Ç e v r e alanındaki duyarlı oluşuna değinelim.

Bir gün Atatürk, Yalova’daki çiftliğine gittiğinde, beklemediği şekilde Köşk’ün hemen yanındaki çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan görür. Bahçıvanı yanına çağırarak nedenini sorar.

Ağacın dalları uzamış olup binanın duvarlarına dayandığını ve yapıya zarar vereceğini belirterek kestiğini söyler, bahçıvan. Ağacın bir dalının bile kesilmesini istemeyen Atatürk, ağacın kesilmeyip binanın yerinin değiştirilmesini buyurur!
Bu görev, İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesi Müdürlüğüne verilir. 11 Ağustos 1930 tarihinde binanın çevresi kazılır. Yapılan işlemi; yanında bulunan kız kardeşi Makbule Hanım, Afet Hanım, Yunus Nadi, Muhafız K. İsmail Hakkı, Yaver B.N.B. Nasuhi Bey ve diğerleriyle baştan sona dek izler.
İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenir. Titiz bir çalışmayla yapı altına yerleştirilen rayların üzerine bina oturtturulur. Yaklaşık 4, 80 cm kadar bina öteye kaydırılır. Böylece çınar ağacı kesilmekten, bina da yıkılmaktan kurtulur. Köşk, ‘Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi Araştırma Enstitüsü’ arazisi içindedir.
Bu yüzden de bu köşke halk arasında ‘Yürüyen Köşk’ adı verilir. Ne ki Ata’nın uğruna Köşk’ü kaydırdığı o çınarın hasta olduğu söylenmektedir. Çevresi çınar ağaçlarıyla donatılan Köşk, şimdilerde müze olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, Atatürk’ün çevreciliğe verdiğini önemin güzel bir örneğidir.
***
Oğuzbaş’ın şiirindeki "Ne kaldı elimizde acı hatıralardan." demesi sonrasında, çevre bilincini işlemeye çalıştığım ‘Çevremi kararttılar’ adlı bir Muhsin DURUCAN şiiri okur musunuz ?

Hani, çayırlarda sürüsünü güden çobanım
Masal mı oldu meltemler üfüren denizim
Nerede güzel doğa, nerede doğal çevrem
Soysuzca mutluluğumu yok ettiler benim.

Kıyıdaki kimi kimseler denize özlemli oldu
Kalanlar, birer birer oradan kaçıyor derim
Tüm kirlilikler o güzelim deryayı boğdu
Acımasızca suyumu kirlettiler benim.

Canlının soluması o güzelim ağaçlar
Yaktı, kesti, nefessiz koydu insanlar
Birer göz güzelliği ağaçlar ve çayırlar
İnsafsızca renklerimi hiç ettiler benim.

Kocaman duvarlar geriliyor çevreme
Kap kara canavarlar abandı üzerime
O hava şimdilerde girmiyor ciğerime
Hayırsızca doğamı bitirdiler benim.

Hani, çayırlarda sürüsünü güden çobanım
Masal mı oldu meltemler üfüren denizim
Nerede güzel doğa, nerede doğal çevrem
Soysuzca mutluluğumu yok ettiler benim.

*
Muhsin DURUCAN

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..