- Kategori
- Güncel
Yuuuh!...

Hele ki ortadaki "U" harfinin sayısı artarak "Yuuuh!" olup ağzımızdan çıkıyorsa...
Beğenmediğimiz, "bu kadar da olmaz" dediğimiz, tasvip etmediğimiz, karşı çıktığımız, kınadığımız olaylar ve sürecinde bu memnuniyetsizliğimizi, tepkimizi, en son "Yuh!" diyerek ifade etmez miyiz?
Sabrın bittiği yerde başlamaz mı "Yuh!"?
Yediden yetmişe hangimiz duymamış, kullanmamıştır bu sözcüğü?
Bazen sessiz, içimizden, bazen de yüksek sesle veya hep bir ağızdan çıkardığımız bu üç harfli ünlem artık bence argo ve hakaret kategorisinden tamamen çıkarılmalı.
Günümüzde hayatımız; gazete, radyo ve televizyon ise, haber bültenlerinde ve programlarında, film ve dizilerinde bu ünlem istenildiği gibi kullanılıyorsa, peynir ekmek, sakız gibiyse ağızlarda, karşılıklı sohbetler dahi "Yuh!" ile başlıyorsa,
başka türlü kendini ifade edemiyorsa insan, bırakın elindekini, dilinde sadece "Yuh!" kalmışsa, bu "Yuh!" ünlemi artık argo değildir, hakaret hiç değildir.
Bazen taraftarı olduğumuz takıma, bazen rakip takıma 'karşı amaçlı' tezahürat yapmaz mıyız?
Burada kullandığımız ilk kelimenin ilk üç harfi "Yuh!" olmaz mı?
Tepkimiz "Yuh!" oluyorsa, hele ki ortadaki "U" harfinin sayısı artarak "Yuuuh!" olup ağzımızdan çıkıyorsa, muhatabımız kim veya kimler ise; bu ünleme takılacaklarına, 'acaba' yı neden kendilerine sormazlar, toplumun karşısında, toplumun desteği olmadan durabilmenin mümkün olamayacağını neden bilmezler?
"Yuh!" parmakla işaret edilerek yapılmaz, taksimatı bu şekilde olmaz.
Biri veya onbini ortaya koyuverir, muhataplar hakedişlerini oradan alır.
En vahim olanı da, "Yuh!" lananların "Yuh!" lanış nedenlerini bildikleri halde bi haber tavırları ile 'nedendir bilinmez' pişkinlikten, anlamazdan gelmeleridir.
Hayatın, yalakaların 'şak şak' larıyla geçmeyeceği bilmek, üzerine düşen görevi mükemmel ifa etmek insanın kendisinde yaşam boyu, göğsünü gere gere sokağa çıkacak yüz bırakır.
"Yuh!" haklı eleştirinin, cevapsız ve çözümsüz kalmasıyla protestoya döndürülmüş son halidir.
Yaşasın "Yuh!"...