Yüzümdeki çizgiler

Of oğul ... of… Yüzümdeki hangi çizgiden başlasam ki bilemedim… Hepsinin bir anısı, hepsinin bir acısı var… Birini birine üstün göremedim… Bir ağaçlı yaylada açmışım gözlerimi … İlk tokadını vurmuş ebe ninem ters çevirip kıçıma.. Ebe nineyi mi örnek almış felek bilmem ki o gün bugün tokat yerim felekten.. Ayağımda bir çarık, bacağımda bir yırtık don… Ha babam koyun kuzu peşinden koşturdum.. Mektebe gönderdiler gelince de zamanı.. Muallimde boş durmadı ver Allah ver tokadı.. Olmaz dediler böyle camide hoca bekler… Koş git hemen yanına öğren elifi hele sen..

Hoca durur mu?

Vur Allah vur ederdi.. Sus be sümsük oğlan dayak çıkmış cennetten..
Bacım yoktu.. 4 oğlan uşağıydık… Bana düşerdi elbet çeşmeden su getirmek…Köyün kızlarıyla su sırası beklerdim..

Utancımdan morarır yer dibine girerdim.. Felek bir gün dedi ki kaldır başını hele.. O gün gördüm Gülsümü ateş düştü yüreğime.. Köy yeri bilinmez mi … Tez elden duyuluverdi. Gülsüme yangın dediler, alır kaçar dediler… Bırak köylü kısmını tel tele haber verdi. Gülsümün beş abisi bir gün beni yola serdi… Neydi benim günahım bir sevgili bakış mı… Bu yediğim dayaklar şu çehreme nakış mı… Anam dedi git oğul… Git büyük şehre hele.. Mevla darda bırakmaz sen aman dile hele.. Bindim kara trene… Yandaki koltuk boş mu.. Gülsümün hayalini oturtuverdim yine.. Gitmez yüzü yüzümden, gitmez gözü gözümden… Bir tek o bakmış bana sevgi denen büyüyle.. O inşaat senin, bu inşaat ağanın, şu inşaat falan beyin…

Salladım çekiç, kürek…Gülsümün sevdasını kumlara harç ederek..

Öyle başlık parası falan demediler… Gülsüm sana yar olmaz var git kendi yoluna…Vardım gittim yoluma… Felek güller mi serdi ayağımın altına? Nerde evlat, nerde garibanda kader… Ustabaşı var başında. Ya haftalığını keser ya adam akıllı döver…Az dayak yemedim bir çivinin yüzünden… Hangi çizgiler gülsün sana şu efkarlı yüzümden… Dedim ya evlat, ebe ninenin tokadı örnek oldu feleğe… Hiç bir el dokunmadı omzuma nedir halin diye, hiçbir kol sarılmadı boynuma bayram diye. Bir çocuk başı okşasam, dediler ellerin pis… Kimisi dalga geçti.. Ormanını kim yaktı, nerden indin şehre.. Ayı dediler yani. Olsun evlat o da yaratılmış özenle…Dokunmaz gururuma, gam yemem tokattan gam yemem hakaretten…

Sadece bir dileğim bitmeden ahir ömrüm, bir sevgili bakışla, bir sıcak dokunuşla bir çift el uzansa şu gariban yüreğime... Bir tokatta ben atsam şu dalgacı feleğime... Neyse oğul, dertlenme boş ver beni…

Varsa elinden tutan sen bırakma ellerini… Bir çizgi dedikte bir çuval laf eyledik…İşte böyle evlat, tadılmamış sevgileri, yaşanmamış güzelleri gönle çizemedik amma yüzümüze, gözümüze, nasırlı ellerimize çizgi çizgi işledik...

Vaktin çaldık bilmeden hakkını helal eyle… Rabbim yarattığın kulu sağlıklı, bahtlı eyle…

Adımı demedim sana evlat kusura kalma..

Ustabaşı olamamış Halil’im ben hala…

Lillo...