Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '08

 
Kategori
Kitap
 

Zalimdi zaman- Dr Hakan Karaduman "AKDENİZLİ "

Zalimdi zaman- Dr Hakan Karaduman "AKDENİZLİ "
 

Ve gerildi yay.İki ok, tek yayda gerildi.


Bir roman düşünün yazarını tanıyorsunuz, hemde gerçek anlamda tanıyorsunuz, uzun sohbetler ettiğin, can dostlarından biri, duruşu sağlam, hayata bakışı, mesleği gereği insanlara bakışı ve hizmeti en üst seviyede, Anadolu’da Akdeniz den bizden biri sevgili Akdenizli’nin Dr Hakan Karaduman’ın “ZALİMDİ ZAMAN” romanını daha önce okumama rağmen biraz geçikmelide olsa, izlenimlerimi yeni yazıyorum.Gerçi bugün 14 Mart Tıp Bayramı’na denk gelmeside biraz güzel bir tesadüf oldu..

Sevgili Akdenizli gerçekten çok güzel bir iş çıkarmış, romanı ilk elime aldığımda, Beşiktaş’ta kitapçıda heycan ve mutluluğu bir arada yaşadım.Hele yanımda çok sevdiğim, güzel yazı yazan, yazdığı okunan bu işten anlayan biri olunca onun fikirleri benim için çok önemliydi. Şöyle bir incelediğinde onunda beğenmesi benim için bu romanın daha bir hyecanla okunması gerektiği kanısına vardım. Roman bittiğinde gerçekten de ne kadar haklı olduğumu gördüm..

Evet “ZALİMDİ ZAMAN” gerçekten zaman insanlara karşı zalimdi, tabiki kahramanlarımız Oğuz ve sevgilisi Seher’e karşıda zalim olacaktı. Seher’in annesi Mahide’nin yaşamı ve ilegal geçmişi peşlerini bırakmayacak, ondan kaçışı ise Anadolu’ya Akdeniz’e Oğuz’un memleketine gidişte bulacaklarını sancaklar ama kader, zaman onlara birdaha zalimlik yaparak yüzünü gösterecektir. Hemde ne gösterme, hayat rolleri belkide çok önceden onlara biçmesine rağmen onlar mutlu olmak adın, birbirlerini sevmek adın, kendi etrafında gelişen olayları halletmek, bertaraf etmek adına ellerinden geleni yapacaklar, romanın sonunda başarılı olup olamayacaklarını, zamanın onlara nasıl bir kader cizgisi cizdiğinin okuyanca görecek..Kadere, yazgıya, alın yazısına daha bir değişik bakacaksınız...

Romandan bir alıntı,

Oğuz için aşk; “Aklı ona mantıklı davranmasını söylerken, aşk acele etmesini istiyordu.Akıl basit cözümleri severken, aşk karmaşayı severdi.Aşk, önce aklını ikna etmeliydi Oğuz’un.

Aşk kaybetmişse akıl çoğu kez kazanmış demekti.Önemli olan aklı aşka uydurmaktır.

Şöyle derdi AŞK: Dışarda deli poyraz varken ve eksi on derecede, sevdiğini bir saniye görebilmek için sabaha kadar onun evinin önünde bekle!

Sürekli onu düşün!Sürekli onu yaşa.Hiç ara vermeden onunla ilgili hayaller kur.”

Oğuz’un Seher’le olan aşkı, birbirlerini sevmeleri işte böyle bir şey, romanda Seher Oğuz’a”Edebi kişiliğin beni olgunlaştırıyor.Ve sen konuştukça, belki sana garip gelebilir, azıyorum.

Ne!?

“Evet. Sana daha önce söylemedim ama cinsel isteğim kabarıyor:Sanırım sesin içimdeki sıcak güveni tetikliyor, o da...”

Oğuz arabayı çabucak kenara çekerek durdurdu. Seher tüm nefesiyle öptü Oğuz’u.

Beethoven’ın Ay Işığı sonatıydı teyipte çalan.

Oğuz arabayı ana yoldan çıkarıp o yöne sürdü.Kanındaki hormonlar yükselirken ağacın yanına ulaştığında el frenin bile çekmeden Seher’i deliler gibi öpmeye başladı.Öpüştüler.

Sanki binlerce yıl önce, ne ahlak nede kıskanc yasalar yokken daha, ilk günlerdeki gibi, yani, delicesine, olması gerktiği gibi yani; dişleri birbirinr çarpa çarpa aşka koştular....Ay ve Anadolu’nun bozkır denizi; ağacı kıskandılar.Ağaç, esen melteme yapraklarından verdi.Yıllardır süren uykusundan uyandı..

Üzerinden çıkardıklarını yere serdiler ve ağacın altında seviştiler..”

Bence okunduğunda insanın aklında ve yüreğinde iz bıracak güzel bir roman, ellerine sağlık, kalemine sağlık, yüreğine sağlık sevgili AKDENİZLİ....Sevgili Dr Hakan Karaduman...

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..