- Kategori
- Felsefe
Zaman İçinde Zaman
Shakespeare'in Troilus ve Cressida adlı tragedyasında savaşmayı redden Achilles'i ikna etmeye çalışan Ulysses zamanın çok yıkıcı bir güce sahip olduğunu, eğer savaşmaya devam etmezse şöhretinin unutulacağını Achilles'e şu sözlerle ifade eder.
Zaman bir dilencidir, Achilles;
Sırtına torbasını almış sadaka toplar, "Unutma" denilen o koca gövdeli nankör canavar için!
Bu sadakalar, geçmişte başarılan güzel işlerdir; Başarılmalarıyla yenilip yutulmaları, Yapılmalarıyla unutulmaları bir olur.
Yaptığına devam edeceksin ki, sevgili Prens,
Şanın şöhretin sönmesin. Yapılmış bitmiş şey,
Modası geçmiş, pas tutmuş bir zırh gibi Duvarda asılı kalır, herkesin alay ettiği bir abide olur...
Ah, eskiden yaptıkları için, Karşılık beklememeli değerli insanlar;
Çünkü güzellik, zeka, kan asaleti, beden gücü,
Kahramanlık aşk, dostluk, cömertlik, hepsi oyuncağıdır kıskanç ve kem dilli zamanın.
[ Troilus ve Cressida, çev. Sabahattin Eyüboğlu, İşbankası Yay. ]
Ulysses haklıdır. Çünkü kahramanlar şimdiki zamanda yaşamazlar. Onlar, bir anı diğer anıyla aynı olmayan anlarda var olurlar. Onların zamanı tıpkı Herakleitos'un ırmağı gibi akıp giden bir zamandır.
Şimdiki zamanı mutlak olarak yaşayanlar yalnızca ölüm hücresinde infazını bekleyen mahkûmlarla ruhları ağır bir buhranın girdabında olanlardır.
Hatta, Fernando Pessoa’nın “Asla bir geleceğe sahip olmamış olduğum günlerden birindeyim. Karşımda yalnızca, bir sıkıntı duvarıyla kuşatılmış, taş kesilmiş bir şimdi var.” Şiiriyle özdeşlik kurabilirsek eğer, onların bile zaman dışı bir sanrıda yaşadıklarını, şimdilerinin gelecekte taş kesilmiş bir “şimdi” olarak karşılarında durduğunu söyleyebiliriz.
A. Güreşçioğlu